YURTTA OLUP BİTENLER Basın hâtıraları Hindi Günü Şinasi N. Berker İ ngılızcede Turkey, hem Türki- m de bindi demekmiş... Bu isim benzerhgınden dolayı, bir Amerikan çiftçisi, Cumhur- başkanı İsmet İnönü'ye hesna ve müstesna hindilerinden birini he- diye etmek istemiş.. Truman da buna tavassut etmiş... Hindi uçakla geldi... O gün Amerikalıların meşhur «Hindi günü»... Barajda büyük bir zi- yafet tertibetmişler... Hindi ile birlikte, hava meydanından ba- raja yollandık... Foto muhabirleri Selâhattin Giz, Hilmi Şahenk, Mehmet Sü- renkök durmadan resim çekiyor- lar... Nihayet, kendi bakımların- dan işlerini bıtırdıler yola ko- yulacaklar, bana da — Sen gelmıyor musun?.. dediler... — Yok, ben bugün hindiden ayrılmıyacagım' ilmi Şahenk : — Ne hindisi, viskiden ay- rılmıyacağım desene!.. Selâhattin de, Mehmet de çok güldüler Hilmi'nin bu lâfına, çekip gittiler... Foto Hilmi'nin lâfını fena giydim doğrusu... Kurdukça kur- dum... ü her birine heyecanlı bir sesle : — Aman, dedim, baraj infi- lâk etti.. Ne kadar Amerikalı var- sa hepsi boğuldu... Benim sizin gazeteye sevgim vardır, onun için telefon ediyorum... Yirmi dakika geçti geçmedi, foto muhabirlerinin her biri ay- Ti ayrı otomobillerle gazinonun kapısında belirdiler... — Facia nerede?. Ne faciası?.. — Canım baraj mMmiş». — Yahu bir kere baraj ın- filâk etse siz, Ziraat Fakültesinin oradan bu yana geçemezsiniz!» Nihayet birisinin muziplik ettiğine karar verdik» Ama kim? İş emniyete aksetti... Ve o <«Hin- di günü» geç vakte kadar, hep birlikte bu «soğuk şaka» yı ya- pan adamı aradık». Resmini çek- mek için!» infilâk et- gelmişlerdi, katlanmaları — gerekirdi» Burhaneddin Onat sözlerini söyle bi- tirdi: ” rtimizin selâmeti bakımın— dan teklifin reddini istiyorum efer Meclis reaksıyon göster- di. Gürültüler oldu, itiraz sesleri yük- ul Mebuslar, Antal- yalı meslekdaşlarının sözlerini beğen- memişlerdi. Nitekim Agâh Erozan (Bursa - DP) çıktı da etraf biraz sükünet bul- du. Kanaatince mebusun yaptığı işlerle memurun maaşı mukayese olunursa memur kârlı çıkardı. Mebusun iki evi vardı. Biri seçim bölgesindeydi, öteki Ankarada. Aradaki farkı seçmen, seve seve verirdi! Hatip bu kadarla da kalmadı. İlmi de konuştu ve misalini İngiltere ile Amerikadan aldı. Bura- larda da mebus maaşlarının yükseltil- mesi yolunda bir temayül bulunduğu- nu söyledi. Söylemeyi unuttuğu şey, Afıye Temuçın Sefaleti azaltalım oralardaki hayat seviyesi oldu. Zaten o hususu merak eden. mebus da çık- madı. Bilâkis, bütün demokrat me- buslar Agâh Erozanın sözlerini hara- retle tasvip ettiler. Üstad, mebusların ne kadar maaş alsalar az olduğunu da bir kenara sıkıştırmıştı. Bu laf pek makbule geçti. Agâh Erozan alkışlan- dı. Başka söz isteyen yoktu. İktidar saflarından eller havaya kalktı. Me- busların eline bundan böyle 2000 lira maaş, 800 lira tahsisat geçecektı Yani ayda 2800 lira... Fena para değil. Kâtip maddeleri yutar gıbı oku- yordu. Hiç kimse bir şey anlayamıyor- du. Böylece Başvekilde Meclis Reisi 1500 er lira, vekiller ise 1000 er lira tahsisat alacaklardı. anun süratle "çıkarılıverdi." M eteorolojii umum — müdürlüğünün bütçesi görüşülüyordu. Baha Ör- nekol söz aldı. Herkes, meteoroloji iş- leri hakkında söz aldığı kanaatinde olduğu için ehemmiyet vermedi. Fa- kat hatip başka bir meseleyi ortaya attı. Kadroların arasında, 50 lira maaş alan kimseler vardı. Bunların eline ayda 42,5 lira para geçiyordu. Ne ile geçinebilirlerdi, hiç düşünülmüş müy- dü u adamların maaşları hiç ol- mazsa 75 liraya çıkarılmalıydı. Böylece Meclis, onları düşünmüş, hatırlamış olacaktı. Hem bunların sayısı da pek fazla — değildi. Meselâ — Meteoroloji Umum Müdürlüğünde sadece 16 kişi vardı. Fakat Baha Örnekol, bunun bütün daırelere tatbikini istiyordu ki o zaman adet 7 bini ancak buluyordu ve bunun için senede 2,5 milyon lira- ya ihtiyaç vardı. - Bütçe 9 milyardır.- Kürsünün tam önünde Bütçe Ko- misyonu azaları oturuyordu. Sözcü Hadi Hüsmen (İstanbul - DP) yerin- den hışımla fırladı ve kürsüye çıktı. u parayı bütçe komisyonu nereden bulabılırdı" Hem, bunun sonu gelmez- di. 50 lirayı 75 lıraya 75 lirayı 100 li- raya çıkarmak gerekirdi. Hükümet Meclise denk bir bütçe getirmişti. öyle bir teklifin kabul edilmesi denklige halel getirirdi. Karşılığını da eydan mak lâzımdı. Hayır, tek- lıf kabul edılem zdi. - Mebus maaşla- rının 2800 liraya çıkarılması aynı ko- mısyonda kabul edilmişti. - unun üzerine Aliye Temuçin (Ankara - DP) kürsüye çıktı. Çok gü- Meclisten Notlar Münasiptir efem... B ir mebus vardı : ön sıralar- da oturur ve muhalefet söz- cülerine laf atmaktan ağzında tükürük kalmazdı. O kadar ki, bu mebusun hazır bulunmadığı celselerde böyle hadiseler cere- yan ettiğinde — gazeteciler bazen Yaka — basarlar” — ve — gürültüyü onun — çıkardığını — yazarlardı. Aradan zaman geçti, mebus vekil oldu. — Ateşinden — bir şey kaybetmemişti. Muhaliflerden gerek umumi, — gerekse — husust yerlerde en sert şekilde bahse- diyordu. Sonra?.. — Sonra. Sonra, pazar günü başvekil Adnan Menderi Cumhuriyet Halk Partisinin Gump SÖZCÜSÜ Nüvit Yetkıne ’Lşeker kardeşim”", ŞÜ Pazartesi sabahı Basın - Ya- yın ve Turizm Gamet Müdürlü- günün bütçesi görüşülüyordu. Aman yarabbi, r, Mükerrem rol — Nüvit — Yetkinden — 'aziz kardeşimiz Nüvit bey", 'sevgili kardeşimiz Nüvit - bey” diye bahsetmiyor — mu?. Parti — disiplini indiğiniz da başka şey değildir ya... AKİS, 26 ŞUBAT 1955