YURTTA OLUP BİTENLER na karşı Merkezin reaksiyonu Partinin yeni bir Kurultay masrafını karşılaya- şeklinde olmuştur. Anca — ki kendisi İstanbul- da İsmet Inonu ile temas halindedir — bunun bir Kurultay meselesı olduğunu yazmaktan geri kalmamış d Fikirler ve reyler dagılacak ır. Bü- yük bir ekseriyetin bir tarafı ağır bas- tırması beklenilmektedir. Karar, Cum- huriyetçi Millet Partisinde o]duğu gi- bi ittifaka yakın bir ekseriyetle — çık- Olsa olsa pek ufak bir mhuriyet Halk Partisi ssçimlere girecek mi? girmeyecek mi? Eğer kâ- hinlik iddiamız olsaydı «girecek» der— dik. Partide herkes bilmektedir ki rilmediği takdirde İsmet İnönü lıderlık ten çekilecektir. İsmet İnönü'süz Cumhuriyet Halk Partisi ise, tuzsuz çorbadan başka şey değildir D.P. Akordlu sesler aftanın içinde Zafer gazetesinin o- kuyucuları ile Türk Sesi gazetesinin aboneleri bir yazıyı hayretle — gördü- ler. Bunlar iki beyanattı. Biri Ankara Mebusu Necmi İnanç tarafından Za- fere verilmişti, öteki İstanbul Mebusu Necmi Ateş tarafından Türk Sesin iki zat nda enzerlık bır kurulun hesaplarını tetkik için bu ku- rulun S/S Tarsus ile Mı mi a bulunan muhasibini bekliyordu. Necmi Ateşın «nüfuz ticareti» yapmak suçu ile partiden çıkarılan sayın bira- deri ise bu nüfuzu nereden yordu? Gazeteler bildirmişlerdi. parti ileri gelenleri arasında bu m zuda sert görüşlerin gün ışığına vuştuğu bilinmektedir. İşte ne olduysa, bu sırada oldu Ga- zeteler bir gün, Genel İdare lunduğunu bildirdiler. cinde D. Genel İdare Kurulu An- kara'da oplanabılsın" Buna hayret edilir nel İdare Kurulundan ; zıra Ge tur. Her ne hal ise, toplantı oldu de- şildi, toplantı oldu. Aslında ise ise resmi mahiyet verılerek Fuad Köprülü partiden çıkarılacağı bildirilen İstan- bul Mebusunu dinledi. Necmi Ates'in, İstanbul'daki temizliği idare eden Mükerrem Sarol ıle görüştüğü de bili- niyordu. Necmi İnanç,işe, İstanbul'da bizzat Genel Başkan ile temas etmişti. his mevzuu çifte beyanat, Necmi'ler tarafından, çifte D ganlarına bu görüşmelerin sonunda ve- rildi. Ne deniliyordu? Demokrat Par- tinin eski Ankara ve eski İstanbul baş- kanları hemen aynı tâbir ve kelimeleri kullanarak — belki süflör aynıydı kim olduğu tabit malümdu — diyorlar- di ki: çifte Oor- «— Biz partimize ve Genel Başkanı. mıza yürekten bağlıyız. Çıkarılan de- dikodular alçakça iftiralardır. — Bizi partimizden ve Genel Başkanımızdan ancak ölüm ayırır.» dokunaklı romantizmine, hattâ traji-komik edasına bir diyecek yoktur. Fakat, «Necmi Ateş ile Necmi Inanç ı Demokrat Partiden ancak ölü mün ayıracağı» hususunun At le İnan tarafından değil, Parti tarafından bildirilmesi gerekirdi. için? Çıkarılan o «alçakça dedikodular» iki eski il başkanının Partiden istifa niyetinde olduklarına dair değildi ki iki başkanlar «biz partimize ve Genel Başkanımıza ölümden başka hiçbir şe- yin koparamıyacağı bağlarla bağlıyız» diye beyanat vermek lüzumunu hisset- sinler. Aksine, partiden ihraç edilecek- leri söyleniyordu. Hakiki tekzip ona denir ki, «biz bu iki uyemızı ölümle- rine kadar muhafaza edeceğiz» desin. İşin aslı şudur: Necmi Ateş'in ve Necmi İnanç'ın partiye bir sadakat te- minatını vermeleri uygun gorulmuş, bu onlardan istenilmişti. Büyük ko grenin arefesinde hizip yapmaya kalkı— şacak olanlar, bundan ders alacaklar, dayandıkları kimselerin dahi parti kud reti önünde eğildiklerini goreceklerdı Buna mu k bil, bilhassa Necmi Ateş'in; çıklamıştı. İstanbul teşkilâtında nüfuz ticaretiyle meşgul olanlar bulunabilir, fakat Dr. Mükerrem Sarol'un bu teş- kilâtın her kademesine hâkim bulun- kendisine — veri Teşkilâtın iyi ta- hissesi çıkarılınca, kötü tarafaların mesulıyetınım paylaşıl- ması da tabiidir. Şimdi, nüfuz ticaretine karşı açılan kampanya maalesef frenlenmiş görü- nüyor tü re Kurulunda da böyle bir prensip kararı alınmış de- ğildir. Gerçi partilerde yanılan her hareketi genel idare kurullarının ha- ber alması bizde gazeteler vasıtasiyle olmaktadır ama, ne olsa bütün partiye temizlikten, zi ötü diller Iasfıyeyı Adnan Menderes - Ay, ışığını Mükerrem Sarol güneşten alır AKİS, 28 AĞUSTOS 1954