Ahmet Emin Yalman, ki hâlen Baş- vekıle en yalan gazetecıdır bu balcım- dan kendisini acaba tamamiyle müste- rih hissediyor mu? D. P. Çantadan çıkan keklik A akara Palasın, şımdı lokanta olarak kullanılan bar kısmında, önüne gelen bir masa da üç kışı yemek yiyor, otelin salonunda da bir kişi eni- ne boyuna dolaşıyordu. Yemek yiyen- lerin üçü de kısa boyluydular. Bir Men- deres kabinesine girebilecek kadar kısa boylu... Hakikaten, içlerinden ikisi hâ- len vekildi, bir tanesi bir zamanlar ve- killik etmişti. Bunlar Gümrük ve İnhi- ekili Emin Kalafat, İşletmeler Prof Fethi ve eski oğlu idi. Aralarında bir muşterek vasıf daha var- ü de rat Partinin Genel Idare Kurulu azasıydı Salonda dolaşan zata gelince, o Devlet Vekili Dr. Mürekkem Sarol'un hususi kalem müdürü Salâhaddin Ka- rakaş idi. mokrat Partı Genel İdare Kuru- lunu bu üç azasını bir yemek masası- etrafında d olsa başbaşa görenler hayret etmekten kendilerini alamadılar Aralarının iyi l ğı sanılıyordu neye girme tekliflerini mişler, - ancak Ağaoğlu iktidardan ve gözden düştükten sonra vekillik kabul etmişlerdi. Memleket meselelerini baş- ka başka görüyorlardı ve demokrasi an- layışları ı. Herkes arasında fikir ihtilâfı bulunabilir. Bunu tabit görmek icap eder Samet Ağaoğlunun — Başvekil yar- dımcılığı zamanında Emin Kalafat ve Fethi Çelikbaş partiye hâkim zihniyeti nasıl tasvip etmiyorlarsa, şimdi üçü bir- den bir takım hâdiseler karşısında aynı reaksiyonu gösteriyorlardı. — Seçimlerin hemen akabinde çıkan kanunlara karşı Samet Ağaoğlu bilhassa Anayasa Ko- misyonunda Fevzi Lütfi ile beraber açıktan açığa mücadele etmiş, hele se- çim kanununda yapılan değişikliğin se- çım hürriyetini — baltalayacağını söyle- mişti. O zamanlar ikisinin bir tandem, iki kişilik bir bisiklet meydana getir- dikleri goruluy rdu. İki vekile gelince heyet önünde veya fikirlerini umumi komısyonlarda ifade etmiş olmamakla beraber — kan unlarr tasvip etmedikleri biliniyor, görüşlerini kabine toplantıla- rında belirttikleri sanılıyordu. Nihayet Samet Ağaoğlunun yazı geçirdiği Bü— yükada kulübünde hükümeti metih yol lu sözler sarfetmediği hiç kimsenin meçhulü değildi. O akşam Ankara Palastaki yemek masasının etrafında bulunanların ya kuvvetle ışlar, bu işin sene- lerdır mücadelesini yapmışlardı. Ancak görüyorlardı ki — her iktidara musallat AKİS. 9 EKİM 1954 olan insanlar ve onların getirdikleri dertler demokrasimizin bunyesınde de tahripler yapmaktadır. Gidiş ıyı bır gı— diş değildir. Demokrat Partinin yeleri <<dejenere» edılm ktedir Ve bu nun blerı liderlerin isimlerine sıgınarak partı içinde etli b ki elde etme yolundadırlar Bir gün partiye tamamiyle hâkim olmaları im- kânsız değildir. Bunun mucadelesını y aklaşan — Büyük İdare Kurulu- yapmaktadırlar — ve Kongre arifesinde Gen na kendi taraftarlarını seçtırmek için gayret sarfetmektedirler. İsmi parti i- çinde kuvvetli olan ve bir şahsiyete sa- hip bulunan, üstelik son kanunlara karşı yaptığı mücadele ile umumi ef- kâr önünde eski kötü intibaı silip <«se- vilen insan» olma yoluna giren Samet Ağaoğlunun bir koz teşkil ettiği meç- hul değildi. Samet Ağaoğlu İnsan denen meçhul K ozu kırma teşebbüsüne girişilmedi değil. Bu gibi işlerde son derece mahir olan ve fikirlerin hepsının satın almabılecegı gibi bır kanaate sahip bu- lunanlar veya bütün düşüncelerin al- tında mutlaka şahsı sebepler arayanlar (kırgınlık ınfıal unutulma z bulm: a, okşanmi ) ve bir turlu gıdı— şın Dem krat Partı n hakiki idealleri- ne inananları üzdü gunu anlamak iste- miyenler derhal kombinezon buldular. ürk S —Tresmi bir gazete sahibinin eline teslim etmek YURTTA OLUP BİTENLER ne derece doğru harekettir, ancak er- babı bilir— tesıslerının genişletilmesi düşünülüyordu. in Yalmanın elindeki bir rotatif bu gaze- teye «müsait» — bir fiyatla devredilive- recekti. Gazetenin başına —şirkete de hissedar olarak— Samet Ağaoğlu geç- tiği takdirde bir taşla bir kaç kuş vu- rulacaktı. em — «Ağ, bertaraf edilecekti. «şahsi emel ve 1htıraslardan ılham ala— rak parti program riayet etmiyenler» in kurduklarının — inkârına yan— hizipe karşı Büyük Kongrede di- kilecek mutediller cephesi zayıflatılmış . Hem Samet Ağaoğlu yıpratı- . Taktik eski taktikti İş, çantada keklik sayılacak kadar olgunlaşmıştı. Fakat keklik çantaya girmedi. İşte bu sırada Zafer gazetesinin asıl başmakale sutununda —birinci say- fanın sol altı— Samet Ağaoğlu ımzalı bir yazı çıktı. Üstad bunda, adını da karıştırarak - Demo içinde hizipler kurdurup bozduranları «gizli emellerle» itham ediyordu. Hat tâ şöyle diyordu : «Her hangi bir Demokrat mensubunun falan Parti zannetmek akıl ve mantık işi olmadıgı bir zannı umumileştirerek hesabına menfaatler ummak beyhude, çok beyhude bir gay- rettir». Ya, e yazıda belirtildiği — gibi, «şahsi emel ve ihtiraslardan ilham alan- lar» m liderlerin etrafına kurdukları perdenin nihayet devrilmesinden iktidar ve memleket hesabına menfaat uman- lar? Acaba lar da mı beyhude gay- Zannetmiyoruz! annetmek iste- miyoru. Zira sureti katiyede — ifade edebiliriz ki, Samet Ağaoğlu önüne kon! l kombınezona girmiyecektir. Büyük Kongreye Bekleyen görecektir! akat unutulmamalıdır ki işin so- İ ere dayanmaktadır. Herkes pekala bılmektedır ki Genel İdare Ku- ruluna girmek isteyen ve bunun için gayet faal çalışıp hizipler kuran bir zat, Parti içindeki her ha eketı lıdere karşı bir hareketmiş gibi ktedır Halbuki Adnan Menderes in tabıı oldugunda hiç kimsenin şüphesi yoktur esele onun trafım saran «kötü ot- lar» 1 temızle ektir. Bu kötü otlar her iktidarda ortaya ç az zaman kaldı vetli olursa olsun o iktidarın başını yemektedırl Bunca egın mahsulu olan de- mokrasimize yazık değil mi? 7