Köşesi : ALTINCI »kiler demiş beş hüseimis var: ii iddiada hata aşikâr El, burun ve göz, kul akla ağır Hisleri icmal eder sanırız. Herşey göslerir, bu sehap yalnış Enki üstatlar fahiy aldanmış İnsanda en çok duygulu olar Mübarek kalir, kalb yöni: ilen Birşeye temas ettin mi, eller Ni halden haber verirler. ikenir. Olerlın Jazla ne his bek lenir # Burun der bize: bu koku pek pis, “Bu bir sanbaktır, buda bir nerkis., Hayatta pialik © kadar galip Ki buna hizmet demek acaip! DUYGU Hiç öyle değil kalbin hizmeti | Ö, #emin eder yerde cenneti. Her hir uyuri a o işler daim; Hayat, sondet arial kaim. Hak çiğnendikçe kalb çeker ekser; Temiz yürekten hiç geçmer şer. Hayat denizdir, vicdan pusula, Ü hiç meyletmez sağa, ya sola. Hak yolu onun yegüne yolu, Ö yol her zaman çiçekle dolu. Cennetten uçmuş altın kelebek, Duyar” ve güler, diyar ve ağlıri İğrilik onu acele dağlar. O dünyacıkta ihtilal kopar O gün ki insan (iğri )ye dapar, Fakat göz bizi ekser aldatır Eşkâli bozar, ufku daraltır. Duygulu kulak eziyet çeker Çünkü ket mal ili m Görülüyor ki bu Aleyhlerinde söz çeşit Göz kiymetli şey, bu pek aşikâr; Birçok nimetler ondadır derkâr ; bu lezzetlidir. , Fa sa idi, e ekstlirdi dünyanın derdi. beş his yi Pek nz hizmete sonsuz "altar Bin bir kayguya cılız nimetler, üzen bir fı Küçük boyile mi büyük, ydür, b 1d, üzen de bir yük. Bir ufak hata onu parç O rahat değilse bizde ik ri Bütün histir o, bütün asalet! Güya £ giftir, emma ne kuvvet! Çok gürdür sesi, © mucizenin; Yıldızı odur siyah gecenin, af ii anlar ve $ m vinir, ffrer ve İn raya in but, Dünyada ZE hakiki Ma'bı Nasıl olmuş ta eskiler, kalbi çocu kalp demek insan de neliz; İnsanlık demek, viedan demektir. Romancıdan Neler Beklenir? Roman nedir 9 man, hayatın bir parçasıdır. Gı- dasını san'atkârın dimağından alan bir hayat... Günlük yaşayışımızdaki olgu ve duygular karşısında hiçbir hayret ve takdir hissi duymadığımız halde, ay- ni elemanlar sihirkâr bir kalemden; bir san'atkârin his, parmaklarından çıkdığı zaman, büyük bir değer kazanır. Çok iyi bildiğimiz, yaşadığımız, hattâ başımızdan geçen şeyler yepyeni, bambaşka bir mahiyet alır. Hakiki san'at eserleri hayata hük- metmek nüfuz ve kudretini göstermiş” Yazan: Enver Naci GÖKŞEN lerdir. Romanlarla hadiseler ve haki: kat arasındaki fark fotoğrafla resim, desen arasında ki ayrılık gibidir. Halid Kemal Derviş tutan, başından geçen veya işittiği, bir vaka da varsa roman yazmak için icab eden materyelleri kendinde mevcud zanneder. Bir iki güzel tasvirde yapıp vak'aları, dekorları, duyguları süsliye- biliyorsa tam romancı demektir!. Bazı arıda romancılığı bir istidat Sa olarak kabul ederler. Ne şu, ne bul. ie Ziya Uzakligil “Hayatı yapan roma; Roman yazacak kimsenin süphesiz ka: lardır, demekte yerden göğe Lar Kya imce bir görüş ve duyuş m haklıdır. esi a bile olsa san'at ması, herkesin göremedi , hiss mahsulü olan bir romanın tesir ve ca- Semp al kurtulunamaz. ASE vaffakiyeti ve m ed ikili bitirildikten son- ra bizde bırakdığı tesirin, içimizde ha- rg ete getirdiği hislerin devamile öl- ama niçin yazılır 2 Konuşmasını her bilen, eli kalem emi görmesi ve duyması lil Fakat bununla aynı tempoda giden ve zaruri olan kültür işini asla unutmamak lâzım. Fikri, felsefi, ictima', yal bedii hiçbir değeri olmıyan bir yazılabilir, bir tâbi tarafından kaslıp kuvvetli raklâm ve şantajlarla bir hay- lida satılabilir. Fakat o karar!, Böyle eserler bitaraf bir münakkidin, bir ede