YURTTA OLUP BİTENLER Ama, Genel Kurulun Yunan tezi lehinde bir karar vermesinin tek sebebi Yunanlılar bizden de İngil- tereden de çol aha iyi çalışmışlar, faalıyetıne çok evvelden mmel şekilde başarmışlardı. Biz, <«sesimizi duyuralım mı, duyurmıyalım mı» diye duşunurken onlar bizim Pakistanlı muttefıklerımızın bile müstenkif kalmalarını temin etmiş- lerdi. Dünyanın her tarafındakı Yunan- lı diplomatlara haylı zaman evvel teb- ligat — yapılmı: e onlar bulundukları yerde faaliyete girişmişlerdi. Nitekim, gayretlerinin meyvasını da almışlar ve Birleşmiş Milletlerde ilk zaferi kazan- mışlardı. — Zira doğrusu istenilirse yüz- de yüz haklı bulunduğumuz Kıbrıs me- selesi diye bir mesele âza memleketle- re gerektiği şekilde anlatılabilseydi ne- tice başka türlü olabilirdi. Fakat Hariciye Vekâletindeki he- havanın asıl sebebi bu değildi. lngıltere Kıbrısa ait goruşmelerı boy— etmek kararını vermişti. Ne yonlarda ne de Genel Kurulda cereyan edecek — müzakerelere iştirak edecekı Onlara 1ştırak etmemek suretıyle varı- e olursa olsun kendisini baglı saymayacagım da göstermek - isti- yordu. Bu, bizim için faydadan hali de- ğildi. Anlaşılı ordu ki bütün görüşme- lerin, münakaşaların sonunda hiç bir şey yapılamıyacaktı. İngiltere adanın statüsünü değiştirmiyecekti. Zaten Yu- nanlıların da Kıbrısı alabilecekleri ümi- di bir hayalden başka şey değildi. Ama, Birle: a, eşmiş Milletlerdeki dele- gasyonumuza çok mühim bir vazife dü- şuyordu : Kıbrıs meselesinde hakikati anlat Hem 'Birleşmiş Mılletlere hem de dolayısıyle dünya u etkâ- Made İngiliz delegasyonu bulunmıyacaktı bütün mücadeleyi yap- mak Selim Sarpere ve arkadaşlarına duşecektı Prof. Fuad Köprü New York'a gitmeye hiç niyeti yokt Eğer lerde Türkiyeyi temsil edecekti. Birleşmiş Milletlerle — ilgili meselelerde Selim Sarper'in herkesten daha faydalı olacağı muhakkaktı. Meseleleri en iyi ük manevi tesir ve değeri urdu. Meseleyı o taraftan mütalaa et- mek şa cıye Vekâletinde — New York- taki delegasyonumuza yeni bir talimat gönderilmesi lüzumu kendini hissetti- rince — Başvekil Muavini ile istişarede bulunuldu. Zira, bu işleri bizzat idare eden Başvekil 'Adnan Menderes seya- hatteydi. Refakatinde Fuat Köprülü de bulunuyordu ama, o Öyle büyük bir mahzur degıldı Hariciye Vekilimiz De- mokrat Part Genel İdare kurulun- daki rolü dolayısıyle daha zıyade dahili meselelerle iştigal eder ve bu böyle gelip gider. ilk konuşmasını yu O sırada beklediği talı— emişti. — Yunanlılardan Stefanopulos söz aldı ve Kıbrıs mesele- Selim Sarpı muşak yaptı. 10 sini durumla — hiç alâkalı sayılmaması gereken bir şekılde vaz'etti. Lozan'dan bahsetti, man alkından bahsetti Türk ekallıyetınden bahsetti. Iddıası adada yaşıyan Yunanlıların kendi ida- relerini bizzat tayin etme hakkına sa- hip olmaları gerektiği idi. Fakat, aynı haklan Batı Trakyada yaşayan Türklere pabilecek mi Bu m ği, vatandaşlarımızın pek yaşa- dıklarını ifadeden ibaret kaldı. Halbukı hakikatin böyle olmadığını spat için soğuk, karlı Trakya gecelerinde meza- limden kaçan Türklerin buz gibi sular- dan erek anavatan topraklarına sı- gındıklannı hatırlamak kifayet eder. Baş delegemiz, icap ederse Yun: lı hatibin sözlerini cı evaplandıracagım bildirmekten geri kalmadı. Birleşmiş Gençlik mitingle Kıbrısın hakiki müdafileri Milletlerde — Yunanlılarla — yapacağımız mücadelede hâkim olacak tonun, üçlü paktın iki âzası, Türkiye ve Yunamstan arasındaki münasebatın umumi havası- na pek ziyâde tesir edeceği aşikârdı. Halbuki böyle bir mücadelenin yapıl- ması ve şiddetten kaçınılmaması da bir Zaruretti. akkında — Birleşmiş Milletler aleyhte — bir karar verirlerse bunun müânevi tesirleri büyük olur ve Adanın bugün olmasa yarın Yunanista- na verilmesini sağlayabilir, yahut hiç ol- mazsa kolaylaştırabilirdi. mukabil iki milletin arasının açılmakta olduğu da bir hakikat bulunduğundan tartış- malar bu uçurumu genişletebilirdi. Se- lim Sarper'e giden talimat hazırlanır- ken bütün bunlar gözden uzak tutul- madı. Şimdi ne olacaktır? Şımdı Birleşmiş Milletlerde Türk dele, nu — Kıbrıs mevzuunda hakikati izah vazifesini sır- Eğer «Yunan d «Kıbrıs» - arasındı bir terc ak gerekirse Türk milleti Kıbnsın tercih edilmesini istemektedir. Birleşmiş Mil- letlerde tutulacak hareket tarzında bu esasın gözden kaçırılm yacagı umulur. Kıbrısı kaybettirecek bir partinin Tür- kiye'de iktidarda kalması pek zordur. C.M.P. Düğün değil, bayram değil... Yıne günlerden bir gun yıne durup ururken hiç lüzu yokken Cumhuriyetçi Mıllet Partısı bır teblıg yayınladı. Partının genel yürütme ku- rulu - İsta toplantı toplantıda ku lun hapishanede olma- yan azaları hazır bulunmuşlardı Partilerin genel yürütme kurulları sık sık toplanırl r. Eger bır karar almış- larsa, onu da elbette umumi efkâra bildirirler. Ama karar almak için bir icraat lâzımdır. İcraat olmazsa, karar da olmaz. Nenin kararı olacak" Partı çekıl lurs memleketin siyasi mezse.. Cumhurıyetçı Millet Partisinin yürüt- me kurulundaki azaları bu hususu çözden uzak tutamazlardı. Bir hareket yapmak, partinin ismini tevkif hâdise- lerinin dışında da — duyurmak lâzımdı. Bunu zerine bir tebliğ yayınlamaya karar verdiler. Ancak tebliğe ne konu- lacaktı? Buluna buluna ağızlara sakız yapılmış — kelimelerden — mürekkep bir tebliğ metni bulundu. «İktidarın daha zıyade C. M. P. ve müteveccih olmak özere muhalefete karşı takip ettiği polıtıka ve tatbik et- tiği basla usulleri insan hak ve hürri- yetlerinin emniyetle dayandığı yegâne sistem olan hakiki demokrasinin mem- leketimizde... v.s, V.s.» Cumhuriyetçi Millet Partililer bu karşısında — ne pacaklardır? Nasıl bir hareket tarzı tutacaklardır? Sualin cevabı: "İçinde — bulunduğumuz bugünkü müşkül şartlar karşısında muhalefet va- zifesinin — güçleştiği — nisbette — kutsiyet kesbettiği de muhakkaktır. Zira muha- lefet demokratik rejimin başlıca mev- cudiyet ve beka unsurudur. Işte bu gö- rüş ve anlayışladır ki, C. hedefi memleketimizde bir hukuk devletı n za n kurulması olan meşru ve sa- mimi mücadelesine hiç bir zaman ay- rılmadığı kanuni yollardan azim ve ve- karla devam etmek kararındadır." ir sürü ir sürü parlak cümle.. Fakat ne yapılacaktır, nasıl çahşmak lâzımdır, ortaya fiil olarak, iş olarak ne koymak lâzımdır, bu husus- larda ne bir ses, ne bir nefes... Tâbir caizse, sadece bır muhalefet edebiya- ti. Parti, hayatına ıştırak et z. lesi Teblıg isbat ediyor ki, bir parti se- çimlere girmezse, hayatıyetını kaybedi- yor. Atalet çöküyor. AKİS. 2 EKİM 1954