15 Haziran 1939 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 13

15 Haziran 1939 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

vardı, İki Bu nasihatlar yerindeydi ve mü- imdi. i Onlar me sonra namaza kal- esli bir müezzinin getir- ruhlarda ılıyordu.. İşte asıl yağmur duası namazdan para Olur. O Bütün cemaat ayağa kmıştı. Yüzler dönük, başlar biraz Kilmiş, gözler nemli, gönüller mahzun- ,, Eller ileri uzatılmış ve avuçlar İoprağa doğru çevrilmişti: bu türlü İya yalniz yağmur duasına mahsustur. habbin rahmetini diliyen gönüller, avuç- di hayalin e kadar ayet ifadeyle de Allahın rahmetini gön- mesini niyaz ve istirham ediliyordu. Dua bitti. Bütün gönüller şimdi ma. wi bir rahmetle ıslanmış gibiydi. i in Bu dualar edilirken beride 27 kazan ıkur fokur kaynayıp etrafa mis gibi Meşkek kokusu saçıyordu. Kazanları Plata kepçelerle karıştıran gençler, alımakıllı yorulmuşlardı. Şimdi bütün pi için ikinci bir zevk faslı baş- : keşkek ve yoğurt. ilk kara- Diğer tarafta keşkek kazanları sıralarımıştı vana imamın olduğu gruba geldi.. ben mamın sağındaydım. Önümüze havlı- lar serildi. Tahta kaşıklar kondu. Ek- mekler dilindi.. Hafif ve nazik lâtifeler, gönülden gelen iltifatlar, mümkün ol- duğu kadar tatlı gülüşmeler arasında her grup yağmur hazretlerinin teşrifleri şerefine keşkek ve yoğurt taslarına da- lp çıkılıyordu.. rümün K akemiyasalı bir gü- nüydü bu O günün yeni köyden ayrılıyor- dum.. Herkese veda ederken bilmem neden içimde pek tuhaf bir ezginlik vardı. Birşeyler bekliyordum, işim bir- şey istiyordu. Fakat bu neydi. Bilmiyor- dum ve sanki bütün köylü de benden birşey istemiş te ben onu verememiş gibi mahcup vaziyetteydim. asaba yolunu tuttuğum vakit bu sıkıntının sebebini anlamağa çalışıyor ve herhalde içimdeki bu azabın nere- den geldiğini bulmak istiyordum. esnada gözlerim gökyüzünden ayrılmı- yordu. Oralarda da bir tek bulut bile yoktu. Dumdan önce gördüğüm beyaz- lıktan da şimdi birşey kalmamıştı. O gece hep gök gürültüleri, ei lar, firtinalar, seller arasında, lar içinde uyudum. Bu korkunç geceyi asla unutamam ve her yılın aynı ayın da böyle geçirdiğim geceler çok olur.. Hangi O ne meçhul. ne Niye kaçlın, Yaşayan aşkımı Şimdi gülşen diye Bu kırık ömrüme gönlümle Ak... e gün gurbeti âmâli mi Servistana saldım, misafir gibi kerken bir Hani herbir acı malhşerdi, kıyametti içimde Şimdi devrildi mi gittin diye gönlümdeki putlar. sen ruha çel VÂVEYLAÂA iklimlere, bilmem ne uzak gurbete gittin, derin vâdiyi gaybübete niye çılgınca bıraktın beni sensiz, vicdanına gömdün mü kefensiz! gittin... Hani gül Yeni bir kaldım içimde, aşk, yeni bir şevk ile her gün seni bilsen, Nasıl okşar gibi çılgınca tahayyül ederim ben. Hani hüsranımı dindirec Seni görmezken asırlar geçiyor sâniyelerde. — — 4 Hani bir baktığı an ruhumun ürperdiği gözler, Şimdi volkan mi, buhurdan mı bu gönlümde tüten yer. enbe tenin her gece karşımda şafakdı. Yine karşımda bulunsan, geceler olmıyacaktı. ek bir sevgili nerde! Hani her bahçede bir hatiramız vardı ne oldu! Hani Bülbül, hani Güller, hani aşkın dolu bağlar. Şimdi ruhum buna yağmurlu bir akşam gibi ağlar, Nerem ölmekte acep sineye geçlikçe tabutlar. Şimdi kendim bile bilmen nasıl âteşlere yandım! Sanırım ben de Fuzuli gibi aynen yaralandım... Şimdi zindan gibi dünyaya siyah doldu gözümde. Şimdi şeklin ve hayalin bile kayboldu gözümde. Niye her lâhzası vuslata geçen faslı götürdün? Niçin en neşeli sevdamızı sen yaslı götürdün? Seni tüfanlara bindirseler ah... gitmemeliydin. . Seni öldürseler asla, yine «GİTMEM» demeliydini Niye gilin de biraz mihveri sarsılmadı arzın! Hani gelsin kürenin âfeti etrafımı sarsın. İçimin, hicrini efganını ah dinliyeyim ben. Sanki gayyâya düşüp inliyeyim, inliyeyim ben... Ya güneş binbir ateş kolla bülün hâke sarılsın! Ya bu volkan gibi derdim çıkıp eflâke sarılsin... Öyle bir darbımeselmiş gibi kopsun ki kıyamet, Kula işkenceden etsin hani Allah ta nedamet!... Yeridir gönlümün encâmını ben cennete yorsam, Seni nerden haber alsam, seni. ben kimlere sorsam. Bu uzun ömrümü bir lâhzaya versem gene Nasıl ikna olayım ben daha sen kaç Nerde şen kahkahalar, şarkılar ah!.. hey gidi gün hey... O güzel yerlere baktım da ben ölmüş gibi her şey. Ah... o giryan sesi duydukça gönül yâda gelir hep. Zümrütanka gibi vuslat bana rüyada gelir hepl.. yoksun! sene yoksun, Niye renklerle sararmış gibi bir hüznü bahar var! Binbir efsâneli şehrin hani susmuş dili nerdel Hani sen nerdesin akşamladığım fundalı sırtlar, Ve alev rengi dudaklarla gelen sevgili nerdel.. Orhan TUĞSA VUL

Bu sayıdan diğer sayfalar: