bir yerdi ki, birdenbire şöyle düşündüm: Buradan niçin gidiyorum sanki? Karım dört sene önce ölmüş, çocu- gum da annesinin yanına gitmişti. Ka- rımın acısını hiç unutamamıştım. Çok iyi geçinirdik. Çocuğumun ölümünden rada dünyada yapyalnız kalmıştım. Ve zannetmem ki dünyada benim kadar yalnız biri bulunsun. Aklımdan geçeni yapmamak için bir sebep yörmeyordum. Otuz dört yaşımda bulunuyordum. Burada Onbeş senedenberi bulun- duğunu söylemişti. Demek ki şimdi kırk dokuz yaşında bulunuyordu. Ben de onu okadar tahmin etmiştim. — Önyedi mm çalışmağa başlamıştım. Hay. kalan kısmını burada sakin e yaşamak geçire- mez miydim ? Burası benim şimdiye kadar gördüğüm en güzel yerdi. Bir hikâye okumuştum: Sibaris ve Krotona isminde iki şehir varmış. Sibarisde yaşayanlar çok mesut bir hayat sürer- lermiş, Krotonm da yaşayanlar da gün- lerini çok sert ve yorucu bir çalışmayla geçirirlermiş. Birgün Sibarisliler Kro- tonayı harab etmişler. Başka bir gün de başkaları OSibarisi yakip O yıkmışlar. Mesut insanlar şehrinin yerinde uzun bir sütun kalmış, bedbaht insanların şehrinden de hiç bir iz kalmamış Burada da, sahilde, sulardan yükse- len bir kaya görünce - bu hikâye bana çok tesir etmişti - saadetin burada ol- duğunu anlamıştım. Şimdiden sonra ben de mesut yaşamak istiyordum. Bir köşk alacak, bir hizmetcile beraber, tek başıma yaşayacaktım. Bankadan çekilenlerden 30) sene çalışanlara teka- üt maaşı veriyorlardı. Bundan Li çekilenlere de 25 senelik * vardı. Bu i kadar geçinebilirdim. Çünki 60 dan fazla yaşayacağımı ümid etmiyordum. Çok insan 50 yaşını aşmadan ölüyor. — Ama, 60 yaşında öleceğine kim- se de pek emin olamaz. — Orası öyle. mun için, ben sizin yerinizde olsaydım bankada 30 seneyi doldurmağı beklerdim — Fakat o zaman kırk yedi yaşında olacaktım. Artık hayattan bir haz duy- mıyacaktım. Şimdi ise çok mesut yaşa- dığımı söyliyebilirim. Elli yaşındaki bir adamın da otuz yaşındaki bir genç kadar zevkleri vardır, fakat, başka türlüdür. “25 sene, bana çok uzun bir müd- det gibi geliyordu. Ve “25 donan saa- det,, düşüncesi beni çıldırtıyordu. Bu fikre kapıldıktan sonra hemen Londraya gittim, bir sene kaldım, işle- lerimi hallettim: paramı aldım ve bu: raya geldim — Geldiinize hiç pişman olmadı- niz mı? — Hiç! çünki yaşadım. Bundan sonraki hayatı hakkında bir kelime söylemiyordu. Wilsonun hikâyesi, arkadaşımın an- onbeş sene mesut lattığı gibiydi. Fakat, onun ağzın işidince (o bunda şaşılacak O bi; olmadığını gördüm. O, hayatına iyi diği şekli vermişti. ve bunda da, hayatına benziyordu: denize gin çıkıp dolaşıyor ve daima m zelliğini hissediyordu. mıyordu. Fakat herkesle ihtiyatlı koz liyordu. Herkes saadeti arar. Çokığ” kişi onun nerede olduğunu bilir.*f adam hem saadetin nerede olduğu m bilmiş, hem de onu eline geçirmişti, * * 4 | Wilsonu evinde ziyaretimden birk gün sonra adadan ayrıldım. Oraya anulği tai »