dirde idari kararlar alınması yoluna gi- dilecekmiş. Eleman kifayetsizliği afiye Ayla —en yaşlı ses sanatka rımız— bir vesile ıle Ankar:; ge- lişinde, radyoda konser yerdi ve ayn— lırken Rağıp Tanju'ya vaad etti : «— Söz veriyorum, — İstanbul'dan iki kemancı ve diğer elemanları bulup, göndereceğim.» (Tabii alaturka) mek ki, radyoda halkımızın en fazla itibar ettiği Türk musikisi şube- sinde bir eleman sıkıntısı vardı. Bu ha- kikatti. Ankara Radyo idaresi o kadar sıkıntı içinde idi. ki, bütün müsabaka- lara, imtihanlara rağmen kalifiye ele- manlar tedarik edememişti. Hemen her alaturka musiki saatinde ayni isimlerin okunması, ayni çalış tarzının her saate hâkim olması halkı da, idareyi de usan- dırmıştı. Radyo için yerli ses sanatkârı bulunamıyordu, bu sebepten gazinolar- da çalışanlara «ücret» mukabl arda yer vermek zaruri Istanbul dan iyi ve kaliteli eleman getirtebilmek için para lâzımdı. Hal- ki, beş yüz liranın üzerine çıkmak bir takım düşünceleri bertaraf, hem de halli zor olan meseleleri kabul etmek ile olabilirdi. Bir sanatkârın İstanbul'- da bir kaç yerde çalışmak suretiyle ka- zandığı para ile radyonun vereceği ara- sında uçurumlar vardı. — Aylardır ara- malara rağmen hiç bir kimse gelmedi, bulunamadı. İsabetsizlik : e sonra, çalınan plâkların, seçili- indeki o dikkatsizlik nedir Yarab- bi! Çalınan bir plâğı biraz sonra, ikinci bir defa dinleyince —hele o plak çe- kilir cinsten olmazsa— dinleyici neler soyler neler anlatırdı! Radyoda bir plâ ğın ayni gün iki defa, kısa fasılalarla çalındığı ortada idi. Bu hal devam edip gidiyor. Batı musıkısınde kaliteli bir prog- i istiyen dinleyicilerin sa- Şikâyetler çok, tedbir al- mak gayretı azdı. Elde, Devlet opera- konservatuvarı, orkestrası vardı. istifade edilmiyor değildi. ram dinlemi yısı fazla idı sı, Bunlardan ZİRAAT BANKASININ EN YAKININIZDAKİ DİP 1 SENE İÇİN 24, 6 AY İÇİN 12, 3 AY RADYO Ankara Radyo evi ıslahat girdi Kapısından Fakat bu istifade tarzı program tertibi, istifade isabeti bakımından korkunç de- recede hatalıydı. Dınleyıcıye doyurucu bir tertip vermek imkânı hasıl olmu- ordu. Son zamanlarda radyoda garp musikisinden muradın Ru mba, Samba Mambo olduğu anlaşılıyordu Bunların da dinleyicisi olabilirdi, bu musiki tar- zının da taraftarı bulunabilir, hattâ çok- ça bulunabilirdi. Fakat on beş dakika- lık arada bir Rumba, Samba, Mambo gürültüsü radyoya hâkim olunca, din- leyici arzu ettiğine de pişman oluyor- du. Yeni spikerler alınmıştı Ancak, hiç birisine bir mikrofon — dersi veril- memişti. Her gün defalarla özür dile- me, defalarla yanlış bir kelimenin tek- rarı ile karşılaşılıyordu. Yeni pıkerler yeni derde tutulmuşlarcasına seslerine oldugundan daha on, oldu- undan daha başka bır kalınlık vermek için her gün, her konuşma sırasında Dünyanın en kolay şeyi Akis'e Abone olmak ŞUBESİNE Gİ- İÇİN 6 LİRAYI ŞU HESAP NUMARASINA YATIRINIZ. Merkez Müdürlüğü 328/5911 MECMUANIZI Ankara ERKEN, UCUZ VE MUN- TAZAM ALMIŞ OLURSUNUZ. AKİS. 9 EKİM 1954 çabalayıp duruyorlardı. Bunlara lüzum var mıydı? Bunları düzeltmek kabil de- ğilmiydi? Düzeltmek - kaabildi : ütün bunları düzeltmek — kabildi, kabildir. Ancak, bir radyo idare 1n de hâkim unsur Vazıyetınde bir değil, iki değil, üç değil, on kişi olursa, her birisi her birisi bir ayrı ayrı tezlerle işi diğerinden daha iyi yapabildiğine inanırsa, Oo radyo 1daresınde bugünkü durum hasıl olurdu. Salâhiyetler, eski- den tek âmirin yardımcıları durumun- da olan kısım şeflerine verilince, işler kontrolden sıyrılmakta, şahsi kalmakta ve kanşıklığı ortaya çıkarmaktadır. radyo idaresinde müzik şefi o- larak vazıfe görenler, iki ayrı müzik stilini proğrama yerleştırenler arasında anlaşmazlık olursa, birisi meseleleri leri diğerinden daha iyi bildiğini ıddia eder, diğeri de aksi kanaatte olduğunu açıkça söylerse yeniyi değil, eskiyi ara- mağa başlamaktan başka çare kalmıya- caktır. Radyoda ıslahat olmadı. — yapıla- . Dünkünden daha fena neticeler . Daldan dala koşuluyor, her tel ayrı ses çıkıyordu. Allah ,bir an ıslah eyleye!.. Evet, Allah ıslah eylesin. İşler bu kadar karışık olunca hale gelince söylenecek tek şey b dur. Halbukı, bütün memleketlerde, bütün dış âlem- de, radyo ©o duruma sokulmuştur ki, halk — evinden günlerce çıkmasa rahat rakat dışarıda imişçesine her hâdiseden haberdar olur. Parlâmento konuşmala- rını —hem de Meclis'ten— naklen din- leyebilir. Biz parlâmento konuşmaları— nın, naklinden vazgeçtik, çünkü bugün kü gıdış bunun olmıiıyacağını gösteriyor, rahat rahat kulaklarımız hırpalanma- dan bir şeyler dinlemeyi yeter sayar geldik. Nerede o günler, nerede bizim radyolarımız.. once