İKTİSADİ Sanayi Bir toplantının hatırlattıkları j stanbul'da ham madde stoklarının bitmesinden ötürü birkaç fabrıka— lunmak üzere İstanbula gitmiş, sanayi- çileri Ticaret Odasında — toplayarak taleplerini dinlemiştir. Toplana — İ adamlarımızın bir müddet işlerini ta- til etmiş olmalarından olacak — elek- trikli bir hava içinde cereyan ve bir ara Sanayi Umum Müdürü hid- detlenerek sanayicilerin ithal edilecek ham maddelerin miktarını biraz daha arttırmaları talebi karşısında «ben si- zinle pazarlığa gelmedim» demiştir. Demokratik Trejimle idare olunan memleketlerde ister devlet sektörüne taallük etsin, ister hususi sektöre, iş- ler mahallinde tetkikten sonra d zenlenir. Onun için Sanayi Umum Müdürünün iş adamlarımızla temas- larda bulunması kadar tabit birşey o- lamaz. Tabiit bulmadığımız yön, esnasında sarfedilen sözdür. İş a larımız ham madde yokluğundan ötü- rü fabrikalarını — kapatmışlar, işlerini tatil etmişlerdir. Bu durum onlar içi acıklıdır. Çünkü hiçbir iş adamı bu hale duşmek ıstemez durum bu iken işlerinin başında zusuyla gereken tedbirlerin en kısa za- manda alınacağı bildirilmek icap eder- ken Sanayi Umum Müdürü hiç de mü- nasip olmayan bir dille hitap etmiştir. Memleketimiz bir yandan ekonomik ka]kınmanın tesiriyle, yani, belirli bir tandaşların — ihtiyaçlarının arlmasiyle, diğer yandan nüfusumuzun çoğalması, iktisadi kuruluş halinde ol- yardımlar, — iktidar partısının teşebbüse karşı uzatılmış müşfik eli ve ilâh sebeplerden ötürü — iktisadi Bu harekat neticesi iktisadi hayat canlıdır. Milli gelirde gerçekten bir artış vardır İktisadi hayat refah dev- rini yaşamaktadır. u doğrudur. Fa- kat para — kıymetindeki düşmeler de günlük alışverişlerimizde kendini his- settırecek kadar tesırlıdır Bu veccüh vardır. İşte iktisadi hayatin en fazla üzerınde urulması gereken meselesi budu İş adamlarımızın taleplerinden an- ecede yani ham maddenin ithaline müsaade edil- melidir Aksi halde işleri zaman za man tatil etmek bir zaruret olacaktır. Bu şartlarla işe devam edilemez, çün- kü kimse gelip geçidi işlerde çalışmak AKİS. 28 AĞUSTOS 1954 ve MALİ Bu du rum karşısında takıp edilecek yol, kanaatimizce basitt Maksat iş adamlarının ham — madde karaborsası Birkaç sanayicilerimizin Ödedikleri vergiler kendilerine ne dereceye kadar ithalât lisansı vermek gerektiği hususunda iyi Saniyen vaktiyle n sanayi sayımındaki ka- yıtlardan da istifade edilebilir. Sonra unutmamak 1lâzım gelir ki hareketlerımızın büyük bir müstenittir. $ _g Ü c < B B bi o - - B — n b 2 Z a B n 2 N de talepte bulunuyorsunuz, siz güçleştiriyorsunuz, gibi sö lerin çözülmesinden ziyade çözülme- mesine müncer olur. Hattâ meselenin yanlış anlaşılarak kötü bir tarzda hal- ledilmesiyle de sona erebilir. V akıa iş adamlarımızın da bazı ha- taları vardır. Talepte bulunurken, şekilde hata etmemek gerekir, tarafın da hüsnüniyetinden emin ol- mak gerekir, sonra dâva bütün iş a- damlarımız içi olduğuna göre elbirliğiyle kir. İş adamlarımız bunları yapmamış- lar veya yapamamışlardır. Toplantı sonunda Ankaraya bir heyet gönderme hususunda anlaşamamışlardır. İş a- damları bir memleketin iktisadi kal- kınmasında klavuzluk edecek kimse- lerdir. İş adamları kendi aralarında teşkılatlanmış olmaları gereken kimse- lerdir, iş adamları ileri görüşlü, basi- kimselerdir, is adamları ü- zerlerinde Giliğene$? kim maişet dertlerinin ağırlığım hissedebilen kim- selerdir. omuzlarında hangi yonden bakarsak bakalım halledilecek ağır dâ- valar vardır Onun için onların da sa- bırlı ve temkinli olmaları gerekir. İs- tanbuldaki son toplantı işte bu ,görüş zaviyesinden incelendiği vakit iyi bir şekilde tefsir edilemez Bu meselenin hallinde işin basında bulunanlar ka- dar, asıl iş sahiplerine de düsen va- zifeler vardır. İşin idare merkezinde bulunanlar bıkmak, yorulmak, bilmek- sizin büyük bir feragatin çalışacak]ar dâvanın esasını kavrayacaklardır. Bu nu yanarken — Zarar ateşten bir göm lek olduğu için — iş adamlarının fer— yatlariyle de karşılaşabilirler. Fakat mesuliyet sandalyesinde — oturanların bu çığlıklar karşısında soğukkanlılık- larını kaybetmemeleri" gerekir. U- nutmıyalım hepimiz bu vatanın, he- pimiz bu memleketin çocuklarıyız. Va- zifemiz güzel yurdumuzu bizden son- rakilere daha mamur bir şekilde tes- lim etmektir. Bunda muvaffak olmak için elbette mücadele edeceğiz. Yasa- mak zaten mücadele etmektir. bir sartla: mucadelelerımızde mahakâr olmak, mek şartiyle. midir ki demokrasiyi müsamaha rejimi diye tarif ederler. SAHADA İktisat Iktısaden de ğıçlu pakt batta imzalanan dostluk ve 1şb1rlıg1 paktı 16 aylık bir devreden sonra ittifak muahedesi- ne müncer olmuştur. Türkiye ve Yu- nanistan ikinci cihan harbinden sonra dünya politika sahnesine ikiz kardeşler olarak çıkarlar. Avrupa konseyine, At- lantik paktına birlikte kabul olunur- lar. Yugoslavya'nın hür âlemle teması 1948 senesinde Kominform'dan ihra- ciyle başlar. Bu, Rusya'ya karşı bir kafa tutuşun neticesidir, muvaffak ol- muş cesurane bir harekettir. — Yugos- lavya Balkan — memleketleri arasında bir özelliği olan memlekettir; Birinci cihan harbinden sonra Avusturya — Macaristan İmparatorluğunun mirasına konmuştur. — Halkı çalışkan ve cesur- dur. Memleketin kuzey kısımları sa- nayileşmiştir bu bakımdan bir kıy- met ifade eder. Yugoslavyanın sanayi- kad İzmir ziyaret etmiş olanlar pekâlâ bilirler. unanistan'a gelince, aşağı Son seneler zarfında zirat sahada sarf edilen büyük gayretler, takip edilen zirai politika bu durumu biraz değiş- tırmıştır fakat buna rağmen — tütün üzüm, zeytinyağı gibi mahsuller hâlâ her iki memleketin dış ticaretinde bü- yük yer işgal etmektedir. Onun için Yunanıslanla mahsullerimizin dünya piyasalarında değerlendirilmesinde ta- kip edilecek müşterek hareket her iki memlekete faydalı neticeler verebilir. Milletlerarası münasebetlerde müşte- rek menfaatlerden bahsoluduğu kit hatıra gelen şey yanlız düşman karşısında bulunma ti değil, keti çok yönler tutabilme keyfıyetıdır milletler "düşmanımın umdur" — nazariyesiyle hareket etmiş oldukları için düşman ortadan kalkın- ca dostlukları, muhafaza edememişler— dir Dostlukların iyisi siyasi toplantı- larda kadehlerin «dost her iki mem- leketin müşterek saadet ve refahı» te— ranesıyle kalkıp da millete mal olm nları değil, bilâkis balkın kalbinden fışkırıp siyasi mercilere ulaşabilenleri- dir. Bunun da tek yolu dost olunmak istenen memleket halkı veya haklarile münasebetleri arttırmak, bu münase- betlerden her iki memle menfaat — sağlamaktır. ziyade sanay mallarım ket halkına Yugoslavyanın ileşmiş bir memleket ızın dış rdaki mallar arasında Yugoslav malını ithal edersek bunda ncak memnuniyet duyarız. Yugoslaylarm bu meselede 17