TIB Tıb Hukuku Dünya Tıb kanununa doğru 1.1.1953 de yayınlanan ve yürürlü- 3 ğe giren 1023 sayılı (Türk Tabibleri Kanunu) nun 68 inci maddesi gereğin- ce her yıl haziran ayının ikinci yarı- sında toplanması gereken büyük kon- gre; bu yıl da, 25.26-27 haziran tarih- lerinde İstanbul Tıb Odasında üçüncü içtimanı — yaptı. Bu kongrede, dört tabib ve iki diş tabibi arkadaşla bir- liktte Ankara — delegesi olarak bulun- dum. Ko ngrelerın mutad çalışmalarmı bilirsiniz: Açılış töreni, kongre nının ve kâtiplerin seçılışı konseyinin — yıllık çalışma raporunun ve murakıp raporlarınm okunması ve ıncelenmesı tek lifleri, ihtiyaçların goruşulmesı alkış? lar, zıyafet kapa arın arasında beni en T Bütün bun çok ılgılendıren (Türk lanması ve oralarca da tetkik edilmesi istenilen, bu yüzden de bir yıl geri kalan bu nizamname maalesef ve haklı olarak bu yıl da bir karara bağlanama- dı. Hekimin devlet, hekimin hekim ve hekimin hasta karşısındakı durum- larını, hekimin ve diş tabibinin hono- rerlerini, meslekdaşlarıyle ve hastala- riyle olan münasebetlerini, sosyal taba- bet meselelerindeki ödevlerini ve niha- yet ceza hükümlerini ihtiva eden ni- zamname 64 maddeden müteşekkildi. Hekimin sanatım icra ederken karşıla- şacağı bir çok zorlukları halle çalış- makta, tamamen insani ve başkasına hayır yapmağa yönelmiş bir — meslek Olan hekimliği yanlış yollardan, sapık fikirlerden, — şarlatan ve simsarlardan kurtararak, Türk hekiminin uzun tarih yıllarından beri sahip bulunduğu üs- tün vasıflan — geliştirmeği amaç edin- kte idi. deontoloji Ancak nızamnamesını çok noktalardan tenkid ettiğinden, bu nizamnamenin İstanbul Üniversitesi Tıb Tarihi Enstitüsünün de yardımiyle Dyıl daha askıya alınırken benim i- çimde bir takım yeni ilhamlar uyan- di. Hekimler, mesleklerinde tatbik e- dilebilecek bir deontoloji nizamname- sinin tekâmül ettirilmesinde — yalnız kendilerinin — salahiyetli ve âmir ol- duklarım — ifade etmekte haklıdırlar meslegının icaplarını yaparken tıbbın her üyesi, kanun vazır ve hâkim du- 24 SAHASINDA FİLARYOZİS günlerde — gazetelerde, fil hastalığı diye isimlendirilen bir dertten bahsedilmektedir. Bu aslında tropik ve sübtropik bölgelerin has- Zâl talığıdır. Çinde, Hindistanda, Kal- kuta civarında, Tikada, Fılıpınler— de, Samoada, Oueenslandda bazı şe- hirlerde andemik olarak bulunmakta dır. Bazı mutedil memleketlerde de meselâ, Paris, İspanya, Sicilya, güney ve kuzey Amerikada — rastlanmıştır. Yurdumuzda bulunduğunu gösteren yayınlara elimizdeki literatürde tesa- düf etmedik. Ancak 2 - 2,5 ay kadar Önce Alanyadan sevkedilen bir erin durumunun Haydarpaşa askeri has- tahanesinde incelenmesiyle ilk defa bu hastalık teşhis edilmiş oluyor. Bu erde görülen hastalık belirtisi idra- rının süt gibi beyaz olmasıdır, lenfanın karışmasından ötürü bu manzarayı almıştır. Buna şilüri lenfa işeme deniliyor. Bu vakanın haber alınması üze- olarak taramağa suretle merkez başlamışlardır. kazasıyle dort köy- Geri kalanları akut va- ayakları fil ayağı gibi şişmiş, büyü- müştür. Bu hastalığı yapan Flaria banc rofti, —Wuchereria — bancrofti yahut Füaria nocturna denilen bir parazit- tir. Bu parazitin, erkekleri 35-40 mm. uzunlukta, 01 mm. kalınlıkta- dır. Dişit kurt daha uzun ve daha kaimdir. (50.65 mm. uzunluk, 1.5-2 mm. kalınlık). E riskin parazitler, lenfa rında lenfa bezlerınde damarla eceleri bulunur. insandan insana geç- sıvrısınek cınslerı rı mide, göğüs adaleleri ve dokuları— rumundadır. Düşüncelerini , ve vicda- nının kendisine ilham ettiği direktif- leri kaydettirebilmek için yalnız bir kâtibe ihtiyacı vardır. Yüzyülar boyun ca birbiri ardı sura gelen hekim nesil- leri, tıbbi deontolojinin esaslarım teş- Dr. Esat EĞİLMEZ na geçer. Sonunda — sivrisineklerin hortumlarına gelir, yerleşir. Bu siv- rısınekler sağlam insanları soktukları n hortumlarından kurdu, kan dolaşımına dökerler. Buradan da, kurtlar, insanın lenfa sistemine ula- şarak çeşitli bozukluklar yaparlar. Önce lenfa yolları tıkanır, bir len- fanjit ortaya çıkar, lenfa bezleri bü- yür, ateş yükselir. Bu lenfanjit nere- e olmuşsa o kısımda şişlikler görü- lür. Bacaklar, husyeler, kadınlarda dol organları ileri derecede şişer. İş- ma fil hastalığı dene- mektedır (elephantiasis). r de hastalarda idrar zaman damarlarının parçalana- kan da denilen lenfanın Hastalığın teşhisi kolaydır. Kan- da, idrarda veya lenfada mikrofilar- ya demlen yavru kurtları mikros- kopla görmek kabildir. Bu cins fi- larvanın geceleri kana çıktığım he- saba katarak damla kanı bu sırada almak icap ettiğini de unutmamak lâzımdır. Hastalıktan — korunma. Sivrisinek mücadelesi yapmak lâ- dır. zımdır. İlâçla tedavi. Antimuvan preparatları kullanılır. Hepsini savmaga değmez. Ancak iki- si mühim Antbiomaline: 15-30 gün kadar 96 6 solüsyonundan her gün | cc, kaba ete şırınga edilir. Fouadin (Bayer) de yine bir anti- muvan türevidir. Kral Fuad'in adı- na izafe edilerek bu isim verilmiştir. Kullanılışı evvelkine benzer Stevenson ve arkadaşları Hetra- zan denilen yeni bir ilâçla iyi sonuç aldıklarım — söylemektedirler. Bu i- , lâç ağızdan kilo başma 0.5-2.0 mili- gram kadar günde uç defa alınmak- tadır. Tedavi süresi üç günden 22 güne kadardır. Filaryadan ileri gelme lenfanjit hallerınde sulfamıdler ve intibiyotik- ler ku Elefantıyazıs varsa cerrahı yollar- dan tedavi edilecekt kil eden bu hukuk doktrinlerinin öl- mez mesajlarını birbirlerine iletmişler- Eyppocrate'in yemini, Elme'munun duasına, ve üniversitele- "Bir- leşmiş Milletler Sağlık Organizasyonu" dir. Bu arada irimizde mezunlara okutturulan AKİS. 24 TEMMUZ 1954