YURTTA OLUP BİTENLER oldugu gibi kalacaktır. Sopamızı eli- aktığımız zaman, serbestiyi suiistimal ediyorsun! unuz. Böylece bir "garip demokrasi" içinde yaşamaya devam edecektik. Halkçı müşkil mevkide H akikat bu şekılde ortaya çıkınca, İ üşkil mevkide kalan oldu Üstad Nihat i "Teminat! Te- minat!" diye bağırmıştı. Hem de bu baldı isteği, hiç kimsenin tasvip etme- diği son derece kötü, tehlikeli şekil- de, tezvir, hakaret ve şahsıyat yoluyla telif etnuştı O kadar ki menin berbat şekli yüzünden ıstenılen şeyler kıymetlerını kaybeder gibi ol- muşlardı. Sonra Halkçı gazetesi mah- küm edılmış, ustad 100 bin liralık bir para altı lmış, ancak oyle tuttugu yoldan donmuştu Hem de tam 180 derecelik bir — dönüşle.. Bunu haklı gö steı'mek ,İçin de temi- natların, her şeye peki demekle alı- ziyade gazetesı dırılmasının düşünülmediğini ve alınan tedbirlerin yerinde kalması gerektiğini bildiriyordu. Halbuki Halkçının iktidarı mutla- ka methetmesi gerekiyordu. - Hele ar- tık resmi ilân da alıyor ve bu Hânların dagıtılış tarzını son derece âdil bulu- ordu. - Ee, neyi methetsin? O da tuttu, Adnan Menderesin an— tidemokratik — kanunların — muhafaz. edileceğini soyleyış tarzını övdü. Hat tta bir de lat cümle paraladı: Suavıter re!. Bu, "şekilde kuvvetli" manasınaydı. vazifesini yerine getirdi. C. H. P. Ulus nihayet çıkıyor T urgut Göle, Nihat Erim Tekli tlennız nelerdır" dedi. Turgut Göle, pa!t na! k nuşuyor ve hadise bir öğleden sonra cereyan edıyordu Halkçı kapanacaktı Nihat Erim m baasını Cumhuri, Halk Partısıne satmak veya hiç olmazsa kiralamak is- tiyordu. Orada Ulus çıkacak, Erim gazeteciliği bırakacaktı mıştı ki insanlar. esleklerinde para kazanabılseler hıle muvaffak ola- mıyorlar, hattâ pak çok şeylerinden kaybediyorlardı. Politikası iki defa if- las etmişti. Hem 1954 den evvelki, hem umhuriyet Halk k nun üzerine ikincisinden kurtulmuş, böylece Aayakta kalabilmişti. şimdi Nihat Erime bir kenara çekil- mekten başka çare kalmıyordu. Onu yapacak, kendini unutturmaya çalışa- caktı. Cumhuriyet Halk Paı'tısı ıse, bıı' resmi gazeteye sahip olmanın lüzu na artık inanmış, hattâ bunun mecbu- ı'ıyet halıne geldıgını anlamıştı Nihat Erim ile Parti aynı ana politikayı ta- 6 Vaktile Karikatür Yapılırdı B undan pek uzun zaman evvel değil, aşağı yukarı beş altı yıl önce gazetelerimizde siyasi kari- katürler de çıkardı. Bu karika- türlerde, iktidarda bulunan kim- seler muhtelif şekillerde görünür- lerdi. Doğrusu istenilirse Devlet Reisi -haklı olarak- hususi ka- nunların himayesinde bulundu- ğundan o tasvir edilmezdi ama hü- kümet reisleri ve bütün —erkân türlü gülünç kıyafetlere sokulur- du. Aynı tarihte Demokrat Parti muhalefetteydi. Muhalefetin lider- leri siyasi karikatürler karşısın- da kahkahadan kırılırlardı. Cum- huriyet Halk Partisi ileri gelenle- rinden bazıları kızdılar mı ©o za- man da "erkân" 1 şiddetle tenkit ederlerdi. Mademki Demokrasi, her şeyden evvel tahammül reji- miydi, karikatürlere tahammül ge- rekirdi. İçinde hakaret olmadık- tan sonra bunlar başka memleket- lerde sanat eseri sayılıyorlardı. 1949 un muhaliflerinin ise hakaret telakkileri bugünkünden başkaydı. O zamanlar, değil iğneleme, çuval- dız batırmak bile demokrasinin en tabif icabı idi. 1950'den sonraki ilk yıllarda da gazetelerin son sayfaları «pa- naromik karikatürler" ile doluydu. Karikatüristler, 1949 daki kadar serbestiyle -hattâ daha fazla, af- ra 1949 da iş başında bulunanların demokrasiye hakikaten taraftar o- lup olmadıkları hususunda bütün şüpheler henüz ortadan kalkma- mıştı- — firçalarını ve kalemlerini kullanabiliyorlardı. O firçaların ve kalemlerin eser- leri, hoş nükteleri, güzel çiz- gileri bugün tatil birer hatıradan ibarettir. Demokrasimiz, karika- türü men etmiştir. Gazetelerimi- zin son sayfalarna bakınız, kari- katürü çizilen tek idare adamının İstanbulun vali ve Belediye reis vekili Dr. Fahreddin Kerim Gökay kip ettikleri müddetçe bu lüzum ken- ini pek hissettirmiyordu. a yollar ayrılınca, teşkilatta şaşkınlık başla- mıştı. İhraç talebi dedikodusu B u sırada bazı gazetelerde, Ankara il idare kurulunun Nih rimin partiden ihracını talep ettıgı lıatta böyle bir talebin yazdı şekilde Genel Merkeze aksettirildiği yolunda haber- ler çıktı. Meselenin aslı başkaydı. Ni- hat Erimin partiden ihracını gerekti- olduğunu görürsünüz.. Tıpkı, 1945 den evvelki gibi. O zaman da lati- fe, şaka sadece İstanbul Belediye reisi ile yapılabilirdi. Siyasi kari- katürlere gelince Türkiyenin en ince karikatüristi olan ın geçen sayılarımızdan kıı'ınde çıkan nefis karikatürü — vaziyeti mükemmel şekilde tasvir etmek- tedir. Ceza kanunu, her birinin ba- şında asılı kılıç gibidir. Karikatürün bir demokraside- ki manası üzerinde uzun lafa ha- cet yoktur. Bu öylesine ortadadır ki, en ufak izahata lüzum göster- mez. Karikatüristlerin sustukları, sindikleri bir devirde anormal ha- diseler cereyan ediyor demektir. Susturmanın, sindirmenin tarafta- rı olanlar karikatüristlerin aşırı çizgilerini, kaba nüktelerini misal gösterebilirler. Bırakınız ki Muha- lifleri aşırı çizgilerle tasvir etmek, kaba nüktelerle iğnelemek mu- bahtır, ama hakiki hürriyet taraf- tarları hani tahammül göstermek zorundaydılar Biz bunu, dünün muhalifleri öten bugünkü iktidar sahiplerinden öğrenmiştik. Yoksa dünkü iktidarın, böyle müsama- halar yüzünden devrildiğine mi kanidirler ve onun "hata" sını tek- rarlamamak niyetinde midirler? Bir çok hadise, insanda bu şüphe- yi doğuruyor. "Dün mü daha fek hürriyet vardı, yoksa bugün mü vardır" rzında münakaşlar bir çok çev- rede sürüp gidiyor. Kimi dün var- dı diyor ve Cumhuriyet Halk Par- tisi iktidarının son günlerini kas- tediyor, öteki bugün var diyor ve kendisinin sahip olduğu bir takım hakları bahis mevzuu ediyor. Tarafsız münevverler için ya- pılacak basit bir şey vardır: 1952 den evvele dün, 1952 den sonraya bugün deyiniz ve okuduğunuz gündelik gazetenin son sayfasına bakınız Hükmünüzü verirsiniz! ren hiç bir sebep yoktu Yalnız, An- kara il idare kurulunun müracaatında aşağı yukarı şöyle denılıy rdu: alkçı gazetesinde bir po! tıkanın takip edilmeye başlandığı görülüy: Bu gazete gayrı resmi sekilde de lsa partimizin fikirlerini aksettirmektedir. Halbuki yeni politikası Parti Meclisi tarafından tesbit edilen politikayla ta- ban tabana zıttır. Bu hal lıklara, tereddütlere m. vermekte- dir. Bu bakımdan Parti politikamızın ne oldugunun bildirilmesini rica ederiz. AKİS, 26 ŞUBAT 1955