Bulun atların Terezanın dediği gibi, ancak bir balo gecesi saatları ai bunların çarça- buk unutulması kabil miydi Tereza, sert bir aki tekrarladı : — Gel., ben gitmek istiyorum. Gladis hayretle ona baktı. Tereza içi- ni çekerek hafif bir sesle: — Hasta ve yorgunum, eve gitmemiz lâzım,. dedi. Gladis onun elini tuttu: —— I Yüzü değişmiş, tekrar masum çocuk ia almış, gözlerinin hain alevi sönmüş- kr gülümsemeğe çalışıyordu : — Haydi... en iyi ve uslu bir çöcuk- sun... Haydi li Giladis, sesini ati onun arka- sindan yürüdü. nl Gladis için, mevsimin son balosu, ken- disini evvelâ sürükleyip sonradan yorgun ve sersem bir halde terkeden bir dans ve renk fırtınası oldu, Erlesi gün gidecekti. Boşan'larla birlikte sabaha karşı eve dön- düler. Süt gibi bir sis Londrayı aydınla- tiyordu. Sokaklar boş, soluk ve parlaktı; soğuk bir sabah rüzgâr: dudaklarda bir yağmur ve rutubetli kömür lezzeti bırakı- yordu fakat muayyen dakikalar civar bah- çelerde yetişen güllerin kokusu bir tütsü gibi havaya yükseliyordu. Gladiz ellerini yavaşça yüzüne götür- dü: Yanakları alev gibi yanıyordu. Oyna- dığı son dansın havasına göre kalbinin çabuk ve korkak darbelerle çarptığını du- yuyordu. Bu havayı yavaşça mırıldanarak ellerile saçlarını okşadı ve Terezaya doğ- ru eğilerek güldü, fakat mahzundu. Her zaman böyle oluyordu. Birdenbire neşesi sönüyor, derin ve acı bir melânkeliye gömülüyordu. Kendisile danseden ve bü- tün genç kızların âşık olduğu güzel kaval- mü Rus selarethanesi memurlarından Kont Bundan sonra baloda gördüğü güzel kadınları ve hayatlarını şimdiden çizmiş olan mesut genç kızları düşündü. Kendisi ise Roli Bürnera isimli, kocasından ayrıl- ve elraltak e A kismen beli bir kadının kızı idi. Gladis yanında AN amcasının kizi- na merhametle baktı: Öyle zayıf, yorgun ve basta bir hali vardıki... Vakit vakit büyük bir zorlukla öksürüyordu. Klod Bo- an camı indirmiş, iki kadına arkasını dön- müşlü. Gladis ona bakarak çekingen bir tavırla gülümsedi, fakat eniştesi onu gör- miyor gibiydi. Klod ince ve uzun yüzlü, zayıf yanaklı ve konuşmadığı zaman yüzünde düz bir çizgi gibi duran ince dudaklı bir adamdı. Çok uzun boylu olduğu için vücudu ek- seriya meyilli ve başı öne doğru eğikti. Nazik, terbiyeli, ancak soğuk, uzak ve ses- siz bir hali vardı. Genç olduğu halde Gla- dis onu ihtiyar gibi görüyordu. Onu tak- dir ediyor; fakat hiçbir zaman kendisini ona beğendirmek için bir arzu duymuyor- du. Araba, Boşan'ların evinin önünde dur- du. Aşağı katta, Klod'un kütüphanesinde, içki takımları hazırlanmıştı. Burası soğuk olduğu için Terezanın geç geleceği gece- ler sobayı yakarlardı, Sobadaki yarı yan- miş odunların ışıkları odanın eski eşyasını parlatıyordu, Gladis pencereyi açıp parmaklığa yas- landı, Tereza hüzünle içini çekerek: — Üşüyeceksin yavrum, dedi. — Hayır, üşümem. — Hiç olmazsa omuzlarına birşey al. — Hayir şekerim, soğuktan korkmam, dünyada birşeyden korkmam be Aarlarında, İngilizlerin yaptığı gibi her zaman birbirilerine «Şekerim sevgilim., güzelim» gibi tatlı gep bi ap etmeği gibi sdinmişlerdi Bu sözleri söylerken gülümserler fakat gözleri sert mânasını kaybetmezdi. Gladis kuşağından sarkan gülleri alip kokladı. Tereza buna hayret etmişti. Hır. çın bir sesle ; — 0 içeklür solmuş artık. onları bı, B© rak.. dedi iz! ı yok... Bu küçük kırmızı gül. ler imi. yolunu biliyorlar. Buruşma. £ dan küçülüp için için ölüyorlar... Bak, hâli ne güzel kokuları var. | unu söylerken çiçekleri yavaşça Te. © rezanın burnuna gölürmüştü. Genç kadın | © meyus bir tavırla başını çevirdi : — Çiçek kokuları bana dokunuyor. Gilâdis gülümsedi, lâkin Terezayı kız. dırdiğ için utanıyordu. Kendi kendine:« Za. vallı Terezacık » diye ona acıyor. Fakal içinde kadınlık kudretini bu kadınla ölçüş- mek için hain bir his duyuyordu. Uyku. suz geçen geceden sonra küçük yüzü ger. gin ve titrek bir mâna almıştı. Birdenbire; — Niçin? Ne yapıyorum? diyerek ken. dini tapladı. Yukarıki kattan küçük Olivye'nin, Bo. şanların oğlunun sesi yükselmişti. Bu sesiişidince Tereza yerinden fırladı, — Saat altı olmuş .. Ölivye uyandı. — Onunla meşgul olmadan, istirahat et şimdi. a kanapenin üstünde duran yelpa- zesini alarak yukarı çıktı, Klod ve Gladis yalnız ytin Gladis balkon kapısının iki kan, — Saba iN olmuş. Klod lâmbayı söndürdü. Evin etrafını saran taş balkona çıktılar Çok lâtif ve sakin bir sabahtı, Komşu bahçeden kuş sesleri, güneşi selâmlıyan şakrak, keskin ve derin sesler geliyordu. — k mü Gladis sinirlenmişti : — Hayır, uykum yok; fakat sizde Tere. gibi yalnız uykudan, yalnız istirahatter ba hs sediyorsunuz. Uykusuz geçen bir çe cenin insana hafiflik verdiğini anlamıyor musunuz? Böyle bir geceden sonra ben da- marlarımda kan, vücudumda et kalmadığını ve bir nefesle hemen ölüvereceğimi zan nediyrum, — Bakınız, bu ağaç rüzgâr altında ne sıl sallanıyor. — Evvet, çok güzel bir ağaç Gözlerini yarı kapayarak ve e paklarını sabah rüzgârlarına doğru uzals rak eğildi. — Günün en güzel saatleri. Klod yanındaki genç kıza baktı — Ev egâne kiymetli dakikalar Bul d BU li herşeyin başlangıcı ve sonudur. Doğuş Glamis, ai boğuk ve ateşli bir sesle cevap verdi : aa ee, İşi, iri anlamıyorum... Çok m i o biyer Yömüldi niçin kitabında: « Hay: tımda hiçbir an saniyelerin geçmemesini & amana «durl# ri istemek ihtiyacı: z ni duymadım! » diyor