YURTTA OLUP BİTENLER Tiyatro Tiyatro bir aynadır Ankaradakı Küçük Tiyatronun salonu arka sıralarına kadar do du Yeni bir pıyes bağlıyacaktı : Reşat ri Güntekinin «Tanrıdağ Ziyafeti». Bu bir komediydi. Hemen —bütün Ankara, oradaydı Maalesef Taşlıkta, kendi- Bilh as- Yalnız gozlen iki kişiyi aradı. biri - Almanyadaydı, dıgerı Halbukı ikisinin de bulunması lerr için pek stıfadelı olurd Almanyada bulunan için dogrusu istenilirse otekı boyle bır tec rübeyi geçirmiş, — kendis avuçlarım patlatırcasına alkı şlayanlarm geçtiği yerlere zafer takları dıkenlerın her lâ- bir mübarı anla rın iÇ yuzlerını, hakıkı mahiyetlermı görü anlamıştı Fakat Almanya'dakinin böy- le bir pıyesı seyretmesini gönül ne ka- dar isterdi! Bu bir dıktatorun hıkayesıdır Es- ki bir devri, imi en halisane rildiğim, herkes susmaya — başlayınca idarenin ne bal aldığı kumandanı nasıl mâbutlaştırılıp bir diktatör haline getirildiğini, — yavaş kendisini methedenlerden başkasının sesini işit- mez olduğunu, bunların so a fe natmıştır. ki, imkân yoktur. tinin peşinde koşan bu el lr şefleri artık bu menfa ti sağla maz hale du ünce onu bırakıp yı gelene <<yaşasın' dıye ba, gırmakta Zzer- etmemektedirler. Şef geri bırakılmış bir memlekette iyi niyetiyle iktidarı alan- karşısında kaldıklarını, felâket anından evvel dalkavuklarına anlatır. Bunlardan biri yapılan vaadlerin tutulması, hürri- yetlerin verilmesi, hakiki demokrasinin ve onunla be raber tenkid — hakkının gerçekleşmesi, bir mürakabenin tesisi- dir. Diğeri ise, mleketin durumu gözönünde tutularak, hürriyetlerin, va- adlerin, tenkid haklarının, demokrasi- nin ve mürakabenin bir kenara brrakı— lıp kalkınmı hamlesine girişilmesidir. İkinci yolu tutanlar, kendilerine daima, başkalarına tanımadıkları sebepleri ta- nımaktadırlar Demekted rler ki, hürri- bir t baş kaldıracak, yapılacak 1şler1 guçleştırecektır Halbu- ki memleketin Batı me mleketlerının sevıyesıne yukselm si için hamleye ih- iyacı vardır Halbuki sonra aradan seneler ge- çer ve diktatör bir de dönüp bakar ki, yapılan —kendi ifadesiyle— iki asfalt yol ile — onun kenarında iki binadır. Bunların yapılması için ise pek çok şey feda edılmıştı t Nuri Güntekin'in kahramanı ispat etmektedır ki, değmez! Diktatör de insandır. Zafer takları bir an için saj hoşluk verse de, o yol oyle bır yer ki —hem insa erbelâda su kadar ender hale gelmektedir. Ya o arkadaşlar, ya o iğren Fikre değil Şefe, köpek gibi görünenler, onun için hayatlarını fedaya hazır olduklarına yemini billâh Piyesteki diktatör Kime benziyor? edenler, «sen öl de, biz ölürüz» diye teminat verenler hep şampanya içen, apartıman diken, şu tesisi bu tesisi ku- a kuran e ) m t ka kimseler değildir. İktidarın devrilme tehlıkesıyle beraber onlar da, batan gi areler gibi kaçmaktadır— lar Ama e Şefin ifadesiyle— dik- tatörlerin onlardan kurtulma imkânları yoktur. Onlar, dıktatorlerın lâzımı gayrı müfarıklarıdır. Alı eli, Nahid ve- ya — Muhterem... Hem, gelen de caktır. O halde? çıkart gideni mutlaka arata- O halde, memleket ne kadar geri sayılırsa sayılsın kalkınma lüzumu ne kadar şiddetli olursa olsun icraatı mut- laka ve mutlaka tam bir serbesti, tam bir tenkid hürriyeti içinde — yapmalı, «İki asfalt yolun kenarına iki bina dik- balğala_nmamak meli, kısacası iktidara gitmek üzere yola çıkılırken hangi niyetler beslenili- yorsa onlar afaza edilmeli. Zira, Reşat Nuri py inden anlşlmkta— dır ki, fıkırler muhalefette iken çok da- ha salim Komedınin sonunda diktatörün dalkavukların; oyun ettiği anlaşılıyor Buna neden luzum gormuş" Çünkü, pi- yesin bir yerinde «ben, sanki sızı yenı mi tanıyorum?» diyor. İhtimal ki mak- sadı, «etraf> 1 başkalarına da tanıtmak- şe alonda — iki kişiyi arayanlar onları gormeyınce bilhassa bundan do layı üzüldüler. Kaldı ki, muharrir, ese rini takdim eden bir yazıda «piyesi gö- recek arjantinliler Peron'un adamlarını, Almanlar Hitler'in adamlarını tanıya— caklardır» diyordu. Hatıra bir sual geliyordu. Piyes Türkçe olduğuna ve Türkiye'de oynan- mak üzere yazıldığına göre ya Türkler? iyes hakkında — bir diğer yazıyı sayfamızda bulacaksınız.) (P Tiyatro C.H.P. Muhalefetin talihsizliği nkara'da çık; Halkçı gazetesinin kapıcısı «Başefendi», bir zarf uzattı. Zarfı alan, meraklı pir adamdı ve Halk- çı gazetesi kapıcısının üzerinde Halkçı başlığı bulunan uzatması fali hayır da gazete sahibinin imzası vardı. Mektup şu idi : HALKÇI Gündelik Siyasi Sabah Gazetesi Sayı : 1326 - Ankara, 1/10/1954 erçek bir demokrasinin teminat ve G hürriyetleri içinde haber verme ve tenkid vazifesi yapmak isteyen bir Ro- zete için — emniyet kalmadığını elemle maktayız. mızda taşımamak için, sizinle, Halkçı (Yani Ulus) arasındaki — mukavelenin bize verdiği haklardan vazgeçtiğimizi ve ayrıca bu mektubumuzla 5953 sayılı kan 6 ncı addesındekı mukave— lenın fethını bir ay önce ihbar vecibe- sini yerine getirmek oldugumuzu bıl diririz. Mukavele 1 Kasım 1954 f hinden ıtıbaren feshedilmiş olacaktır. uhalefet için teminatın asgariye in- diği bir zamanda, demokrasi — dâvasına hizmet yolunda gazetemizdeki - çalışma- larımızın kıymetli hâtırasını daima taze tutacağımızı sevgi ve saygılarla teyid ederiz. Halkçı Gazetesi Sahibi Prof. Nihat Erim AKİS. 9 EKİM 1954