MUSİKİ Konserler Kültür cephesi B aşka bir dernek yapacağını bilirdi. Operadan isim birkaç Solist angaje eder, orkestra, üç dört tane şef, bir o kadar da saz solisti.. Hattâ taklitçiler, monologcular, belki Erdoğan Çaplı filân da sağlanır. Bütün bunlar büyüklerden birinin "himaye- si" altı konur. Bankalara bilet sa- tılır. Son dakikada değerli sanatkâr- lardan biri, yahut bir kaçı hastalansa sı sat, "büyük —musiki hareketi" yarat- mak, “"sanat geçidi" yapmaktır. — Asıl maksat ise derneğe gelir temin etmek gecesi hazan bu gibi "büyük sanat ha- reketleri" nin kurbanı olurlar Geçen hafta Sah akşamı da Büyük Tiyatro salonu bir derneğe tahsis edıl- mişti: Tü ikan erneği'ne. Onun gayesi de gelir sağlamaktı. Fakat bu iş ıçın kolay yol seçilmemişti. Zaten bu derneğin mevcudiyet sebebi, işi kolayından halletmeye imkân vermi- yordu. Türkiye ile Amerika arasında kültür bakımından bir yakınlaşma kurmak, bu t eşekkulun başlıca gaye- lerindendir. "Kültür" büyük kelime.. Fakat Türk - Amerikan Derneği olsun, konser sahnesinde onu temsil edecek musikişinaslar olsun, bu kelimenin mışla; Mali başarı ile anat başarısı arasında çok defa ters isbet vardır. iteki konseri çok sayıda dınleyıcıyı cezbedecek birşey yoktu. Bir oda mu- sikisi konseriydi bu. Ancak muayyen, bir aydın zümreye hitap eden bir mu- siki çeşidi. Üstelik programa iki tane yirminci asır eseri konmuştu Diğe eserden Geriye ilgi toplayabilecek musiki ola- rak kala kala Beethoven'in trio'su ka- hyordu. n bunlara Trağmen salonun yarıdan fazlası doluydu. Eserler olsun, çalmışları olsun, hoşa gitti. Seçkin bir program, birbirleriyle anlaşmış ve mu- anın e nserin hası- latı ile bir piyano satın almak istiyor- du. Hasılat, 500 - 600 lira civarınday- dı. Bu para ile piyano alınamazdı ama hiç olmazsa ilk taksidi ödenebilirdi. Ne olursa olsun, kültür ve sanat, bir defa ha rağacına gönderilmekten kur- tulmuş, bilâkis baş tacı edilmişti. Arel ve Piston Walter konser sahnesine çıkmak için asla pistona muhtaç bir bestekâr olmamakla bera- A merikalı Piston, Bülent Arel ve arkadaşları İşleyen demir ışıldar AKİS, S MART 1956 ber, Türkiye gibi, dinleyicilerinin iti- yatları arasında yer edinmemiş olduğu diyarlarda, Türk - Amerikan Dernegı gibi bir teşekkülün tavassutuna ihti- rikanın şöhretli bestekârlarından biri olan Walter Piston'un trio'su, birçok dinleyici için, Beethoven bir yana, konserin en ziyade dikkat çeken ve - gene Beethoven bır yana - en iyi ç hnan eseriydi. Bugün 62 yaşın nda bu- unan bestekâr, seneler arv: Üniversitesinde musiki profesorluğu yapmaktadır. Trio'su, en tanınmış eseri olan, 1938 yılında yazdığı, "Harika Flütçü" balesinden üç sene önce bes- telenmiştir. Eser, Piston'un gelişmiş teknik hünerinin bır deliliydi. Ritmik yi sinirlerine hi- ap eden kudreti ve melodik atılgan- lığıyla, kolay tesir yaratan bir musi- iydi. Bu trio'dan oniki sene kadar sonra yazılmış olmakla — beraber Bülent Arel'in trio'su daha ileri bir eser de- Arel'in son zamanlardaki icapları eri- e getirmiş olduğunu bilenler için ga- rip bir sü al b servatuar talebesiydi. nin trio'sunu bilhassa severdi. sazlar için yazılmış musikisine bir ür İ si mahiyetindeydi ğer 1955 yılında değil de bestelendiği za- man, 47 de çalınsaydı, bestekâ- şimdi tahakkuk etmiş olduğuna göre bu trio bugün ancak, Bülent Arel'in halihazırdaki — çalışma tarzım bilenler için meraklı olabilir. Bestekâr - piyanoda B ülent Arel, bir konser piyanisti değildir. Dolayısiyle bu için günlerce, baza günde on saat, Netıcede belki biraz bir zevktir. Sah da çalışı, seviyesini ve yetişişini akset- tiriyordu. Ulvi Yücelen (keman) en- tonasyona müteallik zaaflarını izale ettiği takdirde gayet iyi bir viyolonist olabileceğini bir daha gösterdi. Yumu- şak ve renkli tonu, gelişmiş musiki anlayışı başlıca vasıfları. Daha şimdi- den oda musikisinde yüksek bir başa- rıya erişebiliyordu. Üç sanatkârın anlaşmasında iyi musiki yapma ön plâna alınmıştı Bir- lik halinde çalışma onlar için esastı Üç âletin se muvazenesi kurulmuştu. Şim ü i- miz, bu trio'nun sadece bu konser için kurulmuş olmaması; çalışmalarının de- vamlı olması 21