MUSİKİ. Opera Hayali Konuşma No. 3 Yazıda yirm defa — parantez açılmıştı. Noktalama kaideleri, pa- rantez içindeki ifade okunmasa dahi cümleden bir mâna çıkmasını gerek— tirdiğine göre, yazıyı bu şekilde oku- sak hiçbirşey anlamayacağımız şüphe- sızdı Ama, parantezlerı silip okudu- ğumuz zaman bile çıkan mânalar an- laşılır olmaktan uzaktı Devlet Tiyat- rosu Umum Müdürü Muhsin Ertuğrul gene kendisiyle bir hayali konuşma yapmış ve bunu ubat sayısında ya- yınlamıştı. Yazar, nıhayette aydınlıga kavuşuyordu ama, bir mâna labiren- tinde uzun müddet bocaladıktan ve defalarca yolunu kaybettikten sonra. Meselâ, yazının daha ikinci parag- rafında Menotti'nin Konsolos' unun, daha da kuvvetlendirilmiş olarak tek- rarlanmaktaydı. Menotti, "zamanımı- zın en modern bestekarı denıyo du. Menotti'yi sevelim; ta edelım yaptıgım kuçumsemeyelım Fakat "yeni opera anlayışının en mum— taz mumessılı modern bestekârı" olduğu düşünceleri rüyamıza bile girse bu hayra yorulmaz Muhsin Ertuğrul'un acal hönberg, Berg, Milhaud, Dallapıccola gıbı bes tekârlardan, Moses ile Aaron. Woz— zeck, Chrıstophe Colombe, Gece Uçu— şu gıbı operalardan haberi yok mu Bu sonuncudan var galiba. Yazısının bir yerınde bahsedıyor Öyley: Sonra yazar, muhtelif memleket- lerin operalarında eskiden yeniye ge- çişin nasıl oldugunu anlatıyor. — Yazı- nın sonunda varacağı neticeyi kuvvet- lendirmesi için böyle bir izah belki gereklidir. Fakat 1fadeler1 okuyucuya yanlış bilgi verecek şekilde tertiple- memek şartiyle. Yazının altıncı parag- rafını okuyan biri pekâlâ İngiltere'de y kadar önce temsiline başlanan Troılus ile Cressida adlı operanın, en az beş senelik geçmişi olan Let's Make an Opera'dan daha eski olduğu kanaa- tine varabilir. Amerika'daki opera fa- aliyetinden bahseden satırlarda, son zamanlarda — Salomı deninc akla Christel Goltz'un gelecegını duşüne— rek Ljuba Welitch'in zikredilmesini lüzumsuz görebilir. Paris operasında yenilik hareketi olarak Oberon em ve masraflı mızansenlerının gosterıldıgı ve bu sayede Paris'te ope- raya olan alâkanın artışından bahse- dilen kısımdan sonra" operanın gele- cekte alacağı şekıl bugünkü gidişe ba- kılırsa, dram zikal'de karar kıla- ca tır bu zaruret geniş halk müzik egıtımınden ve iktisadi imkânsızlık- lardan dogacaktır "ifadesiyle karşıla- şınca" bu zat: halk masraflı ve buyuk mızansenlı operaya rağbet gös- terdiğine gore iktisadi 1mkansızlıklar bir yol tayin edecekse, bu yola halkı" rağbetine Tağmen mi gıdılecektır"" diye düşünebilir. Hele "dram müzikal" mefhumunun kullanılışından hiç bir mana çıkaramaz. Zira bu tabirin, Wag- 28 ner operalarından beri kullanılmakta olduğunu, hattâ asırlardan beri b*lü— mum / ciddi operalara "dra a per musica" dendiğini, müzikal dram diye ayrı bir çeşidin mevcudiyeti kabul edilse bile bunda çoktan karar kılın- mış olduğunu bilir. Birşeyi daha anla— yamaz: Muhsin Ertuğrul' un "yeni" den neyi kasdettıgını Doğru doğruya eseri mi? Yoksa eski bir eserın yeni- den, "tozlu olmayan dekorlarla" sah- neye konmuş olmasını mı" Sezılebıl— diği kadarı, yaz sef - yeni'yi bir ikinci manada anlamaktadır "New York'un Metropolitan Operasında ye- niliğe geçış daha bariz görülür. Bir kşam Öönce eski bir Parsifal seyretti- nizse muhakkak dekorları otuz sene önce yapılmıştır, en — denilen nesne ile hiç alâkası yoktur ve tozlu dekorların ortasında bir kasabada bile güç tahammül edilen bir tenor söyle- mektedir. Buna mukabil" bu akşamki Salome'nin muhteşem dekorlarını Dr. Rolf Gerard yapmıştır" diyor. Bugün artık Salome'nin yeniliği uzerınde du- rulamıyacağına göre uhsin Ertug— rul'un "Metropolitan Operasında yeni- liğe geçiş" kârdır. denince ne anladığı aşi- AKİS, 5 MART 1955