girer girmez patlar ve tayyareyi tah- rip eder. Dostlar arasında M üttefikler arasında, yardım için si- lâh, tayyare veya parça vermek çok zaman kâfi gelmiyor. Bunların kulla- nılmasını da öğretmek lâzımdır. Nite- kim Amerika, Kanada ve Ingıltere böyle yapıyorlar. Halen bu üç büyü memlekette batı camiasına yüzlerce görmekte, kullanacakları âletlere alış- maktadırlar. Ingılterede Nottingham yakınların- da bulunan Langar'daki Kanada kra- lıyet kava kuvvetlerı deposunda staj üçü Yunanlı altı nın Büyük Brıtan— yaya geliş sebebi de budur. Türk m tehassıslarını isimleri şunlardır Yüzbaşı E. Kırımlı, Başçavuş H. Türkon, Başçavuş Y. Çelikel. lngıltere karşılıklı yardım progra- mı geregın e Türkiye ve Yunamstana anlarda 164 t F86 Sabre tepkılı avcı uçagı ile 359 yedek tepkili törü vermektedir. Sabre'lar halen Birmingham' da gözden geçırılmekte ve boyanmaktadır. Tamamlanınca Türk ve Yunan hava ku vvetlerının renk ve işaretlerini taşıyacaklardır. İsveç Hava kuvvetleri Esveç hava kuvvetleri hür milletler Isilâhlı kuvvetleri içinde mühim bir mevki işgal etmektedir. Av kuvvetleri İsveç yapısı SAAB.28 s )j-29) jet tay- yarelerinden teşkil edilmiştir. Bu tay- yareler süratle 650 mil sürate malik- tir. Halen tecrübede bulunan yeni av tayyaresi ise SAAB.32 Lancet olup bunun sürati saatte 700 mildir. Bu tay- yarelerle İsveç'in hususi hücum bir- likleri teçhız edilecektir. Bu birlikler dört alay (12 ıskadron) dır İsveç hava kuvvetleri hakkında ya- pılan tahmınler bunların 1500 - birinci hat tayyaresinden ibaret olduğu mer- kezindedir. Bu suretle, Amerika, In— giltere ve Rusyadan sonra en b hava kuvvetine malik devlet Isveçtır Haberler Türk ordusunun manevras u ayın 31 inde ordusunun Bbuyuk manevrası başlıyacaktır Ayın 31 inde başlıyacak olan manevralar Eylül ayının dokuzuna kadar devam edecekt Bu enekı manevralara, daha fazla ehemmiyet verilmektedir. Günden gü- ne modern harp silâhları ile — teçhiz edilen Türk ordusu, geniş bir vatan toprağı üzerinde manevra yapacaktır. Manevraların başlangıç noktası Er- zurum olacaktır. Erzur m'dan İzmir, Balıkesir ve Girit'e kadar uzanan bir harp halı duşunulecektır saha teinde Ordumuzun kara, deniz ve hava kuvvetleri manevraya katılacaktır Yabana müşahitler ve basın men- supları manevraları takip edecektir. 26 Bir Hikâye SATICI aat gecenin üçü Ankaranın en gürültüsüz, en zamanı Caddelerden yarım saatte bır otomo- bil geçiyor. İstasyon tarafından tren düdükleri geliyor. Havagazı fabrika- sının bacasın an her zamanki gibi duman yükseliyı Belediye Temızlık İşleri yatakha— nesinin onunden bir kamyon kalkt Kamyon çöpçü kafilesinin sonunc sunu taşıyord İçinde otuz sekı çöpçü. Yolun enek binek yerlerınde bir gıdıp bir geliyorlar sağa — sola, dalga gibi... kulu gozlerl . Bel kemerlerinden kıçlarına doğru kirli mendillere sa- rılı zeytin — ekmek çıkını asılı. Sü- pürgeleri, kürekleri yanıbaşlarında. Çalıştıkça acıkacak, acıktıkça — zey- tin . ekmek yiyecekler süpürge sap- larına dayanar: amyon, Buyuk Postahanenin ö- nüne gelince durdu Beş çöpçü yere atladı. Biri o caddeye, biri bu ara- lığa... Çöpçü Kerim de Bakanlıklar doğru yurudu Karpıç in önünden başladı süpürmeğe, savur- maya. Tırpa n gibi dört beş el karşı- lama çekti topladı. Bütün caddeyı toz' bulutudur kapladı. Kerim burnunun direkleri kırıldı tozdan Aksırdı, hapşırdı tıksırdı. Kıç ce- yah bir mendil çıkardı. delıklerını bağladı. Elinde, süpürge yerine, tabanca olsaydı, yol kesen haydutlara benziyecekti. Bir kaç adım daha attı. Süpürgesine bir gazete takıldı. Çekip atarken simsi- yah harfler gözünde büyüdü. Uç sı- nıflı köy okulunu bitirmişti. Biraz da askerlıkte 1şletmıştı yazıyı... He- celedi, heceledi, al baştan etti, sök. ü çopçulerın zam yapacak». Güzel, çok güzel bir cumle Bir daha oku- du, hecelemeden; duraklamadan, bir çırpıda Beledıye çöpçülerin maaş- <<Beledıye, lanna zam yapacak. Gözleri gördü, dili okudu, söyledi, kulakları işitti Süpürgeyi bıraktı. Sapına oturdu, gazeteyi eline aldı. Simsiyah harfe— rin altındaki ince yazıyı okumaya başladı. Nasıl olsa bu saatte çöpçü çavuşu gelmez. Iş bıttı de sokak so- kak dolaşacak değil ya sabaha kar- şı... Kimbilir hangi agacın dibinde kıvrılmış yatıyordur şimdi. Ne iyi be. hiç supurge salmadan para alıyor adam. Arkası kuvvetti, ben durur- ken onu çopçu yapacak değiller ya.. Şıppadak çavuş lmuş, çıkmış başı— Çıksın be, ne olacak yani. Baksana adamlar bizi de duşunuyor— muş. Öyle ya düşünmeseler zam ya- parlar mıydı" Babalarımızın oğulları değiller... Gazete yalan yazmaz, in- san degıl k1 yalan soylesın Tabii dedi içinden, bu kadar para ile çahşılır mı hiç?,. Bir dakika vuruyorlar uy- du. İbrahim CÜCEOĞLU durmam şimdiden sonra. Ne halleri varsa görsünler. Benden eski çöpçü- leri var mı? Beş yıldır çalışıyorum çavuş bile yapmadılar. İlmini aldım bu işin artık. Nerde olsa ekmeğimi çıkartırım Kalktı, kendi kendine konuşur- ken, çenesınin hareketinden burnun da sıyrıla siyah mendili yeniden sı- kıça bağladı. Gazeteyi katlayıp itina ile bne yerleştirdi. Supu geyı kavradı iştahla, neşeyle süpürmeğe başladı Birazdan bir ıslıktır tuttur- çi içine sığmıyordu. Alimallah şehrı bır başt n bir başa temizliye. bilirdi bu saatten sonra. Öyle bir ça- lısma hırsı gelmişti. Canavar düdüğü öttü; sanki kulaklarını çatlatacaktı. Vınlayıp yanından — geçti cankurta- ra ene birisi zıbarıyordur e- bir kişi öldü, bir kişi yaşıyacak. Kımbılır kaç kişi göz dıkmıştır heri- fin yerine, Aman Allah bizim karı zengin değil ki göz dıkeyım babası- Moruk benden nın malına. imdat bekliyor. Kendı dırlıtımı çektim de kaldı onlarınki. Dört çocuğa bak- mak kolay mı? hir Bahçesi kapısının önü- ne geldiği sırada birden süpürgesi- ne ağır bir şey takıldı çekip atama- dı. Süpürgenin takıldığı yere başını çevirdi. Bir çocuk yatıyordu kaldı- rımda... Yüzü koyu uzanmıştı. Sol eli sankı ön kısmım yukarı kaldır. mak için göğsüne — dayanmış. Başı Sağ eli havaya kalkık. Li- me paçalı pantalondan kıçı görünü- rim eğildi. Çocuğun ağzındı salyalar taşları — ıslatmıştı. Yüzünde sert, ıstıraplı çizgiler.. Sanki mide ağrısına tutulduktan sonra yüzünü buruştumuş, kendini öne doğru çek- miş gibi bir hali vardı. Sağ gözü yumuk, solu yarı açık, boş, mânâsız bir ifade ile bakıyordu. Cankurtaran arabası gene acı acı vınlıyarak geçti. Gittiği yerden dönüyordu. Gecenin sessızlıgı içinde Atpazarındakı saat vülesinin çanı — dangırda Dan.. dan... dan... dan... Kerımın heykelın önündeki saate gitti. Bu da ya ileri gider, ya geri kalır. Ayarlı olduğu görülmemiştir. Sabah olacak neredeyse. Ne yapmalı bu leşi! Bir kere daha dikkatlice baktı. Çocuğun havaya kalkan elinin parmakları ara- sında bir çift balona vardı. Askerde jandarma ıdı O zamandanberi cebin- de düdük taşırdı. Düdüğünü çıkar- dı. Olanca hızı İş Düüüürrırttttt... Öteden bir polis düdüğü ses verdi. Kerim süpürgesi- ni kavradı Gene toza dumana kata- rak işine koyuldu. Birazdan insanlar dolduracaktı, sokakları. Ankara ka lesinin üstünden şehre bir aydınlık yayılıyordu. goz AKİS. 28 AĞUSTOS 1954