edilmelidir, ne tabediyorsa yapılmalı- dır, hattâ daha iyi olmamasının sebep- lerinden birisi tahsisat kifayetsizliği ise, artırılmalıdır. Tiyatro snobizmin bir basit tezahuru değildir, ihtiyacıdır. Bazı "muhterem şehir mec- lisleri azalan" gibi düşünenlerin kafa- larını biraz torpillemeleri zamanı gel- miştir de, geçmektedir bile. Sanatkâr adabı R ejisör, piposunu dişlerine sıkıştıra- msile hazırlanmakta ol mek için, türlü bahane uydurmuş, yok mizansende sahnenin sağ tarafını ihmal etmişim, yok roller avantajlıy- mış, yok bilmem ne imiş... Ne yapsay- dım yani, solda prensıpaller oynarken, sag tarafa figüranları - dolduramazdım D r mevzuu doğru dürüst toparlıyamıyanlar tiyatro tenkidi yazmaya, bizde gazetecilik işte bu kadar..." Rejisör sustu ve etrafın- dan yardım bekledi. Gerçekten de takviye gecikmedi. Bazı sanatkârlar işin doğrusunu bıldıklerı halde» ken- dilerini Trejisöre yaranmaya mecbur hissederek, kraldan ziyade kral taraf— tarı görünüp münekkidin gıyabında veriştirdiler. Piposunun dişleri ara- sındaki yerini değiştirdikten sonra re- jisör de yaylım ateşine devam etti. sahne, az çok farklarla Devlet tiyatromuzda sık sık tekrarlanmakta- dır. Daima ısmarlama yazılarla, hattâ ücretli methiyelerle göklere çıkarıl- maya alışmış bu yüzden de bazıları maalesef şımarmış olan tiyatro sanat- kârlarımız, -doğru veya yanlış haklı veya haksız- bir gerçek kanaatin iz- harı karşısında bazen tiyatro adabının da dışına çıkıyorlar Gerek Devlet tiyatrosunda ve ge- rekse diğer sahnelerde çalışan sanat- tiyatronun ön safında yer alan sanat- kârlar tarafından ihdas edilerek, nü- munei imtisal olmaktadır. Tenkit, sahte bir imza kullanılma- tında yapıldığı taktirde meşru bir hak- tir. Bu hak bazı hususiyeti tazammun eder ki onun başında ihtisas gelir. Her hangi bir sanat kolunda vukufu olan bir yazarın, ihtisası dahilindeki sanat hadisesi karşısında samimi kanaatim yazması, O sanatı bizzat icra eden ka- dar meşru bir hâdisedir. Tenkidin yanlış veya haksız olması keyfiyeti ise, tamamiyle münekkidin şahsi kanaatim gösterir. Okuyanların bu kanaata uy- maları icabetm sanat 'eserini görmüş olan okuyucu şayet aynı kanaatte bulun- mazsa bu, münekkidin aleyhine bile olur. Ama bir sanatkârın, eserini tenkit ettiği için bir münekkidin -hem de giyaben- uluorta konuşması sanat olgunluğu için daha pek çok me- safe alması icabettiğini gösterir. taraf- hayıflanırken, — tiyatromuzun genç neslinin de aynı mikropla aşılan- makta olduğunu görüyor ve alâkalıları ikâz ediyoruz. AKİS, 26 ŞUBAT 1955 S POR İstanbulda lig maçları Bir gol ki, unutulur gibi değil Futbol Bir ziyaret H afta içinde sekiz kişilik bir grup İ ,sarmaş dolaş hasbıhaller İçlerinde bir de yabancı adam vardı. Hadise — Galatasaray'ın — Kasımpaşayı 4-2 yendiği çarşamba akşamı Cum- huriyet gazinosunda cereyan etmekte idi. Yabancı adam. o günkü maçı idare eden beynelmilel İngiliz hakemi W. E. DELLOV'du. Diğer yedi şahıs da Fe- nerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Ve- falı idarecilerdi. Kafalar tütsülendik- ten sonra idareciler birbirlerile şaka- laşmaya başladılar. Fenerbahçe kulü- n umumi kaptanı Hayrullah gü- venir : — Galatasaray için bu sefer iyi bir tabut hazırladık dedi. Buna ceva- ben Beşiktaş idarecisi Sadri Usoğlu: — İki defa tabut getirdiniz geri götürdünüz bari üçüncüsünde mahçup çıkmayın. Bu sözler toplantının sami- mi havasını bozmuştu. Galatasaraylı idareciler ile araya bir soğukluk girdi. Tabut bılındıgı gibi sporumuzdan tu- tun da siyasi mitinglerimizde daha son zamanda sık sık yer almaktaydı. Bir ölü vardı, ama bunun kim olduğunu tayin etmek hakikaten güçtü. İngiliz hakem DELLOV münakaşaların kızış- tıgını görünce gayet nazikane: Bir hakeme ihtiyacınız olacak galıba beyler" dedi. Hadise böylece uzamadan kapan- dı. Fakat, zıyafetın sonunda idareciler gazinoyu terk ederken birbirlerinin ellerini bile sıkmadılar. Bursadaki dayak S porumuz son zamanda kayıt edi- len tekamüle rağmen hala el, ayak şakasından kurtulunmamıştır Işte bu- na geçen hafta Bursada Acar - Gü- venspor maçında bir kerre daha şahit uk. Fenerbahçe ve Milli takımda senelerce sol açık oynayan Halit De- ringör üçüncü golü Güvenspor kale- sine soktuğu zaman Güvensporlu fut- bolcuların taarruzuna maruz kalarak yere baygın olarak yıkıldı. İmdadına yetişen eski — Galatasaraylı ve milli sporculardan Muhtar da bir hayli tar- taklandı. Güvensporluları böyle gazaba getiren sebep ne idi? Bu suale verile- cek cevap sadece mağlübiyeti hazme- dememiş olduklarıdır. Sporu ne için yaptıklarını bilmeyenler, daha doğru- su sporun ifade ettiği manayı anla- makta güçlük çekenler işte böyle his- lerine mağlüp olarak saha ortasında adam dövecek kadar işi ifrada vardı- rıyorlar. Halit gibi bir sporcuya bu kötü hareketleri yapanlar elbetteki ce- zalarını göreceklerdir. Fakat Bölgeler' savvurunda olan g bu nevi hadiselere lâyık olduğu alâ- kayı vermesi ve ona göre zecri tedbir- ler alması icap eder. Tepsi maçı Y ahu, hayvanın kuyruğundan tutsa- ünüz de ayaklarından kaldırın olur bıter İbrahim sen de yu- larını sıkı tut ki hayvan huysuzluk et- mesin. Hadi gayret çocuklar, işde böyle biraderi Bunu da mı takım kap- tam Öğretecek s Bu konuşan yıllarca meşin topun peşinden bir şöhret olarak koşanlar- dan eski bir futbolcuydu ve Pazar gü- 31