İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Kalkınma Alsancak limanı S ayın Başbakan Adnan Menderes Ekim ayında Almanyaya gitmeden önce bir hafta kadar memleketimizin doğu illerinde tılar için "cüssesinin büyümüş olma- sından ileri gelmektedir, »ne yapalım vücud büyüdü yelek dar geliyor" de- | O zamanlar AKIS te meselenin | mişti. münakaşasını yapmış ve "iktisadi saha- daki meselemizin muhakkak bir teşbih yoluyla izahına lüzum varsa bu teşbi an damarları gelişmeksizin büyuyen bir organizma tarzında olmalıdır", iştik. Teşbihli, istiareli konuşma şekline pek aşina olmıyanlar - belki bidayette benzetme sanatı arasındaki farkı kolaylıkla kavrayamıyacaklardır. Halbuki benziyenle benzetilen ve ben- zetme sebepleri arasındaki münase- betler yakından araştırılacak olursa görülür ki vücudun büyümesi neticesi yeleğin vucuda dar gelmesi tarzındaki bir mütalâa "iyimser" bir Duruma iyi bir nazarla bakmak şüp- hesiz istikbale ümitlerle için Şşarttır. Fakat beklediklerimize kavuşabilmek için geleceğin ümit tar- lasına bugünden neler ektiğimizi bil- memiz gerekir. Meseleyi ikinci teşbih- le ele alan görüş tarzı ise istikbal hak- kında kötümser olmadığı gibi halden de fazla şıkayetçı degıldır yalnız "oğ- lumuz büyü n için de yeleği dar gelmege başladı tarzındakı nikbin bir baba goruşune tamamen iştirak etme- mektedir. İkinci Cihan Harbinden sonra çe- şitli sebep ve saiklerin tesiri altında memleketimizde müşahade edilen kal- kınma hamlesi vaktiyle bazı iktisat kaidelerine riayet edilmemiş olduğu ve hâlâ riayet etmemekte devam edildiği ıstıraba benzemektedir. Bu teşbihlerle anlatmak istediğimiz şudur: milli ikti- sadımızın plana bağlanması bir zaru- rettir. Bu planda milli ekonomimizin ihtiyaçları mübremiyet derecesine göre ehemmimühimme tercih edilecektir." Böyle bir plân var mıdır? Muha- lefete gore yoktur iktidara göre var- d aynı zamanda hem var hem de yok olamıyacağına göre iktisat plânımız ya vardır veya yoktur. Dev- let gemisi bir yelkenli gibi esen rüz- gara göre hareket etmeyip bizi idare edenlerin hareketleri temsılcılerımızın murakabesi altında olduğu ve hükü- metin icraat programı bir bakıma büt- çeyle mukayyet bulunduğuna göre ilk nazarda hükümetin plânı olmadığı tarzındaki bir mütalâa kanatımızca yersizdir. Yalnız vatandaş kitlesi için arzu edilen plânın mevcudiyeti veya ademi mevcudiyetinden ziyade devlet işlerinin yolunda gitmesidir. Zira AKİS, 26 ŞUBAT 1955 bir yurd gezisi yapmış | ve bu gezıde Türkiyenin çektiği sıkın- | de- | Yeni bir liman Kalkınmamızın delilleri neticeler üzerinde müzakere ve müna- kaşa edıp reyini izhar eder. t müşahhas vakıalardan uzak, daha zıyade hukuki bir zemin üzerin- e mevcut, anayasacının mücerret bir plânı dışında acaba müşahhas bir ik- tisat programımız veya plânımız var mıdır? — Maalesef bu sualin cevabı "yoktur" şeklinde tecelli edecektir. Eğer olmuş olsaydı böyle bir plânm hazırlanmasında, güzide memleket ik- tisatçılarından istifade edılecek onlar da bir araya gelerek milli ekonomimi- zin ihtiyaçlar listesini tesbit edecek- lerdi. Fakat her nedense devlet idare- sinin her zamankinden daha çok ih- tisasa bağlı olduğu bir devirde giriş kapılarmda "Hayatta en hakiki mürşit imdir" — dövizini taşıyan fakülteler kurmuş olmamıza rağmen ilme şahsi tecrübelere nazaran prim verilmedi. Eğer ismi geçen prim bahis konu- su mütehassıslara verilmiş olsaydı bunlar vücudla kan damarlarım aynı zamanda inkişaf ettirebilme yollarım bulurlar, mesul makamlara gereken tavsiyelerini yaparlardı. B u defa girişilen muazzam bayın- dırlık işleri, memnuniyetle kaydet- mek gerekir ki yukardanberi münaka- şasını yaptığımız — iktisadi iyiyi bulan iktisat kurmaylarının hazırlıyacağı plâna uygundur. AKİS daha fikirler ilk defa ortaya atıldıkları zaman me- seleyi biraz da mUğahhaslaştırarak şu neticeye varmıştı: 'Mesele evvelâ |i man mı yoksa fabrika mı meselesidir? Sonra kendisine tevcih etmiş olduğu suali gene k endısı şu şekilde cevap- landırmıştı: "İktisadi meseleler üzerin- de iyice düşünmeğe alışmamış olanlar bu suali evvelâ fabrika diye cevaplan- dıracaklardır. Halbuki bir memleketin iktisadi planlamasında liman, fabrikaya takaddüm e Türkiye gibi yer altı ve yer üstü servetleri bakımından zengin bir memlekette mühim olan kuruluş teç- hizatının bir an evvel tedariki ve ik- tisadi kuruluşun bir an evvel tamam- lanmasıdır. Eğer bugün memleketimiz- de mahsüllerimiz gerektiği gibi de- ğerlendirilemiyor, çeşitli bölgeler ara- nda muazzam fiat ahenksizlikleri oluyorsa bunun biricik sebebi çeşitli memleket bucaklarının birbirlerine çok -ama pek çok- damarlarla bağlan- mamış olmalarındadır Milletlerin bir arada milletlerarası bir camia meydana getirdikleri bir devirde meseleler iktisadi de olsa bey- nelmilel bir mahiyet taşır. Alsancakta bu kerre temeli atılan liman Türkiye- nin başta gelen en büyük ihracat şeh- rine yeni ufuklar açacaktır. kimsenin şüphesi olmasın. Bir liman kurulduktan sonra daha fazla tütün, daha fazla incir, daha fazla üzüm, daha fazla pamuk daha fazla palamut daha fazla zeytinyağı istihsal ve ihraç etmek için girişilecek savaş pek kısa ömürlü olacaktı ibi teknik davaları kolaylıkla halletmiş fakat şimdiye ka- dar iktisadi olanlarını çözmekte müş- killerle karşılaşmıştı. Ticaret Tüccar Derneği raporu İktisadi hayatin bir plâna bağlanması lüzumu üzerinde memleket münev- verleri hemen hemen müttefik gibidir- ler, hattâ bunlardan bazıları İktisadi hayatımızı tanzim etmek Üüzere bir İktisat şürası ihdasında da birleşmek- tedirler. Böyle bir şüra henüz yoktur, fa- kat bir tüccar derneği mevcuttur. Bu Dernek yıllık kongresım 15/Şubat günü iman Lokantasında aktetmiştir. Mez- kür toplantıda İdare Kurulu İktisadi l11