DÜNYADA OLUP BİTENLER üzere tarafsız bir komisyon ihdas edi- lecektir 3 — Şeria vadisinin — sulanmasiyle ilgili plânda, — bilhassa Filistinli Arap mültecilerinin — şartlarını ıslah gayesi gözönünde tutulacaktır. 4 — Bu u programın heyeti umumi- yesi üzerinde nu anlayış zihniyetiyle tetkik edecek- erdir. Sulh nehrı Ser dim zamanlardan beri bir sulh ve kardeşlık suyu olarak tanın- mıştır. Bug rinde bir mutabakat başlangıcı elde edılmş olan plan tat- bikatta belki bazı güçlüklere uğraya- caksa da, bu suyun ileride İsrail ile Arapları bariştirması ihtimali, hakika- ten arlak bir ihtimal olarak gözönüne serılı Herkese hayat hakkı, yurdunu kay. bedenlere yurt, kınden yanıp kavru- lanlara serin bir su... Hakikaten kita- bı mukaddesin tarifine yakışacak bir tablo İlk ağızda bu plânın, Araplarla Is- raili bir masa başında — buluşturması bile ölçülmez değerde bir fayda sağ- layacaktır. İnsan, ateşini dındırmek için ateş- ten ve sudan geçmelidir. Fransa Komünistler arasında ransız Komünist Partisinin 13 ncü kongresi son bulalı epey oldu fa kât akıslerı hala devam ediyo doğru Fra komunıstlerının bu kongrede esaslı bır karara varamam. larının ve parti için muayyen bir sti kamet temin edememiş olmalarının partizanlar uzerındekı menfi tesiri bü- yümektedir. Maurice Thorez'in kongreden son- ra kalkıp tekrar Moskovaya gitmesi bu tereddüt ve kararsızlığı gösteren i- tirazdan biri sayılıyor Fransız komunıstlerını 952 den beri parçalayan dâva bu kongrede halledi- lebilmiş midir? Bu dava, kitlelere in- mek ve mümkün oldugu kadar temeller olduğu kadar kendi kabuğuna çekil- mesi şıklarından birini seçmektedir Marty ve Lecoeur "opportuniste" dam- gasını bu münakaşa sırasında yemiş- lerdir. Kitlelere inmek, partinin "temelle- rini" genişletmek, — haliyle disiplinin biraz gevşemesine müncer oluyor. Bu aynı zamanda bir ademi merkeziyet esasını da beraber getirmektedir. Bu dağılışta, bazı lıderlerın merkezle te- ması az çok kesip "opportun" bildik- leri istikamete yönelmeleri ve peşle- 16 Thorez ve karısı Her yol Moskovaya çıkar rindeki grupu da o istikamete sürük- lemeleri tehlikesi görülüyor. Bundan başka, partinin temellerini genişletme- si, bir yandan da komünistlerle mu- vakkaten işbirliği yapmakta fayda gö- ren burjuva faraziyecilerin işine yarı- yormuş. Komünistler bu burjuva fara- ziyecileri de ikiye ayırıyorlar. Sağ ve sol. Ve parti içinde bunlardan biri ile işbirligi yapanlara da sagcı veya solcu "opportuniste" deliyo Bu tarifin olçusu pek iyi anlaşılma- makla beraber, mıyel sosyal - em ,cere yanların sağ sayıldıgı Parti temellerini daraltmak ve sı- kı bır dısıplın ve otokritik ile esasları derinlemesine — kuvvetlendirmek, — bu sistemin esasım teşkil ediyor. Bu takdirde merkezin büyük bir kontrol hakkına ve takdir salahıyetıne sahip olacağı muh kez nerede? Bizzait a komıtesı aynı davanın çalkan maları içindedir. İşte bu mesele 13 ncü kongrenın de çözemediği davayı teşkil ediyor. Kollektif idarı F ransa komünistlerinde merkezın bulunamayışının daha doğrusu mer n bir hareket tarzı tayin edılemeyışının sebebını Stalinin ölü- münden beri Moskovada bu hususta hüküm süren tereddutte aramak mü kündür. Stalinin ölümün den onra Moskova uzun zaman şahsa müstenit idare ile kollektif idare sistemleri ara- sında bocalayıp durmuş, Sovyet bası- mı kimi zaman birini, kimi zaman di- ğerini Övmüştür. Fakat mesele bugün de halledilmiş değildir. Moskovadaki bu bocalamanın aynen Fransız komünist partisine de akset- miş olduğu söylenebilir. Thorez, şahsı 1daren1n mümessili- dir (Fransa da), onun yerine parti işlerini 1dare eden Duclos se merkezin dalgalanmalarını ve bu - da dar veya geniş temel esasları ara- sındaki kaymaları - durduramamakta- dır. Sertler ve yumuşaklar meselesi s ertlerın yıldızı 952 hadıselerınde gülmüştü Bu devrede bir saman devam eden karışıklık sabota ve nü- mayiş — faslının da yavaş yavaş yerını bir bekleme devresine terkettiği gö- rüldü. Buna yumuşaklar saltanatı denıyor Halbuki şimdi, Hindicini me- selesi iyi kötü bır neticeye baglandık— tan sonra Fransa, Avrupa savunma camiası tasarısını esaslı surette ele a- lacaktır. Bu itibarla partinin hareket hattını kati surette tayin etmesi Jlâ- zımdır AKİS. 24 TEMMUZ 1954