RADYO İdare Müdür ne yapsın A yrı işlere sahip altı kişi, ayni gün, aşağı yukarı —ayni saatte birer mektup aldılar. Mektup, Devlet rad- yolarını tedvire memur Devlet Bakam Mükerrem Sarol'a, radyo müdürüne, üç sanatkâra ve bir gazeteciye gönde- rilmişti. Ağıza alınmayacak satırları ih- tiva ediyordu; imzasızdı. Bu yeni bir usuldü. Radyoevinde çalışan ve halinden memnun olmı- kâğıda kaleme sarılıyor, bir mektup yazıyor Ve bu mektuptan aleyhinde bulundukları kimselere de birer suret gönderiyorlardı. Fakat üst makamların buna aldırış ettikleri yok- , çünkü yazılanlar şahsi menfaatlerın Sarsılmasından ileri gelen bir "infial" in neticesi idi. Tahkikat yapılsa, yazı- lanlar sorulsa, töhmet altında bırakıl- mak istenilenlerin temize çıkacakla- rından kimsenin şüphesi yoktu. Bu nevi mektupların fazlalaşma- sı bir hakikati ortaya - koyuyordu. AKİS'in bundan evvelce de yazdığı gi- bi, Radyoevinde huzur bulunmuyor- du. Menfaatleri sarsılanlar istedikleri- ni bulamıyanlar ya mektup kanalı ya- hut da başka bir usul ile iş başında bulunanları daha üst makamlara şikâ- yet ediyordu. Bu mektuplarla şikâye- te uğrayanların başında Radyoevi mü- ürü Münir Müeyyet Bekman geli- yordu. Münir Müeyyet Bekman, bundan bir müddet önce iş başına getirildiği zaman herkes sevinmişti. Çünkü, hem böyle bir müessesenin idaresinde iyi bir unsur sayılabilirdi, hem de bugü- ne kadar takip edilen yanlış bir sistem yıkılmış olunurdu. Bunun mahzurla- rı fazla idi; böyle müdürler bitaraf kalamıyorlardı Bu sebepten Münir yyet Bekman'ın tayini - bu iş- ten anlaması dolayısiyle - memnuni- yetle — karşılanmıştı. — İdaresi altında bulundurduklarına karşı bitaraf ka- labiliyordu, iyiye doğru gidilmesi yo- lunda atılan adımları tasvip ve teş- vik ediyordu. Bitaraflığına hiç kimse- dilecek tarafları çoktu. radyoevind'eki bazı hâdiseleri açıklar- en, -programların isabetsizliğinde is- rar ederke en, ünir üeyyet Bek- man'ı şıddetle tenkidden geri kalma- mıştı. Buna mukabil, Münir Müeyyet bir radyoevi müdürü — vasfim haizdi, temkinli idi, emri altında bulunan- ların tatbikatlarından doğan bazı yan- da «sine»ye çekiyordu. arasında geçimsizlik Bu geçimsizlik, program- ların tatbikinden değil, şahsi bâzı dâ- vaların halledilmemesinden ileri geli- Program müdürü Naci Serez iki yeni program ortaya koymuştu. Bi- AKİS, 5 MART 1955 rincisinin adı «Musiki ve Komedi» idi. Bu saatte bir komedi, Devlet Tiyatro- su sanatkârları tarafından oynanıyor ve bir kaç musiki parçası ile bir bil- mece mikrofona getiriliyordu. Fakat bu programın «Daldandala» dan pek fazla farkı yoktu, tek farkı «Daldandala» dan sonra keşfedilmiş ve «Daldandala» dan sonra biraz de- gıştırılerek mikrofona konulmuş ol- 1 idi. Fakat bir yeniliktir, daha 1yıye gider, halka biraz musiki v şe verir, diye, tasviple karşılanmıştı Geçen hafta bu programın temsili sırasında komedi namı ile bir eser oy- nandı. Fakat komedi namı ile mikro- fona konulan bu eser, bir tuluat kum- panyasının eserinden daha kaliteli de- ğildi. Tahkikat E nesi günü Müdür Münir Müeyyet ilgilileri sorguya çekti. Radyoevının piyesleri tetkik eden, oy- nanıp — oynanmıyacakları hakkında fikir veren bir şubesi vardı. Bu nin başında bulunan Adalet şu izahatı ver d! n oynanmaması lâzımgel- diği kanaatınde idik. Nitekim bu ka- naatimizi bildirdik, içinde öyle keli- meler, öyle sözler vardı ki, mikrofona konulması asla mümkün olamazdı...» İlgili şubenin mütalâasına rağmen bir eser mikrofona konulursa, oynanır- sa bunun adına — «emrivaki» derler. Radyoevinde bu türlü evrivâkiler gün- den güne çoğalmaktadır. Çoğalmanın tek sebebi de yukarıda da işaret et- tiğimiz gibi, biribirine çok benziyen iki programın, radyonun İki mesul e- lemanı tarafından hazırlanmasından ileri gelmektedir. - «Daldandala» da bir gazino ube Sümer hatta içinde ayni sanatkârı ayni şar- kılarla dinlememek imkânsızdır. Mu- siki ve komedide bır sanatkâr bulu- nursa - Celal Şahin gibi - «Daldan- dala» programında da bu sanatkârın ayni kelimelerle, ayni musiki ile yer almaması gene imkânsızdır. Halbuki, bu tarz çalışma, bu tarz zıddıyetler radyoevi müdürü tarafından menedilmiştir. natkârı «işitmiyeceğiz» diyen idareci- ler ertesi günü, o sanatkârı mikrofon başında bulmaktadırlar. Bu da garip bazı hâdiselere, beğenmemezliklere, şi- kâyetlere ve neticede radyoevinde ka- rışıklığa yol açmaktadır. Radyoevinde bulunup da mesul vazife alanlar, büyük programlar ter- tip edebilirler. Hatta bunda muvaf- fak da olabilirler. Ancak, bunların ta- limatnamelerin sarih hükümlerine uy- man, ihtisas şubelerinin kararlarım dikkate alması şarttır. — Almadıkları takdirde, bu türlü yanlışlıklara ve se- vimsizliklere yol açılmış olur. Ayrıca, bu emrivakiler Radyoevinin tek mesul şahsını, en ust makama karşı garip va- ziyette biralar. Radyoevindeki programlar şeyden önce monoton halden çıkarıl- malı, halkın huzurunda tele alınan seanslar orijinal olmalıdır. Biri diğeri- ni takip eder, biri diğerinin bulduğu- nu kaparsa, her iki programı beraber yapmaktan başka çare bulunamaz Halk, radyodan daima yenilikler bekliyor, temcit pilâvı gibi ayni ses- lerin ,ayni hareketlerin, ayni tarz ko- nuşmaların tekrarım değil.. Halbuki Radyoevi bugün o hale gelmiştir ki, mesul bir kimsenin kork- madan iş görmesine imkân kalmamış- tır. Çünkü, — bu türlü ahenksizlikleri veya b şikâyet edilmektedir. yoevinde bir «ahenk» kurulması şart- tır.. Bu ahengin kurulması için de, guruplaşmaların önünü almak lazım Çiçeği burnunda G eçen cumartesi günü saat 19 da ajans haberlerının başlamasından önce, musiki yayını vardı, iki dakika sonra da haberlerin okunmasına ge- çildi. Fakat ne oldu bilinmez, tam ha- berlerin okunacağı bir sırada, spiker Kemal Kaltaoğlu sustu ve bir başka stüdyodan acaip sesler gelmeğe baş- ladı. Bu sesler, rTadyoda her zaman alıştığımız seslerden vakıa yoya vatandaşlar telefon,etti, tahkikat bizzat müdür tarafından yapıldı. Ne- tice, baş mühendis vekilinin bir kor- kunç hatasını ortaya çıkardı. Baş mü- hendis vekili — - asli vazifesi Basın Yayın'dadır - hatları yanlış kanala bağlamış, bu suretle stüdyo şaşırman olmuştu. akat şaşıran, sadece baş mühen- dis vekili değildi. Hattâ bu garip ha- reket karşısında şaşkınlığını, hâdise- den sonra telefon üzerine telefon ede- rek, radyoevine bildirmişti. Radyoe- vindeki bu türlü hareketler, personelin değil asaleten elemanlar tayin etmeliyiz: belkı hakıkaten belki- 1şler daha doğru yürü