nüz oynanmamıştı. Hiç şüphesiz cere- yan eden hadise bir koltuk kavgası idi. Rusyada iki ana cereyan vardı. Bir kı- sım idareciler memleketlerinin iyiliğini düşünüyor, sulh ve refah içinde yaşa- masını arzu ediyorı! Buna mukabil başka ve daha kuvvetli bir hizip ma- ceraperest idi. Dünyaya komünizmi, her ne şekilde olursa olsun yaymak arzu Ve nıyetınde bulunuyordu. Bunun ün hür memleketler de faali- çıkarmak, akılları bozmak, komünizme faydalı bir zemin meydana getirmek istiyorlardı. Meselâ Kızıl Cini Uzak Doğuda komünizmin yayıcısı olarak vazifelendiren onlardı. Bu idareciler memleketlerini felâkete götürüyorlar- dı. Ama Foster Dulles inanıyordu ki bir gün Ötekiler iş başına geçecekler— dir. İşte o zaman, vani Rusya tek ba şına komünist kalmakla 1kt1fa edip beynelmilel komünizmin Papası ol- maktan vaz geçtiğinde — Amerika ile Rusya arasında bir iyi münasebet ku- rulacak ve hükümetler ile milletler dost olacaklardı. Kim bunlar? ohn Foster Dulles isim vermemişti. Zaten vermesi de bahis mevzuu de- ğildi. Fakat anlaşılıyordu ki "iyi bol- şevikler” mevcuttu ve bunlarla Bey- nelmilel Komünizm âlemdarlığı yap- mak isteyenler arasında bir mücadele cereyan ediyordu. Fakat Malenkofun ayrılması hadisesinin sebebi henüz ka- ranlıktı. Dulles, halen iş başında bu- lunanlardan da fazla bir şey beklemi- yor, rus halkının - komünist de olsa - hakiki temsilcilerine gözlerini diki- yordu. Hakikaten Bulganinin idaresindeki rus politikasının Malenkofun idaresin- deki politikadan farkı yoktu. Rusya son hafta içinde Silahsızlanma konfe- ransına iştirake hazır olduğunu bildir- mişti. Hattâ tekliflerini muhtevi bir de nota yermişti. Bu notada bir nokta üzerinde duruyordu: memleketler 1955 yılında silahlanmaya 1954 yılında sar- fettikleri paradan daha fazlasını sar- fetmesinler. Masum bir teklif! — Fakat teklifin güttüğü gaye Rusyanın değiş- mez gayesidir: Almanyanın silahlan- masına mani olmak. Hakikaten mem- leketlerin 1955 de 1954 dekinden fazla askeri tahsisat ayırmamaları kabul edılırse 1954 de böyle bir tahsisatı ol- mayan Almanya silahlanamayacaktı. Bu son Rus notası da göstermiştir kı Kremimin halen üzerinde durdu ana mesele Batı Almanyanın sılahlan— mamasını teminden başka şey değil- dir. Muhtelif yollardan buna çalışmak- adır. Bu çalışmalar, müttefiklerin, daha doğrusu —Amerika'nın gayreti ile hiç bir zaman müspete ulaşmamıştır Rus tehlike ve gayesini bılenlerde "ulaş- mamasını" temenni etmektedi Şubatın sonunda Ingılterenın da- veti ile Amerika, Fransa, Kanada Rusyanın da ıştırakıle toplanacak Si- lâhsızlanma Konferansından bu yüz- den müsbet netice beklemek doğru de- ğildir. AKİS, 26 ŞUBAT 1955 Arap Birliği Eden'in turnesi H aftanın başında yakışıklı bir İn- giliz Kahireyi ziyaret etti ve Mısır başvekıh Abdülnasır ile görüştü. Adı T Anthony Eden idi. İngiltere Ha- rıcıye vekılı arada Türkiyeye de uğ- rayacağı bir. seyahate çıkmış bulunu- yor. Kahireden Bangkok'a geçerek SEATO toplantısında ingiliz heyetine riyaset etmiştir, oradan Bağdata gide- cektir, sonra da Başvekil Adnan Men- deresin Londrayı ziyaretini iade etmek üzere Türkiyeye gelecektir. Abdülnasır - Eden görüşmelerin- den sonra bir tebliğ neşredilmemiş de- ğildir. Ama bu tebliğde aranılan ma- lümat yoktur. Halbuki ele alman me- seleler arasında Türkiye - Irak paktı- nın bulundugundan zerrece şüphe yoktur Ingıltere bu paktı samimi şekilde destekliyor mu? Buna gönül ferahlığı ile müsbet cevap vermek mümkün değildir. Başvekil Adnan Menderes, İngiltere Büyük Elçisi ile yaptığı te- maslarda Majestenin hükümetine Türk hükümetinin bir Orta Doğu paktı kur- ma yolundaki gayret ve faaliyetinden muntazaman malümat vermiştir. Fakat Majestenin hükümetinin bu faaliyetten memnun olup olmadığı hususunda esaslı bilgi yoktur. Bilakis ,bazı ingiliz çevreleri Amerikanın himayesinde ku- rulacak böyle bir pakt karşısında duy- dukları endişeleri saramamışlardır. Eden, Abdülnasıra ne tavsiye etti? Bu sualin cevabı, yukardaki sual ile ilgilidir. İyi haber alan çevreler, tav- siye edilen şeyin sükünet olduğu ka- naatindedirler. Buna mukabil Abdül- nasırın Edenden Nuri Said paşa üze- DÜNYADA OLUP BİTENLER rinde tesir icra etmesini istediği de gelen haberler arasındadır. Mısır, aksi halde, lngılterenın kendisine güven- memesini bildirmiştir. Fakat İhtilal Konseyi gibi dermeçatma bir hükü- mete nasıl güvenilebilir ki? Araplar arasında çatlak H er halde bilinen, Arap Birliğinde geniş bir gediğin açılmış olduğu- dur, bak, paktı imzalamakta, musir bulunduguna göre - kararını İngiltere ile istişare etmeden veremezdi - çat- lak genişlemek istidadındadır. — Öteki arap memleketleri derhal pakta katıl- mayacaklardır.. Ama Lübnan ile Ür- dünde bu hususta mevcut temayüller de kuvvetlenmektedır Buna mukabil, bir zamanlar 'Bir hükümet sözcümü- zün" ve Zafer gazetesinin göklere çıkardığı Suriyede menfi hava esmek- tedir. Yeni hükümet paktın aleyhinde cephe almış, hattâ bazı nümayişlere bile müsaade etmiştir. Edenin Bağdattaki görüşmeleri, abdülnasır ile Nuri Said paşa arasın- da temas kuracaktır. Bu, ilk ciddi te- mas sayılabilir. Fakat o tarihe kadar ürkiye - Irak paktının imzalanmış olması da kuvvetle muhtemeldir. Bağ- datta her hangi bir fikir degışıklıgı ol- madan mutasavver paktı imzalamak faydadan hali değildir. Zira Orta Doğu memleketleri ile bir uyuşma yoluna girerken milleti- mizin bilmesi gereken bir nokta var- dır: Bu bölgedeki devletler, aşiret ol- maktan henüz tam mânasile kurtulmuş sayılamazlar. Bugün verilen kararların yarın bozulması, bugün girişilen taah- hüdlerin yarın unutulması her an için muhtemeldir. Türkiye bunu hesaplayıp pakt yaptığına göre, sürprizle karşılaş- mak tehlikesinde değildir. Bir Arap şehrinin sokaklarında Gedik genişliyecek mi?