YAGMUR DUASI Selâhattin KANDEMİR Yazan : Kr üstünde ağır bir hava esiyor- du. Gökyüzünde, sanki köylülerle alay ediyor gibi, köy kadar bir beyaz bulut çevrilmişti. İlki aydanberi yağmur yüzü görmiyen toprak, apandisit ame- liyatı görmüş bir insan feryadiyle su.. su.. diye inliyordu.. Tarlalarda ekinler bodur kalmıştır. Nereye bakılsa gel- mekte olan bir felâketin ruhu yakan keskin kokuları duyuluyordu. Bütün köy" Iğ, iki büklüm çınarın altına toplanmış, artık bu işe Allahin merhametini ka- rıştırmak zamanı geldiğine karar ver- miştir. Tabii işe evvelâ köyün imamı karışacaktır. Aksakallı, nur yüzlü yetmişlik imam, ömrünün hemen her beş altı yılında bir kere olsun böyle yağmur İm yapmıştı. Her ada da köylü aynı susuzlukla, aynı sözleri tekrar ek «Allahım, bizi rahmetsiz koma, ekini- mizi kurutma, ambarımızı çöktürme, rizkımizı eksiltme...» Candan gelen bu sözler, tabiatla asırlardanberi savaştığı halde halâ onun esrarımi öğrenemiyen insanların acizle- rini ve bundan doğan derin ıstırapları- nı ifade ediyordu. Yerle gök arasında- ki bu anlaşilmaz münasebetlerin bazan bu kadar gerginleşmiş olmasına bir türlü akıl erdirememiş bu insanlar, kö- ye on dakika uzaktan akan kocadere- Civar köylerden gelen kadınlar hep bir tarafa toplanmışdır. de apdest al- dılar. o Hepsi de biraz sonra kur'anı dinle- mek ve öğle namazını kıl- mak için ha ZALİM - U Vaziyet nazikti ve cidden hazindi. Civar köylerden de halk akın akın gel- meğe başladı. Mayis güneşinin oldukça kızgın ışığı altında, sisli ufuklara doğ- ru gözün alabildiğine uzanan tarlalar arasında tektük görünen ağaçlar bile bu kafileyle birlikte köye doğru yürü- yorlar gibiydi. le onlar da aynı derdin zebunu idil Çınarın altına alen köylüler alacalı büyük bir kilim üstüne bağdaş kuran imamın etrafını sarıyorlardı.. Köyün muhtarı akşamdan tam 70,000 ayet o- kunan 70,000 küçük taşı hamil olan çuvalı arabayla köyden getiriyordu. Yağmur duası deyip geçmiyelim, bu dua köylünün, daha doğrusu toprakla uğraşan bütün şarklı insanların mukad- deratinı tayin eden tabiat şartlarının sözle ifade olunmağa çalışan esrarını âdeta ifşa etmeğe çalışan hem büyük bir cehiddir, hem de insan ruhunun Allaha karşı teslimiyeti ni gösteren bir ruhu ikrardır. Ilık ve hafif veli sâkin ve mütevekkil ç: hresine vu- ruyor ve © nun ağzından çıkan ilâhi sözleri gökle. re doğru alip götürüyordu.. mam, Febi- eyyi âlâi.. su- resini okuyor- du. Bu esne- Bütün avuçlar göğe doğru değil yere çevrilmişti da biraz ötede başka faaliyet vardı. İki arabayla gelen büyük kazanlar, bak raçlar, karavanalar ve buğdey çuvallari yere indiriliyor, kurumuş bir çeşmebi. Şının etrafındaki düzlükte ince uzun bir hendek açılıyor ve burada da öbekiği öbek ateşler yakılıyordu. Su varilleri yoğurt tasları, siniler birkenara yığı yor, on beş yirmi kişi bir öteye bir beriye gidip geliyor, işin başı olan muhtar herkese emirler veriyor, aradı bir terliyen alnından işaret parmağım! sıriyıp geçirerek alnında biriken ter9 tanelerini yere damlatıyordu.. bu hare. İ uaya amin diyorlardı. Çocuklarsı, © her vakit olduğu gibi, bu ziyafetin ki'€ beri yakada, vukubulan mühim bir hi: diseyi kadınlara haber veriyorlardı. Bütün bu hareketlere ve kalabalığı rağmen hertaf sâkindi. Yalnız imamı! hazin ve ruhani sesi duyuluyordu İnce uzun süren kur'an telâvetirde ra imam, etrafındaki halka gürel bir hitabede bulundu. Bu hitabe, bir vaizdi, hem dine, hen gi dünyaya ait en mühim meselelere de" kunuyordu., İnsandenen mahlük hay*" tın hertürlü kahır ve cefasına katlan malı, fakat hiç bir an Allahı unutmamalı, onun emirlerini yerine getirmeli, hele çalışmaktan, didinmekten bir an geri kalmamalıdır..