bir nefret duyar ve ilk fırsatta guzehm treni kırıp parçalar. Çocuk oyuncağı ile icab ettiği şekilde oynamağa muay- yen devirlerde başlar. Onun için acele edıp çocuğu sıkmak doğru değildir. er onu sizin aklınızın erdiği şekil- de oyun oynatmağa zorlarsanız çocuk kendini beceriksiz hisseder ve bunun zararı da büyüktür. Aşağılık duygusu kompleksi çocukta bu kadar basit şey- lerden edinilebilir. Eğer çocuğunuzun seviyesine inip ona göre oynayabilir- seniz, çocuğunuz sizinle oynamağa ba- yılır. Onun ın, bırakın çocuk, size nasıl oynanacağım göstersin. Moda Yeni yağmurluklar!. İ Ikbahar, çiçekli şapkaların, hafif tayyorlerın iç açıcı döpiyeslerin, yeniliğin, neş'enin ve parlak renklerin mevsimi olduğu kadar yağmur, mu- şamba ve şemsiyenin de mevsimidir. Şık ve tertipli bir kadının gardro- tayyı şıklıgı devamh surette tehdit altında- dır. ziden yeni gelen elbiselerini gıyınerek endişe içinde, pencereden pencereye koşarak sokaga çıkabilmek için yağmurun dinmesini bekliyen ka- dınların mıktarı bir haylidir. Hele ko- cası ile sinemanın önünde buluşmak veya bir çaya, kokteyl partiye gitmek icab ediyorsa hem muhakkak gecike- cek, hem de sonunda, kedi gibi ıslan- taksi durağına koşuncaya, hattâ evin kapısından bahçe kapışma geçinceye kadar, insan mükemmel banyo yapar Bugun sık, sık sokağa çıkan, çalışan, her işe koşan kadın için muşamba elzem bir kıyafet olmuştur. ok eskiden muşambayı yalnız erkekler giyerdi ve o zamanlar, mu- şamba yağmur kadar mahsun, renksiz ve sevimsizdi. Fakat o, yağmurluk ola- rak, kadınların gardrobuna geçerken, binbir. türlü değişikliğe — uğradı ve bugün muşamba ipekli, süed, gabardin ve plastik çeşitlerinin her cinsinden istifade ederek, en parlak renklere bü- rünmüş olarak karşımıza çıkmaktadır.. alışan, çok sokağa çıkan ve spor seven kadınlar kumaşından, reglan biçimi yapılanlar- dır. Çünkü bunların altına tayyör gi- yilebilir ve içleri, ekseri, kumaşla kaplı olduğu için hava açık olduğu zaman kumaş tarafını giyen kadınlar, sokakta yağmura tutulur tutulmaz ter— çevırebılırler Havada zanf oldukları kadar çabuk yırtılan şeylerdir... Hem de dalgın kadınların harcı değildir.. Hava açar açmaz, onu, tıpkı elinizdeki şemsiye gibi, trende, vapurda, otobüste bırakmak ihtimali- niz çoktur.. AKİS, 6 MART 1955 Bu sene Pariste, bilhassa, emper- meabilize edilmiş bir nevi poplın yağ- murluk modadır. Çünkü bunlar hafif- liklerine rağmen dayanıklıdır, kolayca yıkanabilir ve Ççok zariftir. Ekseri yağmurluklar iki taraflı, içli dışlı gi- yilebiliyor. Içlerı "tveed” den "nylon" da irkten, "gabardin" den yapıl- maktadır ve biçim itibarile, son moda mantolarla yarışacak kadar degışıktır Gene aynı kumaşlardan ve deri lidi plastiklerden yapılan muşamba - ceketler” de çok modadır ve bunlar etek üzerine giyilebildiği gibi "panta- lon" la da güzel bir takım teşkil et- mektedir. Son olarak Pariste, bir terzi ekose nylon kumaştan kol ve zengin bir manto yapmış, uzerıne aynı biçimde, şeffaf bir nylon kılıf geçirmiştir.. Be- yaz ve siyah benekli, pembe, mavi yağmurluklar da kapalı bir günde, so- kakta hızlı hızlı yürüyen asık çehreli insanların içine bir an ferahlık ver- mektedir. Faka t ağır başlı giyinmesini seven, hakikaten şıklığa riayet eden hanım- lar, gene her yerde olduğu gibi, yağ- murlukta da siyahı tercih ediyorlar ama pırıl, pırıl, hışır hışir bir siyah.. Yağmurluklar, — küçük detaylarla hem'daha kullanışlı, hem daha cazip bir hale sokulmuştur. Benekli muşam- balar aynı kumaştan yapılmış eşarp- ları ile ne kadar hoştur!. Kadınlar bunları tıpkı köylü mendilleri gıbı başlarına bağlıyorlar ve ıislanmadan dolaşıyorlar. Süsüne daha meraklı olanlar yağmurluklarının kumaşından küçük zarif şapkalar, çantalar yaptırı- yorlar.. Yağmurlu günlerde yürümek mecburiyetinde olanlar, ayakkabıları- nın üstüne incecik nylon kılıflar geçi- riyorlar. Bu belki sokakta onlara bir ördek manzarası veriyor ama gittikleri yerde yalnız düşmanları değil, dostları bile ayaklarına bakıyor!. 1955 in yeni ince modası KADIN Gece Hayatı En güzel Balo S aat dokuzdan itibaren, Opera bina- sının kapısında, otomobiller sıra- lanmaya başlamıştı. Günlerden beri boyanmaya bile vakit bulamıyan, Ve- gayet güzel tuvaletler giyinmiş olarak, kapıda ev sahibesi va- zifesi yapıyorlardı Yalnız bu zarif ev sahibeleri, zaman zaman nazik tebes- sümlerini terketmek durumunda kalı- yorlar: 2 kişilik biletle 3 kişi gelenler var. Biletsiz gelip kapıda iade edilmiş olan biletlerden istiyenler de mevcut, pazarlık edenler de. Tek kişilik bir bilet bulan bir bey, o kadar sevinmişti ki, verem savaşa 100 liralık bir teber- ruda bulundu. Parayı gelir defterine kaydeden Zehra Kıpçak da çok sevin- i. Şampanya rengi nefis tuvaletini giydikten sonra yalnız eğleneceğini söylemiş olduğu halde, teberrular baş- layınca vazife hissi gine galebe çaldı. “Bülent Sokollu da öyle, çok zengin etekli, straples eflatun sire saten elbi- sesile üşümek pahasına da olsa kapı- dan ayrılamıyordu. Paralar deste hali- ne gelınce iyi kalpli bir hanım arka- daşla Ç uklar artık para almıyalım, teberrularZOO 000bini geçti dedi. elenlerin ekserisi memur!. Bu iyi kalpli hanım gecenin en güzel renkli tuvaletini giymişti. Şarap rengine bakan nefis bir koyu kırm Ve bir vekil hanımı olduğu için, aylık— lıların halinden anlıyordu: İhsan Ça- vuşoğlu. Genç doktorlarımızdan Ferruh Al- tug, kapıda cam gönülden, yardım edi- yo Opera binasının büyük giriş ka- pısı kapanmış ve antre büfe olarak kullanılmıştı. Büyük salon dans için Bizim hanımlara da uyar mı? 25