fakat meşhur maliyeci Rişar Eysenaka rast- ladı, Büyük bir Meksika petrol şirketinin reisi olan Rişar soğuk ve keskin zekâsile herkesi korkutmuştu. Çirkindi, kuvvetli ve ağır bir gövdesi, adaleleri düğümlü gi- bi kolları, siyah saçlariyle yarı gizlenmiş e va vari n kaşları altinda yeşil ve nafiz gör: leri Sika birine baktığı vakıt on- ları nefret ve ademi tenezzülle süzerdi. Önun taralından sevilmek için kadın- ların güzel ve uysal olmaları-ve çok ko- nuşmamaları lâzımdı Gladisi, kerdisine itaat elmeğe, onun bir işarelile neşeli ve mesut görünmeğe, dünyada yalnız kendi güzelliği ve zevkile meşgul olmağa alıştırmışlı. &nç kadinin giyinmesine, ürunuzadıya bir elbise seçmetine, aynada kendi yüzünü seyretmesine bakmakla doymuyordu, Ona bir çocuk muamelesi etmekten, kuvvetli ve maddi bir zevk duyuyordu. O, kolları arasına sığındığı ve ona; « Sirin yanınızda ben küçüçük ve zaif birşeyim!» dediğ ve tatlı ve müstehzi. yözönü ona doğru kal- dırdığı vakit, her zaman kapalı ve soğuk yüzünde, deliliğe benziyen bir arzu şimşeği çakardı. O zamanlar onun üstüne atılır, dudaklarını vahşi bir zevkle ıssırarak : « Küçük kızım; benim sevgili çocuğum... yavrum benim... » diyerek onu severdi. İtiraf edilmeyen bu kötü his onlar işin zevk menbaı ve Gladis için hem koca- sının hem de başkalarının üzerinde müessir olmanın sırrı idi. Bu kaba ve vahışi okşa- yışı o seviyordu, Bilâhara hoşuna giden bütün erkekler de bir noktadan Riş ra ben- ziyorlardi. Uzun bir zaman bir İngiliz devlet adamına metrsslik etmişti. Bu adam sert ve göslerişçi idi ve vazifesi icabı herkese emir vermeğe alışmış olduğu halde yalnız Gla- disin karşısında kendisini zaif ve âciz bu- luyordu ki Gladisin sevdiği, aradığı şey de bu idi. Erkeklere karşı olan kudretini bir- düziye kendi kendine isbat etmek ihtiyacı- nı duyuyordu. i Muharebeden evi elki senelerde güzel- liği o dereceye varmıştı ki böyle bir gü- zellik ancak her cihetten mesut olan ve bü- tin. arzularını yerine getirmiş olan kadın- larda bulunabilirdi. Klod ve Terezanın oğulları Olivye, 1907 senesinde, yani daha çok genç biradam- ken Pariste onu gördüğü vakit, yengesinin yüzce ve vücutçe yirmi yaşındaki kadar genç, güzel ve olgun bir saadetle mesut olduğunu görmüştü. Etrafını birçok âşıklar sarmıştı. Gladisin yeminlere, yalvarmelara gözyaşlarına ihtiyacı vârdı; bunlara kana- olduğu bir gıda gibi görüyordu Onun nazarında, bir kadının bunlardan bıkıp usanması imkânsızdı. Belki, hendini beyenen mağrur bir adam kendisine hür- met edilmesinden, bir hasis altundan bikıp usanırdı fakat bir kadının kadınlık san'a- tindan vazgeçmesi gayri kabildi. İhtiyarlığı düşününce o zamanlar naza- rında okadar uzak kalıyordu ki, o günleri korkusuzca düşünebiliyor ve ölümün ihti- yarlıktan evvel geleceğini tahmin ediyordu. Halbuki o, bunları düşünürken biride küçük kızı Mari Terez büyüyüp serpiliyordu. Mari Terez güzel bir kızdı. Teni renksiz ve taze, saçları sarı idi, Henüz yüzdeki mananın, güzelliği artıracağı yaşa gelme- mişli, Onun güzelliği hatlarının biçimi, derisinin nesci ve bakışının saflığında idi, Onun için w annesine hiçbir vakit benze- yemiyecek . hiçbir vakit annesi kadar gü- zel olamıyacak» deniyordu Mari Terez, herkes gibi annesinin güzel- liğinin LİN yaşıyor ve herkes gibi ona hizmet etmek, ona hoş görünmek ve onu saral lah başka iz yapmıyor, birşey istemiyordu. IV 1914 senesinde Gladis Antibes civa- rında büyük bir evde oturuyordu. Burasını bir İtalyan kontu, İtalyan sisteminde inşa ettirmiş ve ismini Sans - souci yani « Ta- sasız b koymuştu. Gladis : — Burasını ancak ismi için tuttum, di- yordu. Bu kelime hayatın en büyük hik- melidir. Evin odaları geniş ve soğuk, eşyaları kırmızı renkte örselenmiş damasklo ile kaplanmıştı, Fakat koyu rengi duvarları dişarının göz kamaştırıcı ışığını tehlif et- tiği için Gladis bunu seviyordu. Her sa- bah yatağından kalkıp aynada kendisini seyrettiği vakit yüzünün çizgilerini aydın- latan bu tatlı gölgeye memnuniyetle ba- ardı, Hbahar henüz ya Hava sicak fakat rüzgâr serin ve Bir mart sabahı die geç kani gözlerini tamamile açmadan; bermutat aynasını aramıştı. Bir kadın olduğu Ki denberi uyandığı zaman ilk düşüncesi ve ilk hareketi bu olmuştu. Uzun müddet ba- kışlariyle yüzünü okşadı. Saçlarının altın rengi tatlılaşmış ve hefif bir soluklukla güllenmiş gibiydi. Karışık saçlarını e kaldırdı, uzun beyaz boynunu eğdi si- yah gözleri hâlâ onu beğenenlerle e eğleniyordu. Fakat yalnız olduğu zaman özler, biraz erinleşiyor, mahzunlaşı- e içlerinde acayip bir Üzüntü parlıyor- du. e e fevkalâde emindi. Bu emn ir saniye terkelmiyor, bü his, ayin her saatinde ona derin bir sükün veriyordu. Hayalı çok basit geçi- yordu, giyinmek, beğenilmek, bir âşık bul- mak, tekrar giyinmek, beğenilmek..... Ba zan: « Kırk yaşındayım * diye düşünürdü. u yaş h miş olan bir kadın ender bulunurd Fakat bunu düşünür düşünmez kaşla; rını çatar, unutmağa çalışırdı. O kadar gü. geldi ki, onun için, yaşını unutmak çok kolay oluyordu, Pancurları açtırdı, rüzgâr gölleri sallı. yordu. Giyindi, uzun ve itinalı tuvaletine başladı. İçeriye birçok kadın misafirler. girip çıkmıştı. Elrafında onun soluk bir gölgesi olan elbiselerini, kaprislerini, tebessümle- rini taklit eden bir sürü kadın vardı, Gladis kendisini taklit eden ve bin tür lü boya, elmas ve saireye bürünerek ona kin ve kıskançlıkla bakan bu kadın muhiti: bi seviyordu; çünkü onların yüzlerindeki âna, ona erkeklerim$öyliyemediği kadar büyük şeyler ifade ediyor, onun harikulâ- de güzelliğini söyliyordu. Onlar Gla fisin her hareketine dikkat ediyorlar, korsa al- tında sertleşen bellerini onunki gibi yu: muşak ve sevimli hareketlerle bükmeğe ça- lışıyorlardı u kadınlar Kan şebrile Montekarlo a- rasında dolaşıp biribirlerinin ve bilhassa iç- lerinde en zengin ve en güzel olan Gladi- sin âşıklarını ayartmaktan başk birşey di şünmezler İskat böyle iken yine onun et- rafında dolaşıp ona iltifat etmekten kendi. lerini alamazlardı. — Aziz ve sevgili Giadis ? Dün akşam ne kadar güzeldiniz Gladis bu ahbablarına gözlerini yarı kapayıp gülümsiyerek bakıyor, hattâ bazan onların yanında eğlendiği için kendisine kı. zıyordu, Fakat sonra bundan da vazgeçi- yor: — Ne yapayım, beni eğlendiriyorlar... diyordu. O gün Gladiz hazırlanır hazırlanma; içeriye Lili Ferer isminde bir kadın girdi. Giadis onu diğerlerine tercih ederdi. Esn- sen onda, kendisinden yaşlı kadınlara karşı, şelkat ve ame ie karışık müsa- mehakâr bir his vardı. İki kadın- öpüytüler, Aralarında bazan samimi bir şekilde, fakat ekseriya kadınla. rın yaptığı gibi: " şımarık, havai ve bilâih- tiyar en gizli düşüncelerini saklamak isti- yen sözlerle kaşlara Çok defa ahlarlı ve imalı kelimelerle bu gizli En ai hi gibi bazan da havai sözler ında ye i ve acı'bir vilii ii iie de vakıyı Bir akşam belki baldan bahse baş- ladılar. Gladis gülerek anlatı — Natali, PE atadanbei baloya ne elbise giyeceğim ne elmas takacağımı bin türlü hi ieleriz soruyor, bunları öğren- mek pin Onun, ri zengin bir evlenen maceraper bir kadın Sari ii kadar belli, oluyor değil mir O. na cevap vermek istemiyeceği mi anlayın- ca, benim en kiymetli müceyherlerimi ia kacağımı Made 5 da dün gece varını yoğunu takıp takıştırdı. Yaldızlı bir çer çeve gibi parlıyordu. Arkası var — ve 7