No. 1721—36 UYANIŞ 571 Hikâye : Valinin , hademesi «Hasan Rasim'e» Mavun kapının önünde pos bıyıklı, ceketinin ya- kası sırmalı bir adam vardır. Bu adam her zaman elleri cebinde dolaşır.Ne kibir, ne azamet, ne kurum, ne kurum... dururlar. Valinin odâsına girmek isti- yenler onun önünde. O kimi gözüne kestirirse, bir kaşını çarpıtarak : «— Hadi Efendi. <«— Hadi Hanım. «— Hadi Hoca efendi, sen içeri gir diye yol gös- terir. Hoşuna gitmiyenler olursa : «— Açıl .efendi., Açıl, oradan... dedikya... Vali beyin yanında şimdi meclis var, Giremezsin... Ölüm)? Allahın ömri: seni içeri bırakmami, der. Tahrirat müdürünün daktilosuna takılır. 5 Evkaf kâtibine : «— Bir cığara yahu uu! diye söylenir. Giri pantalonlu, favorili, yeleklerinin önleri geniş, uzun saçlı ve sivri favorili katipler ona hep borçlu- durlar. Onun için çok defa Vilâyet kâtipleri Valinin odası önünde toplanırlar, Bu heybetli adamla faize, borca ve hayat pahalılığına dair konuşurlar. Bu pa- ra, bahisleri konuşulurken Vali hademesi *“ kurumlan- dıkça kurumlanır. Züğürt kâtiplere böbürlendikçe böbürlenir. İşte Valinin hademesi böyle bir hademe- dir efendim. * 3ir gün Vilâyete yeni bir Vali geldi. Bu Vali kiçümencik boylu, çelimsiz, zayıf, öksürüklü tıksırıklı bir adamcağızdı. O gündenberi bu heybetli ve çalımlı hademeye bir şeyler oldu. Avareleşir gibi oldu. Öteki Valinin zamanında kapının önünden ayrılmaz ve valiye kul köle olurdu. Bu koridorlar imparatoru yavaş yavaş Vali hademesi olduğunu bile unutmıya başladı. * * Vali odasından kesik, - kesik fersiz bir öksürük çıtırdadı : «— Öhhhöö.. Arkasından minimini bir âksırık : «— Hapşuu.... Hapşuu... Hademe bu acaip sesleri işidince ıslık edasi duy- muş hindi gibi oldu, ibiği uzandı, tüyleri tersine döndü. Bir sinek vızıltısı işitmiş. gibi sinirlendi. Ah öbür vali nerelerde... Aksırıkları bir meddi muttasıl- dan daha uzun sürer, bir defa hapşuuuu dedimi şehrin, öte yanında beşikte yatan çocuklar ağlıyarak uyanırlardı. Adam adam oydu. Hademe bunu düşü- nürken içerden kısık bir ses: «— Odacı.... «— Odacı... Arkasından bir zil gesi : «— Tın...nn, tınnnnn. Odacı yerinden kalkıp kalkmamayı düşünürken ilerden ihtiyar mektep müdürü göründü : «— Hasan efendi... Hele bir şuna iltifat et... en- fiyem halis güldür diye hademeyi lâfa tuttu... «— Kokusu üstünde keşandır... «— Hocam bugün senin kâadı buyurttururuz..en- fiye pek keyfine gitti. Valinin odasından gene sesler aksetti : <— Odacı... Odacı... hu huu.... Zil vizıltısı... Devam etti. *— Win. Hademe gözleri aksırmaya hazırlanan bir adamın dolgunluğu ve yüzünün derilerinde bir gerginlikle içeri girdi. Hademe valinin hışımla Girdi. Kapının yanında durdu, laübali bir tavru vardı, Valiz «— Misafirlere kahve... dedi, hademe dışarı çıktı. Hademe dışarı çıkar çıkmaz kâtipler etrafın aldı, «— Avanstan ne haber.. «— Defterdanıu yüzü gülüyordu. «— Sahi mi?.. «— Sahi...derken eftendim.. Elinde bir kâatla bir kadın kalabalığı yardı, ha- demeye “doğru ilerledi... «— Vali bey şuna bir mucip dese... Hasan efen- di... Hep duacıyız... Allah tuttuğunu altın etsin. Kadın hademenin hoşuna gitti. Odacı bıyıklarını burdu, avurtlarını şişirdi, pufladı, ofladı, ağzım bir tulum ağzı gibi açtı, bütün bunların caka olduğun- da şüphe yoktu. Kadına döndü. «— Hanım, dedi, bu kâadı valiye veririm ama sen doğrudan doğruya defterdara götürsen daha iyi olur. istediğin şıpın işi olur. ' «— Defterdara “ben nasıl götürürüm ?.. Hem Vali görmeden olur mu. < Olur hanım, dedi, içini çekti.. «— Şu herife göstermeden bir işte ben yapayım diye düşündü. Vali zaten mızmızın biri idi. odasına Maazallah kadın Valiye gitse, evrak evvelâ kayde, müracaata, mektupçuluğa, jandarmaya, o müftüliğe, defterdarlığa gidecek, gelecek, her gidişte ve her gelişte Vali gözlüğünü takacak, bütün kâatları yeni baştan okuyacak, ikide birde bağıracak : «— Mektupçu beyi çağırın... <— Çabuk defterdar bey teşrif etsin.. «— Müfti efendi zahmet buyursunlar. «— Maarif müdürü bey mütalâasını yazsın. «— Aman sakın mühendis unutulmasın.., diyecek, aklına geleni çağıracak, çağımılanlardan biri yoksa: «— Müdür bey geldiği zaman görüşeceğiz, gidi- niz diyecek... Zaten bu bücür adam geldiği giinden- beri kalemlere kâtipler sık sık uğramaz oldular. Ahali bile Vali geçerken saf bağlıyıp selâm durmuyorlar, Başka valilerin öğle göneşinde bile gölgeleri bundan daha uzundu.» Bunları düşündü, şu güzel tazeye bir yardım edeyim dedi, ve karar verdi. «— Haydi hanım, gel, defterdara beraber gidelim. Defterdarlığa gittiler. #x Valinin odasından gene &esler geldi : «— Odacı... « n asi Öhhhööö. hapşu hapsu....uu Kapı açıldı, nüfus müdürü bağırdı.