SPOR Foto Hüseyin Ezer Türk Matthews nü 19 Mayıs stadında yapılan baklava maçında Ankara Gazeteciler Cemiyeti takımına kaptanlık ediyor, ekibin se- vimli maskotu merkebin - affedersi- niz - çıkış merdivenlerinden sahaya çıkarılmasına nezarette bulunuyordu. Nihayet sevimli maskot kucakta 18 Mayıs stadının yeşil çimleri üzerine çıkarılmıştı. İnatcı imânlar için söy- lenir ya, hakikaten bizim maskotun inadı kırılır cinsinden değilmiş. Muba- rek merdivenlerde öyle direnmişdi ki, ne atılan tekmelelere aldırmış, ne ya- larından ve kulaklarından şiddetle çe- kilmesine pabuç bırakmış ve ne de ba- ğırıp çağırmalara kulak açmıştı Inadım inattır demiş direnmiş ve caklanarak Sahaya çıkarılmayı kabul etmişti. Bu "matrak maçın" karşı takımı ise Ankara spor yazarları idi. Onlar da az çalışmamışlardı hani! Tümen ban- dosunu alaylarının başına almışlar, maskotlarını ve baklava tepsısını havi Ankara 3461 plâkalı Caddıla a ka- fileye dahil etmişlerdi. Baklava tepsı— sini başının üstünde taşıyan foto Hü- seyin Ezer her ihtimale karşı tozlukla- rının içine birer tane çe koymayı da ihmal etmemişdi. bunun baklavayı muhafaza için oldu- ğunu söylemişse de herhalde karşı ta- rafdan gözüne kesdirdiği birisi vardı da ondan böyle mücehhez çıkmışdı. -Seyircilere — unutulmaz dakikalar yaşatan maç da, Gazeteciler cemiyeti takımı hakem Servet Zengin'in saye- sinde 1-1 berabere bıtırmeye muva ffak oldular Galibi tayin için hakem işi" beşer penaltı attırmışsa da 11an penaltılarda yapılan golleri defterınc' kaydetmediğinden galip takımı kesti- rememiş ve maçın 1-1 bittiğini ilân etmişdir. 32 Söylendiğine göre — spor yazarları rakiplerini en kısa zamanda ciddi bir revanç maçına davet edeceklerdir. C.S. Federasyon Genç takımlar G eçen hafta Bölge binasında bir ba- sın toplantısı yapan — Federasyon Başkam Hasan Polat çeşitli mevzular üzerinde durmuştu. Bu konuşma, umu- miyetle spor muhitinde iyi karşılandı Yalmz Başkan, bir meseleye temas et mişti. O da genç takım davası 1d1 Bır gazeteci arkadaş Hasan Polat'a Jünior takımlar turnuvasına katıla- cakmıyız diye sordu. Başkan kendisine şekkür etti ve — mevzu geçildi: Bılındıgı gıbı F.İ.FA. 1952 senesınde Helsinkide yapılan bir toplantıda bizi Asya devleti olarak kabul etmıştı Bu karar Federasyonumuzun — Ankarada oluşundan ileri geliyordu. 1954 sene— sinde ise İsviçrede Bern şehrinde top- lanan Beynelmilel Futbol Federasyonu .İ.FA. ya Asyadan seçilecek ikinci başkan olarak Ulvi Yenalı göstermiş- ti. Bu arzu daha ziyade dost milletle- rin temsilcilerinden gelmekteydi. kat Ulvi Yenal biz Asyalı devlet de- ğiliz diyerek bu teklife. yanaşmadı. unun üzerine toplantı sabahı Beynel- milel federasyona üyeliği kabul edilen Hongkong delegesi İngilizlerin yardımı ile F.İ.FA. nın ikinci başkanlığına ge- tirildi Bizi Avrupa camıasından sayan diğer mılletler eski Federasyon başka- 'kendinizi müdafaa etmeniz lâ- zımdır. Bunun için de hiç olmazsa fe- derasyonunuzun İstanbulda bulunması icap ediyor.” Dediler. Ulvi Yenal bu mevzuda ıyı bir anlayış göstermiş ve Avrupa camiasına katılabilmemiz için Federasyonun İstanbul'a nakledilmesini temin maksadıyla alakalılar nezdinde teşebbüste bulunmuştu İstifa edişi bu işi fiiliyat safhasına sokmadı. Simdi ise artta Viyanada Avrupa Futbol Fe- derasyonu toplantısı vardır. Tabi! bu toplantıya davet edilmiş değiliz. Daha evvel —Asya devletlerinin toplantısına a davet edilmemiştik. Basında umu- mi olarak birleşilen bir nokta vardır. O da 3 Martta bir delegenin Viyanaya giderek oradaki delegeleri ikna etmeye çalışmasıdır Bu yapılacak olursa Av- rupa camiasına katılacagımız kanaati hemen hemen umumidir. Genç fede- rasyondan işte ısrarla istenen vazife Antrenör - davası A nkarada muhtelif karşılaşmalar Hajduk takımı kaptanı MA- TOSIÇ in milli takana antrenörlük yanmasını yeni federasyon — şöyle bir zihninden geçirmişti. Fakat İstanbul basınından yükselen vaveyla üzerine İÇ ismi üzerinde durulmadı. Bunun üzerine hafta arası federasyon üyesi Fikret Kırcan Galatasaray ku- lübüne giderek antrenor Gundu 1- lıç'a bu işi teklif etti. Zaman yoktu. 4 Nisanda İstanbulda Fransa Mıllı takı- mı ile karşılaşılacaktı. Bu sebeble yeni federasyonun en kısa bir zamanda bu işi halletmesi lâzımdı. Gündüz Fıkretın tekliflerini o gün cevaplandırmadı - ha sonra federasyon başkam Tr u— bününde bu teklifi Gunduze bızzat ken- disi yaptı. Fakat Gündüz kafi Ur li- sanla bugünkü şartlarda bu vazifeyi kabul etmesine imkân olmadıgını be- . Bütün gürültülere rağmen Ma- tosıç antrenörliğe getirildi. - Muvaffak olması, muvaffak olmamız demektir. Stad hikâyesi G ünlerden bir gün İstanbul'un se- vimli — Valisi bir gazetenin spor muharririni yanına çağırarak Langada Yüz bin kişilik bir stad yaptıracağı müjdesini verdi. Haber ertesi gün ga- zetelerde çıkınca futbole gönül veren- ler tarafından büyük bir memnunlukla karşılandı İstanbullu külahım havaya atmıştı. Yüz bin kişilik stad ne de- mekti? Artık turnike önünde takılmı- yacak, Polisin copuna hedef teşkıl et- miyecek, karaborsacı kucağına düş- meyecek, maçı stada hâkim tepeler— den seyre mecbur kalmayacaktı. Ta- sasın dediler Vali babamız! Nihayet bu işi de hallediyor. Ama o gün L Trü- bününde toplanan otoriteler bu ka- naatte değillerdi. Palavranın bu dere- cesi olmaz diyorlardı. On senede Mit- hatpaşa stadını tamamlayamayan bir şahsın Yüz bin kişilik stad yapacağına inanmak biraz safdillik o Haberin seyirci ve spor otoritesi arasında uyan- dırdığı reaksiyon bir kutup denecek kadar farklı idi. Hadise unutulmuş aradan bir zaman geçmişti bir de bakıldı. Hafta içinde bu sefer de Bölge üdürü Sayit Selahattin Cihanoğlu Langadaki Yüz bin kişilik stada ait bir beyanat veriyordu. Durup dururken onu bu şekilde konuşturmaya sevk eden sebeb ne idi. lin evvelce verdiği beyanatı teyit etmek maksadı- nı mı güdüyordu? Otoriteler gene bu ise güldü. Seyirciler ise gene ümitlen- Turgay ve babası Şefkat mi, hasret mi? AKİS, 26 ŞUBAT 1955