5 Mart 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 9

5 Mart 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Meclise yerleştirilecek yeni sıralar Maalesef — kapakları ruyordu. Batılılardan Amerika ve İn- gıltere Büyük elçileri oradaydı. Her şey, Meclisin büyük günlerinden biri- nin yaşandığını gösteriyordu Evvela Hariciye vekili Prof (Ede- biyat tarihi profesörü) Fuat Köprülü söz almıştı. Üstat, evvela Orta Doğu savunması ile ilgili olarak yapılan te- masları anlatmış, vak'aları izah etmiş- Ondan sonra da paktın maddelerini teker teker ele alarak bir ilkmektep hocası edasile her kelimenin manası- nı bi ldırmış, daha doğrusu bazı mad- kuçumseyerek onların teamül icabı oraya konduğunu söylemiş, "bu bir adettir", "mutad madde" diye bah- setmiş, mühim yerlerde de cümleleri ya tekrarlamış, ya da aynı lafı başka kelimelerle ifade etmişti. Hariciye ve- kili, zaten yazılı olandan başka şey soylememış, hatta yazılı olanı bile i- yi —anlatamamıştı. Bu bakımdan pek mebus, paktın Başvekil muavını ah ad Köprülü biniyordu, paktı izah da ona düşüyordu. ÜÜstad, Jlaf arasında Mısıra da hayli çattı ve oldukça sert konuştu Halbuki biraz sonra hüküme- tin reisi, Mısır hakkında son derece mutedil bir lisan kullanacak, kapıla- rın açık tutulmasına itina gösterecekti. Prof. Fuad Köprülüden sonra De- mokrat Parti gurubu adına Hulusi Köymen konuşmuş, mutad — veçhile tasvip ve hayranlık ifade etmişti. Köy- men her şeve ziyadesile hayrandır. İlk muhalif hatip Millet Partisi adına Os idi. Osman Bölükbaşı son günlerde gi- AKİS, 5 MART 1955 yok rişmiş olduğu sulh taarruzuna devam miş ve tamamile tasvipkar bir ko- nuşma yaparak dış politikada partisi- nin hükümeti desteklediğini bildirmiş- ti. Kuvvetli bir hatip olan ve dileyici- lerinin zaaflarını pek iyi bilen Bölük- başı. onları heyecana getirecek cümle- ler de sarfetmiş ve ço alkışlanmiştı Hakikaten güzel konuşmuş, bir hakiki vatansevere — yakışacak lisanı kullan- . Demişti ki: Türk vatanına bir tecavüz olursa, taarruz nereden gelir- se gelsin parti ihtilafları susacaktır. Buna memleket içinde ve dışında kim- senin şüphesi kalmasın Göle kürsüye çıktığı za- man, herkes merak içindeydi. Acaba Ana Muhalefet partisi ne dıyordu" Cumhuriyet Halk Partisinin iyi başladı. Hadise, memnuniyetle kar- şılanacak mesut bir hadiseydi. Ancak... Turgut Gölenin okuduğu ve İsmet İ- nönü tarafından dikte edilmiş olan me- tinde iki nokta üzerinde duruluyordu. 1 Andla aşma, otomatik işleyen bır askerı taahhü ası taşımıyor- a mukabil, ışbırliginin tahak- kuk ve tatbikini tem sadiyle a- lınması gereken tedbırleri almak ve tatbik etmek için hükümete selahiyet veriliyordu. Bu selahiyetler otomatik askeri taahhüdün —veya — anayasanın Büyük Millet Meclisine tanıdığı sela- hiyetlerin hududuna karışmıyordu, de- ğil mi? dlaşmamn dördüncü madde- gör rafların mevcut taahhüd- lerıne halel gelmıyordu İhtirazi kayıt- lar vardı. Ancak bu kayıtlar, ATO içindeki hak ve vecıbelerımızı koru- yan bir vüzuh taşımıyordu. Hükümetin açıklama yapması lazımdı YURTTA OLUP BİTENLER Konuşma buz gibi karşılandi Sanki pişmiş aşa su katıiıyordu Pro Fuad Köprülü söz aldı. Lâkin, ne de- ü bu iki noktayı daha iyi belirtmemiş olmakla hata etmiş, Tur- gut Göle de metne okuyuşu ile ruh ve- rememişti. Eğer iş Turgut Göle ve Ha» riciye vekilinin konuşmasiyla kalmış olsaydı, tatsız hava yayılac ktı Zira seti bütün dünyaya itimat telkin etmiş- . Halk Partisine de etsin. Mesele — kiısmen - açıklanıyor A Hahtan ki Menderes söz aldı. Cumhuriyet Halk Partisi hatibin- den bir tek şey s "Pakt, otomatik degildı Halk Par- tisi, otomatık olmasını mı tercih eder- di”" Turgut Göle tekrar kürsüye gel- di. Fakat anlaşıldı ki, iyi çalışmamış- tı. Metne iyi nüfuz edememişti. Ağzın- da bir şeyler geveledi. Ancak; Demok- ratlar ısrar ediyorlar, Başvekilin açık sualine aynı açıldıkla cevap Vermesıni istiyorlardı. Nihayet Turgut Göle, kümeti tasvıp ettiklerıni bildirdi. Yenı— den Mender İ umhurıyet Halk Partisı sozcusunden yeni açıkla- malar istedi. Oyun tersine dönmüştü. Muhalefet iktidarı sigaya çekecek yer- de, ıktıdar alefeti — terletiyordu. yeni konuşması da vazih değildi. Ne söyleyeceğini pek bilemıyordu Bu yüzden, hava bozul- du ayı kurtaran, gene Adnan Men- fikirlerini de tasvipkâr tarafından al- dı, bunu mütemadiyen tekrarladı, böy- lece paktın tam bir ittifakla kabul edi- leceğinden dolayı memnunıyetinı söy- ledi, bunun manası Üüzerinde durdu. Paktı bizim nasıl anladığımızdan baş- ka, karşı tarafın yani Irakın da nasıl anladıgınm mühim olduğunu ifade etti. Nihayet, bu müzakerelerle uyanabile- cek bazı Irak endışelerinı bertaraf için si karakteri taşıdığını bir de teminat verdi şimdi Meclisin kabul edecegı yetkileri kullanırken, elbette ki Anayasaya ria- yetkar olacaktı. Asıl mühim taraf H albuki Meclist ki müzakereler. milletimize — giriştiğimiz — bu yeni taahhüdün hakiki mahıyetmı gostere— bilseydi çok iyi olurdu. Mesele şuydu: Rusya Iraka taarruz ederse, Türki- ye ne yapacaktı? Pakt, otomatik degildi Yani Tür— kiye, Irak taarruza uğrar uğrama üt- tefikinin yardımına koşmak mecburiye— tinde bulunmuyordu. Ne yapılacağım, hükümet kararlaştıracaktı. İşte, Meclis tarafından .hükümete tanınan yetki buydu. Hükümet bu yetkiyi nasıl kul- lanacaktı NATO'da azaydık. Atlantik andlaşmasına göre azalardan biri si- lâhlı tecavüze uğrarsa, bu tecavüz bü- tün azalara müteveccih addedilecekti. 9

Bu sayıdan diğer sayfalar: