DÜNYADA OLUP BİTENLER torluğuna aitti. Bugün hâlâ Avustur- ya, 1918 e kadar kendisinin olan bu li- manla ilgilenmektedir. 1939 dan evvel Trieste'nin demiryolu nakliyatının 2 ,9 u Avusturya ile yapılıyordu. 1945 den sonra Avusturyanın Umanla ilgisi : B 76 yi buldu: Buna mecmu — nakliyatın ancak 2 14,8 ni temsil ediyor- du (1952). Bu ıtıbarla Avusturya bu güne kadar Trieste'nin beynelmilel bir liman olmasında ısrar etmiştir. 1919 sulh antlaşması ve 1920 de Ra- pallo ile dir ki Trieste şehri ve Ve- nezia - Julia Italyaya ilhak olundu.; Yani Trieste'nin İtalyanlığı topu topu 25 sene kadar sürmüştür. Bununla be- raber, İtalya, 1944 den itibaren Yugos- lav 1ddıalarına karşı koymaktan hali kalmadı. İki harp arasında İtalyan iş- galinin — Trieste'ye sagladıgı faydalar zikrediliyordu. Demiryolu inşa edilmiş ve modern bir hale getirilmiştir. Su bentleri yapılmış, imar ve faaliyetine hız verilmişti. İtalyanların iddiasına göre Trieste tam mânasiyle İtalyandı. Yugoslavyaya göre 947 barış andlaşması, Venezia - Ju- llıa nın büyük bir kısmını Yugoslav- yaya bırakmak suretiyle Yugoslav mu- talebelerinin bir kısmını tatmin etmiş oluyordu. Fakat bu ancak bir uzlaşma neticesi idi. Tito, bunu, Trieste'nin do g rudan doğruya Italyaya avdetine mâni olmak maksadiyle kabul etmişti. Yugoslavlar da Trieste üzerinde etnik iddiaları ileri sürüyorlar ve "Ser best Trieste” — formülünü muvakkat bir hal tarzı addediyorlardı. olunca, ihtilâfın uzayıp gitmesi de gayri kabılı içtinapta. Ser- best Trieste esası kabul edilmiyor ve esasen de tatbik de edilemiyordu. Müşterek bir idare sistemi — reddedil- misti, O halde? Taksim T aksime doğru gidişin ilk alâmetleri esasen 1946 dan itibaren, iki tarafın kendi bolgelerınde aldıkları özel ted- birlerde görünmeğe başlamıştı. Batılı- ların Ekim 1953 kararları bunu İi açığa vurdu ve gürültü çıkardı. yanlarla Yugoslavlar nerede ise silâha sarılacaklardı Fakat aylarca devam e- erelerden sonra, bugün, Vaktıyle üzerinde gürültü edılen tak- sim esasına — yaklaşıldığı — anlaşılıyor. A bölgesi İtalyanın, B bölgesi Yugos- lavyanın ve bazı hudut tashihleri. Ayrıca Trieste limanında Yugoslav- yaya bazı kolaylıklar sağlanacak — ve iki tarafın etnik azınlıkları için temi- nat verilecek. ** işten — Yugoslavya kârlı — çıkı- yor. Zira herkes bilir ki, Trieste Ital- yan değilse de Yugoslavya hiç değil- dir, Triesteyi Trieste yapan Avustur- ya — Macaristan İmparatorluğudur. 14 Bölgeye dilini ve kültürünü veren de İtalyanlardır. Nitekim İtalya ne zaman plebisit teklif etse, lavya, neti- ceyi pekâlâ kestirdiği için, bunu kabul etmemiştir. Bu işten Yugoslavya kârlı çıkıyor, fakat İtalya da zararlı değildir. İtalya bu suretle, batı müdafaa sisteminde bir üzüntü mevzuu olmaktan kurtul- muştur. Şimdi İtalya için Avrupa sa- vunma camiasını tasdik etmek kolay olacaktır Yalnız, İtalyanların, böyle bir tak- sime varılacak olursa, bunu yine an- cak muvakkat bir hal tarzı olarak ka- bul edecekleri bildiriliyor. İtalyanin bu iddiası umumi efkârı teskine — mâruf bir teşebbüsten başka bir şey az... Taksim, tabii, temelli hal tarzı de- ğil... Zaten Almanyadaki, Koredeki ve bugün Hindicimde hazırlanmakta olan taksimin da temelli olduğunu kimse iddia etmemiştir. Ama kendiliğinden temelli oluyor bu gibi hal tarzları. Orta Doğu Eric Jonston, geçen sene, çantasın- da, Şeria suları üzerinde inşa edilecek tesislere ait projelerle yakın doğuya hareket etliği zaman İsrail - Arap hu- dutlarında kan gövdeyi götürüyordu. tarafından bir kısım sorumsuz unsurlar Arap köylerini — basmışlar, canlara kıymışlardı. Araplar da, Israil hududunu örten koktüsleri hergün ve her saat kurşun yağmuriyle delik de- şik ediyorlardı. Aslında bu hale şaşmamak gerekir. Çünkü İsrail ile — Araplar arasındaki hudut bir savaşın — bırakmış oldugu hattan ibarettir. Bunun ne siyasi bir değeri Vardır ne stratejik esaslara 1s— tinat eder, e — devrin moda t riyle — Jeopolıtık esasları havidir. Bu hudut can cana, aşa bir savaştan nra muhasımların üzerinde durduk- ları iucaçlı bir çizgidir. Bazı Arap köyleri, — Mısırlı bir yüzbaşının veya ub Paşa emrinde bir onbaşının bir maktar daha şecaat arzedememesinden ötürü Israilde kalmıştı. Bazı yerler i- se, her nasılsa bir Arap kumandanının dayanması sayesinde kamilen Israilin eline geçememiştir. Bu hat üzerinde, son savaşta ölen- lerin ismi bile unutulmuş değildir he- Arap paşaları mürteciler işini görüşüyor Gölgede yatıp günestekine karışanlar Şeria Suları aşkan Eısenhower geçen yıl Yakın Doğuya bir ö temsilci gönder- mişti: Eric Johntson Bu zat sinemacılar derneğinin baş- kanıdır. Fakat özel temsilci olarak A- rap memleketlerinde göreceği iş Haz- reti Davudun hayatı ve Musa'nın ma- ceralarına dair bir film çevirmek de- ğildi. Vazifesi sulamaktı. Sulamak. Yanı asırlardan ve nesil- lerden beri nehri, bir mukaddes su olarak tanınan Şerıa nehrini Araplarla İsrail arasında âdi- lâne bir şekilde taksim ederek iki ta- rafın — susuzluğunu ve huysuzluğunu gidermek. nüz ve savaş devam etmektedir. ölün büyük değeri: su A merikalılar, Araplarla İsrail arasın- da çözülmez gibi görünen bu dava- yi su yoluyla halletmeyi düşündüler. Aslında fikir güzel bir fikirdi. Zira, feodal Arap camiasının yüreğine bi hançer gibi saplanan — dinamik Israil bu alemin — düşüncelerini, peşin hü- kümlerin alt üst etmekle kalmamış ve fakat aynı zamanda "Musa geli- yor..." diye yerlerini, yurtlarını bira- kıp kaçışan 600 bin Filistinli Arabi da bir daha geldikleri yere kabul etme- mistir. Bu Araplar şimdi Necef çölle- rinde birer Veyselkarani rolünde, ne yapacaklarını bilmez haldedirler. AKİS. 24 TEMMUZ 1954