DÜNYADA OLUP BİTENLER Arap Birliği Yıkdan korkuluk S amın meşhur Orient Palas otelinin önünde hummalı bir faaliyet var- dı. Faaliyetin bir kısmı polislerin ma- rifetiydi, bir kısmı ise o civarda top- lanan kalabalığın... Biraz ilerdeki köp- rünün civarında ir takım tedbir- ler alınmıştı. O gün Mısırın 2 numaralı adamı olan Milh İstikamet vekili Bin- başı Selah Salem Suriye başkentine gelmişti. Selah Salem ortadan uzun boylu, az saçlı, genç, dinamik bir adamdır. Siyasi tefsirciler kendisinin en müfrit subaylardan biri olduğunu söylemek- tedirler ve Kahirede hüküm süren batı düşmanlığından kısmen onu mesul görmektedirler. Bunların kana- atince Misırın Arap Birliğinin lideri vaziyetinde kalmasını en ziyade hara- bunun için bir akım mektedir. Ancak unutulmaması gere- ken bir husus iplerin Cemal Abdülna- sırın elinde bulunduğu ve bundan bir müddet evvel iki ahbap arasında bir ihtilaf zuhur ettiğinde ateşlı binbaşı- nın süratle yola geldiğidir. Milli istikamet vekili orad "Yu- ha!" sesleriyle karşılandı. Bilhassa ta- lebeler ve Müslüman Kardeşler teşki- latı mensupları binbaşının kendi mem- leketlerine gelmesinden en ufak mem- nuniyet du. Talebeler memnun degıllerdı, zira biliyorlardı ki Mısır Suriyeyi bir âlet olarak kullan- mak nıyetındedır Müslüman Kardeş- ler memnun değillerdi, — zira biliyor- lardı ki teşki atın Mısırdaki liderleri Ihtılal Komitesi tarafından ipe çekil- miştir Öte yandan yükselen sesler F akat Şamda kalabalık sadece ote- e toplanmamıştı. Şehrii başka yerlerınde başka kafalardan başka sesler çıkıyor, onlar Selah Sa- lem'i "Yaşa!" seslerile karşılıyorlardı Hakıkaten eski diktatör Çiçeklini raftarları Mısırlı binbaşıyı bagırla basmışlardı. Hatırlarda olduğu veçhıle Çiçekli, iktidardan ayrılmaya mecbur kaldığında Mısır liderlerinden müza- heret görmüştü. Fakat Selah Saleme yapılan ezahuratın başka bir manası vardı: Çiç dai Mısır bır politika gutmuş ve bılhassa Haşi- ere karşı cephe almıştı Bundan bir müddet evvel Turkıye başvekılı Adnan Menderesin Şamd geçişi sırasında da Surıye başkentınde böyle iki taraflı nümayişler olmuştu. Bir kısım halk Turkıye başvekılını ha- raretle selamlarken, bir diğer kısmı ha!" çekiyordu. Bütün bunlar gös- dir ki termekte Mısırı Arap Birliği içinde — en kuvvetli şekilide destekle- yenlerden biri olan Suriyede bile efkâr bölünmüş vaziyetledir. Hiç bir şey, senelerden beri bir kor- kuluk ciddiyetile siyaset tarlalarına dikilmiş olan Arap Birliği teşkilâtının iflasını bundan daha iyi şekilde gös- teremezdi. 20 umumi Mısırın gayretleri ısır daha ışın başında Türkiye - baltalamak için din- den gelenı yapmışta hatta bile bile ya- lanlar uydurmuştu. Nuri Said paşanın kararı Kahire için hem sürp hezimet olmuştu. Bunun üzerine Irakı takbih için diğer arap devletlerinin başvekillerini Mısıra davet etmiş, fa- kat toplantı ikinci bir hezimet şeklin- de tecelli etmiş, öteki arap liderleri tilal - Konseyinin arzularına boyu egmenuşlerdır Bunun üzerine Mısır, korkutma yolunu denemiş ve Irak Türkiye ile pakt imzalarsa Arap Gü- venlik paktından çekileceğini bildir- miş, Iraksız başka bir Orta Doğu sis- temi kurmak yoluna sapacagım açık— lamıştır. Fakat bu da kendisi için yenı bir hezimet olmuştur, zira rliğ azaları buna yanaşmamışlardır. Nehru ve Abdülnasır Akıntıya kürek çekiyorlar Bütün bunlar olup biterken Mısı- rın, Arap birliğini sırf kendi menfaat- lerı için istismar niyetinde' olduğunu örtecek bir etiket, bir politika lâzımdı. Böyle bir politika mevcuttu da: Ta- rafsızlık! Bilindiği gibi dünyada bu cereyanın şampiyonları mevcuttu. Me- selâ Hindistan hükümet reisi Nehru, mesela Yugoslav Devlet reisi Mareşal d ilnmasır onlara katıl- ito makta fayda gördü. İddiası şu idi: Araplar, iki bl ktan birine girmemeli, ortada kalmalıydılar. Halbuki Trak, doğrudan doğruya batıya bağlanıyor- du, bu ise arap menfaatlerine aykırıy- dı. Sözüm ona Mısırın itirazı bu se- bepten ileri geliyordu. Fakat Kahi- renin talıhsızlığı buna da inanan, bunu ıdd e alan çıkm adı. NIıs ır, daha Ti Irak pakta imzalan muşkıl bır mevkide kalmıştı. Pakt imzalanıp iki memleketin parlamento- ları tarafından tasdik olunduğunda bu mevki daha da müşkilleştL Msır bir destek buluyor T ürk - Irak paktının İngiltere ve Amerikanın tam müzaheretine sa- hıp bulunduğu görülüyordu. Hakika- ten Londra ve Washington hükümet- leri Orta Doguda başlayan bu yeni gelişmenin her safhasından muntaza- man haberdar edilmişlerdi. Adnan Menderes Ankaradaki ingiliz ve Ame- rikan elçilerini her kabulünde -kabul- ler sık sık vuku bulmuştu- bu mese- leden bahsetmişti. Hattâ harekete geç- mek için Adnan Menderesin ilhamını devlet kendisini tutabilirdi: Fransa. de Fransız Hariciye vekâletiyle son derece yakın teması herkesçe bilinen Le Monde gazetesin- de bir başmakale intişar etti. Bu yazı- ogudakı son gelişmeler bahis mevzuu ediliyor, Mısırın endişeleri anlatılıyordu. Başmakalede ifade olu- nan fikre bakılırsa Orta Doğuda Nuri Saıd paşanın 1943 de neşrettiği meş- Kıt bı. yeniden ehemmiyet . Irak başvekili bu kitapta Suriye ıle Irakın - birleşmeleri husu- sunda tavsiyelerde bulunuyordu. Ür- dünün de böyle bir yola sapılmasını memnuniyetle karşılayacaguıa şüphe t Doğuda Haşimilerin ida- resinde bir büyük defletin kurulması uzun zamandan beri beslenilen hayal- di. "Mümbit Hilal" adını taşıyan proje bundan başka şey değildi ve bunun bir ingiliz plânı olduğu biliniyordu. Şimdi, yeni gelişmelerle oraya doğru mu gidiliyordu? Gazete, makalesinin — burasında Fransanın Surıyenın istiklali bahsinde ne derece hassas bulunduğunu hatır- latmayı faydalı buluyordu. — Doğrusu istenilirse bu memleketi yıllar yılı ir manda altında tutmuş olan ve İkinci Dünya harbinden sonra ancak ingilizlerin zoru ile Suriye toprakları- nı terketmiş bulunan fransız u mevzuda "istiklal" kelımesınden neyi anladıklarım bulup çıkarmak son de- rece müşkildir. Ama bilinen, fransız- lann Suriye üzerindeki — haklarından bir türlü vaz geçmemiş olmalarıdır. Paris hükümetlerinin bu eski manda- cılıklarına dayanarak Orta Doğuda söz sahibi olmak arzuları da kimsenin meçhulü değildir. Nitekim Le Monde gazetesi, Fran- DVA Harıcıyesınden mulhem olabilecek makalesinin — son bir temenide bulunuyordu. Yazıda şöyle deniliyor- du: "Fransanın sesi Orta Şarkta bek- lenmektedir. eni elçimiz M. Chayla bunu Kahirede duyurmaya uvaffak olacaktır". Ancak gazete, realizmi de elden bırakmıyor ve asıl oyunun anglo - sakson merkezlerinde oynandıgım hatırlatarak Londradakı Washington'daki — sefirleri Chauvel ıle M. Couve de Mervılle in gayretlerınm desteklenmesi lüzumunu ileri sürüyordu. AKİS, 5 MART 195