Prof. Fethi Çelikbaş Doğruyu söyleyeni... tede, bu yolda bir tek satır çıkmamış- tır. Sıkıntının sebebi bilindikten ve bu sebepler mantıki olduktan sonra Türk milletinin ona katlanmıyacağını sanmak Türk milletini tanımamaktan başka şey değildir. Bu millet daha nelere katlan- mıştır. Üstelik vekil, halkın yakacak ih- tiyacından her hangi bir kısıntının da bahis mevzuu olmadığını temin etmişti. Aleyhte neşrıyatın devamı için bir sebep kalma ı ki.. İşte o zaman, — «Türk Sesi» nde Burhan Apaydın'ın sesi yükseldi. Bu 1 hiç kimse duymadı, yazıya muttali olanlar da «Dünya» gazetesinin yaptı- ğı bir iktibas dolayısiyle muttali oldu- lar. Zira, dogru su istenilirse ne «Türk «Türk Sesi», İşletmeler Vekili ile aynı kabinede bulunan — Devlet Vekili Dr. Mükerrem Sarol'un gazetesidir ve ga- zetenin neşriyatı onun direktifiyle tes- kullanılan makınelerı satmış O malar mu t edece klerı tabııdır i leket arasındaki iş bir- liğinin kuwe lendiri lmesı ihracatı- ehemmiyeti ha- ukumetının tahakk - kuna çalıştığı iki büyük dâva vardır. Bu dâvalardan birincisi, Almanyanın nefsini müdafaa ha azanması; ikincisi, şarkta ve garpta işgale son verile rek bütün halkın tek bir idare altında toplanmasıdır. Almanya fi- AKİS. 2 EKİM 1954 bit edilir. Dr. Mükerrem Sarol'un ise Prof. Fethi Çelikbaş'a karşı öyle husu- si bir, muhabbet beslemediği bilinmek- Prof. Fethi Çelikbaş Demokrat in aynı zamanda CGenel Kurul âzasıdır da; Dr. Mükerrem Sarol ise değildir, 1 ak istemektedir. — Prof. Fethi Çelikbaş kabinenin umumi efkâr tarafından tutulan, münevverlerce tak- dir edilip sevilen ve Başvekilin bir yar- dımcısı olarak onun yanında vazife gör- mesi, istenilen azaları arasındadır. Dr. Müker rem Sarol'un vekilliği ise, daha düşünüldüğü an pek çok itiraza yol aç- mıştır; kendisi, bizzat ifade ettiği gibi, fazla şımşek çeken bir paratonerdir. Bu mumaileyhin, — İşletmeleri 1dare eden meslekdaşı hakkında fazla muhabbet beslememesi tabiidir. Ancak bunu, kendi gazetesınde mensup olduğu hukum tin bir azası karsı kampanya açtırtacak kadar 1ler1 goturecegı sanılmıyordu. Götürmüştür. Gazetenin başmakalesinde - İşletmeler Vekili hakkında öyle hamlar vardır ki eger «Türk Sesi» okunsa Prof. Çe- likbaş'ın beyanatını neş en gazeteler mesullerinin yürekleri agızlar gelir- di. Bakınız ne demlıyo rTdu Evvelemırde işaret edelım ki me- halkı kömür ihtiyacının karşılanmasın- da heyecana getirecek bir mahiyet ta- Bunun 1n1kasları geniş olabilir. atl umi debi- lir. — İktisadi gücümüzün yükselişi ile mütenasip surette tezahur eden_ hayat standardımızdaki müsbet değişiklik, b istihlâk artışını darlık şeklınde göstere- rek gölgelendirilemez.» Halkı heyecana getırmek Piyasa ak... Fi- hususi surette cezalandırdıgı suçlardır Mesela «Yeni Sabah» sahibi pek a bir zaman evvel halkı he cana dü- şurecek neşriyatta bulundugu için tecil- siz şekilde mahküm edilmişti. — Şimdi, bir vekilin beyanatım neşreden gaze- teler de aynı akıbete mi maruz kala- caklardı? Fakat Allahtan ki «Türk Sesi» o- kunmuyordu ve Burhan Apaydın savcı değildi. Muharrir beyanatı mı anlamamış- lahlanmağa başladığı ve şark vilâyet- leri ilhak — edildiği zaman, — ithalât ini i arttırılması- mıza en müsa reçlerden birini teşkil edecegını du— şünmek kabildir. Biri zıraat ve diğeri sanayi sahasında kuvvetli memle- ket arasında, — iktisadi menfaatlerın muvazenelendırılmesı daima müm- kündür. YURTTA OLUP BİTENLER ti? Ama, halkın ıhtıyacı temin edilecek, t yecana getirecek» bir şeyi bu beyanat- im, sıl p da çıkarabilirdi? Beyanatı anlamamaya imkân yoktu. İk- tisadi gücümüzün yükselişi de Prof. Çe- likbaşın sözlerinde hususi bir ehemmi- yetle belirtilmişti. Zaten kömür buhra- sebebi de buydu. O halde? alde muharrir, gazetesinin po- litikası icabı, Işletmeler Vekilinin her- kes tarafından beğenilen — beyanatını kasten anlamamazlığa gelmişti. — Belki de hücumunun sebebi, beyanatın be- ğenilmesiydi. ükü iki vekilden birinin, kendi gazı öteki aleyhinde neşriyat yaptırmasının bulunamazdı. B bir ga- lir. Bu bir telâkkidir. kidir ama, yine bir telâkki.. Fakat baş- ka vekile hücum ıçın böyle bir baha- neye ancak gülünür Üstelik işin en garibi, umumi ef- kârın beyanat karşısında duyduğu mem- nunluk, tasvip ve işlerin her zaman bu şekilde açık açık görüşülmesine devam temennisiydi. Müstakim ol, Hazreti Allah utandırmaz seni! Dr. Mükerrem Sarol Etrafı pembe görüyor