GÖRÜNEN MİKROPLAR gördüğüme çok — Doktor, sizi vakit döndünüz? meranunum. Ne Elimi avuçlarının içine almış, dost- lukla sıkıyor. — Dün h beni aradığınızı ii diler. Pek ir yormadım. Nen ar ? wi imi çekerek, boynumu büktüm, sonra elimle sol Kulağım. kapadım — Sızılar başladı ee yi yine ameliyat mı yapacaksın Doktor güliyorde Ee eli- min küçük ağının sivri uçlu tırna- ğını, ii ister gibi, öne arkaya salladı : — İşte, hep bu küçük, sivri tırnağın yaramazlığı, kabahati... Eğer o, kula- ğın içini kaşımak isterken, biraz dik- katli olsaymış, başınıza hastalık derdi çıkmayacaktı. — Olan oldu doktor. Hastalarınızı, hangi günler bakıyorsunuz? eskisi gibi Salı, Cuma mi? ne zam Doktor, bir dakika düşündü, Kaş- ları çatılmış, açık mavi gözleri, sinsi sinsi pırıldıyordu. Yavaş — Size şimdi, e olduğum Mr yamlu nda devu Oo vereyim. Çarşamba günü, Pa beste ev Doğrud an doğruya, girersiniz. Sıra a iri, li birçok A arasında oturmak filân yok Sevinmiştim — Teşekkür e doktor. ir bana izim, Vapurum kalkmak ü i kuvvetle st si alınmak üzere Dimi iy atladım. Ss Yu an an çıktım. Mevsimin kış olmasına rağmen, güneşin tatlı caki birçok yolcuları korkusuzca güverteye çıkar- mıştı. Güneşli tarafta boş bir yer bularak oturduk. Doktorla karşılaştığıma sevinmiş- tim. Bir yıl önce kulağım hastalanmış, doktor Hamit Vahit, ameliyat yapmış, beni hastalıktan kurtarmıştı. Kışın soğukları, hiçbir sizi, ağrı vermeden geçmiş, havalar ılıklaşınca beli başlamıştı. oktor oOHamit Vahidi telefonla Mek “Avrupaya gitti, bir elecek,, dediler. nu, bugün vapur iskelesinin kala- * YAZAN: CAHİT UÇUK » balığı arasında görünce çocuk gibi sevindim. Konuştuktan sonra, beni çok sıkan bakımevine çağırmayıp, Hasta- yurdunda bakacağını duyunca, sevincim | büsbütün artmıştı. KM ağa gittim, büyük, beyaz boyalı, .taş binanın kapıcısı beni ar almak istemedi: u gün bakım günü değil... BD — Nasıl olur ? dokto- rak baktı, göz ta: Hangi Sr — Doktor Hamit Vahi. din... Kapıcı büs- bütün sırıttı: eç öy” leyse, onun günüfilân bel. G li olmaz Elile işaret © ediyordu: Sağa sap, koridoru geç, sola sap, salonu geçin. ce, köşedeki büyük kapı, onun odasıdır. için ogeliyor- muşum gibi, manalı manalı göz kırpı. Kir eçleri kurumamış, boyaları taze koridorlar, salonlar geçtim. Da il temiz örtülü beyaz karyolala beyaz gömlekli iç Yaştabıkı cida ba BL kimse ez az şaşırmış, afallamııştım. Bu, boşluk, sessizlik Gm tuhaf bir korku vermişti. Köşedeki vi kapıya gelince, parmağımla vurdum. İçerden, doktor Hamit Vahidin kalın sesi duyuldu: — Giriniz... Kapıyı yavaşça açarak girdim. D beni görünce, gülerek yerinden fırladı. Ellerimi avuçların a aldı: — Na pılsınız bakalım? sancı, ağrı filân, mı? Zakir Fakat sizi bulduk- Te sonra ESER yok. İyi edeceğinize eminim... bar Gülümseyerek dinliyordu. Sordum; #9 bal — Hastayurdu, neye böyle bo i, doktor? Öğe Birden See ; Daha ta almağa başlamadı sel haftada iki mi İpoliklinik yapiyoruz Yır Yatmağa, bakılmağa muhtaç olanlar alacağız... adi Doktor, bunları söylerken, geniş yü pencerenin yanındaki yazı masasını koltuğuna yerleşiyordu. Dört yanım $ bır gözden geçirdim. Yeri beton büyük odanın bir tarafında kitap dolu raflar, öbür yanında bir yola, el yıkayacak musluk, duvarlarda kulak ve kulağın içini gösteren renkli kabartmalar var. Pencerenin kenarı çiçek saksılarile En dolu... Burası, bakim odasından çok Matton m nz benziyordu. 8 Gözlerim bu sorguyla, doktorun gözle rini bulmuştu. Ö, sorgumu anlamıj gibi: akım odaları bugün kapalıdır. Onun için sizi buraya, kendi odami almak Miesbiniyetinie kaldım İçime, korkuya benzer bir ürkeklik çökmüştü. Koridorda, arada bir ge insanların ayak sesleri ötüyor, burn” ölü larına Keee kireç W boya kokuları doluyor. Burada oturmak, hhağalarla dolu bekleme odasında oturmaktan kötü