"ekseriyet" Vardır diyecekti. Toplantı açılacak Yöne .Kurulu- nun u kabul edılecek komisyon- lar kurulacak sonra Kurultay faaliye- ti yavaşlıyacak, hesaplar, kitaplar ve yeni para tevzi fonları istenilene uy- gun çıkıp gidecekti. Bir dürt sene için daha... Hakkı Tarık Us'un gözleri salonu bir dolaştı. "Ekseriyet vardır, toplan- tıyı açıyorum" dedi. Hakkı Tarık Us ve dolayısiyle Agâh Sırrı Levend koz- larını oynamışlardı. eri sıralardan bir ses yükseldi: Ekseriyetin tesbiti için yoklama ya- pılsın!.. Koz kırılmıştı. Y önetim Kurulunun karşı hizbi faa- liyete geçmiş, işe ekseriyet mesele- sini ortaya atarak girişmişti. Toplantı salonunun ön tarafında Peyami Safa Nurullah Ataç, Ruşen Eşref Unaydın Yunus Kâzım Koni oturuyordu. taraf hükümet erkânına, dinleyicilere ayrılmıştı. Hükümetten kimse - yoktu, protokol için sadece Kemal Aygun gö- rünüyordu. Gözleri yerde, Hakkı Ta- rık'ın ekseriyet iddiasını dinliyordu. Demek, hükümet Dil Kurultayına müstağni idi, demek bu defaki faaliye- tine iştirak etmek dinlemek istemi- yordu. Yönetim Kurulunu a C.H. P. li ekseriyeti tarafından partıcılık yapar gibi görünen Kurumun faaliye- tini tasvip etmiyordu. Hakkı Tarık'ın gözleri ısrarla ekse- riyet arıyordu; Kemal Aygün'ün göz- leri de salona dikilmişti. Esat Mah- mut, Enver Ziya Karal ve diğerleri "ekseriyet için yoklama" diye bağırı- yord Peyami Safa müdafaa etti: Ekserıyet 206 kişi istiyor, ha 206 ol- muş, ha 105 Fark göremiyorum.' İtiraz daha genişledi. Arka sıralar- la, Ön sıraların Aarasında orta sıralar susuyordu. Hükmü ve kararı onlar ve- Hakkı Tarık ve Levent onlara recekti. güveniyordu. Yunus Kâzım Köni, "ek- seriyetin yoklama ile tespiti hiç bir yerde görülmemiştir" dedi. Fakat or- ta sıralar Hakkı Tarık'a ve Agâh Sır- rı'ya hak vermedi, yoklama kararlaş- tı. Yoklama, bir bayan tarafından ya- pıldı (Agâh Sırrı'nın kızı; Kurumda memur). Bir isim bir kaç defa okun- du. Ortalardan bırısı "ölenlerin isim- leri de okundu dıy ikaz etti. Us, kurtarıcıyı bulmuştu, eksik isimler, eksik adette bir nisap sağlardı. (Nisap, delege adedinin yarıdan bir fazlasıdır). Hakkı Tarık Us, "evet" dedi, "meselâ eski Çorum Mebuslarından — Mustafa Cantekin, ölmüştür." Hasene İlgaz (eskı Çorum Mebusu), 'hayır, yaşamaktadır" Guluşmeler oldu. ye rağmen, ekseriyet yoktu, toplantı dagıld Toplantı dagılmıştı mücadele yeni başlamıştı. Koridorda bir ses, gür bir ses, Esat Mahmut Karakurt'un sesi du- yuldu' — Atatürk'ün aleyhine yazan ve söyliyenlere Atatürk'ün parası ve- rilmez." Bu sesin aksi geniş oldu. İzahat başladı Genel Merkez, söylenenlere göre, Agâh Sırrı Levend'in tesiri ile tuzugu istediği gibi tefsir etmişti. Fah- ri olarak vazife görülmesini tüzük ka- bul edıyor Genel Merkez yedi adet va zıfey bunlara kol başı denili- ücre ukabili gördürüyordu. Mısaller Verılıyordu yedi kol başların— dan birisi Peyami Safa idi. Kurumun İstanbul şubesını açmıştı 450 lira ma- aş alıyordu. Bu şubenin bürosu Türk Düşücesi Dergısrnın (Peyami Safa'nın dergisi) idarehanesi idi. İlk önceleri büronun masraflarını Kurum karşılı- yordu. Bir başka kol başı Nurullah A- taç idi, 450 lira alıyordu. Vecihe Kılıç- oğlu, Mehmet Ali Ayakay, Ömer Asım Peyami Safa dert anlatıyor "Ha AKİS. 24 TEMMUZ 1954 206, ha TOSL” DİLCİLİK ALEMİNDE yorlardı. Genel Sekreter Agâh Sırrı Aksoy kol başı 1d11er 450 şer lira alı- Levend idi, Z yüz küsur alıyordu, Turk Dılı dergısıne yazdığı her yazı- sayfası 25 lira idi. Yaranlar da faydalamyordu, derginin sekreterliğini (ayda bir çıkar) Osman Atillâ yapı- yordu. 300 lira alıyordu. Koridorlarda "hesap! hesap" deniliyordu. Mücade- lenin başları Enver Ziya ve Esat Mah- mut idi. Karşılarında Agâh Sırrı var- dı, fakat o, koridor mücadelesini terk etmiş, başka bir yere gitmişti. Gözler, Agâh Sırrı'yı bulamayınca, başka tefsir ve söylentilerin yayılması- na yol açıldı. Belki, dediler, Cumhur- başkanının yanına gene gitmiştir, (Cumhurbaşkanı Ankara'da yoktu) belki, dediler, Agâh Sırrı, Kurum istikbali için demokrat olmayı kabul ettiğini söylemeğe gitmiştir. (Sarol da Ankaradaydı). Ertesi gün sakin geçti; Hakkı Ta- rık Us, nutkunda Anayasanın Teşki- len bir gosterı olarak" kabul ediyor- du. (Hakkı Tarık, . nin eski mılletvekılle inden!, yenı dil cereyanı- lebaşıları ndandır. r.) Dıl rultayı mı, dil keşmekeşi mi, fikir keşmekeşı mi belli olmadı. Yal- nız basın mensuplarına ayrılan masa- nın başında bir levha vardı, şöyle yazı- yordu: GAZTECİLER asın mensupları adlarının gazete- ciden gazteciye çıktıgım da Dil Ku- rultayında gördü Dışardan Haberler Thera von Harbou öldü Berlin — Tanınmış romancı ve film senaryosu muharriri Thea von Harbou 65 yaşında olduğu halde Berlinde bir beyin kanamasından ölmüştür. Bayan Thea von Harbou bu seneki film fes- tivalinde, senaryosunu yazmış olduğu 'Yorgun Ölüm" filmi hakkında ko- nuştuktan sonra sinemayı — terkettiği zaman birdenbire düşmüş ve kaldırıl- dığı hastahanede vefat etmiştir.Ken- disi halen Berline ait yazmakta olduğu bir roman üzerinde çalışmaktaydı. Jean Cocteau 65 yaşında Paris — Meşhur Fransız şairi, film rejısoru ressamı Jean Cocteau 5 tem- muzda 65 yaşına basmıştır. Cocteau bu sanat kabiliyetini annesinden teva- rüs etmiş sayılabilir. Kendisi ayni za- manda edebi sahada Mendes, Rostand ve Marcel Proust ile de yakın bir dostluk kurmuş bulunuyordu. Birinci dünya harbinden sonraki sanat cere- yanlarının tesiri altında kalan şair, sayısız şiirler, romanlar, piyesler yaz- mış, ayni zamanda eserlerinin filmini de çevirmiştir. Tanınmış romanları arasında da "le Potomak", "Korkunç çocuklar'' piyesleri arasında da "Orpehus" ve "Korkunç ebeveynler" zikredilebilir. Onun rejisörlüğünü yap tığı filmler ise, daima alâka ile sey- redilmislerdir.