600 UYANIŞ No.1729—37 Anlaşılmıyan yoktur, anlamıyan vardır! Yaratıcı zekânın amelesi, münevver neslin edebiyatçıları, birdenbire bir enreji dalgasına kapıl- dılar : Halk kitlelerinin hafızasında, artık, gayrı meş'ur kesilmiş edebi şöhret ve otoritelere «Putlar» diye bağ- rışılıyor. Halkın ve bütün münevverlerin hakem hasasiyeti önüne eserler, isimler ve zekâlar dökülüyor. Eski ve yeni entellektüel kıymetlerin, hatta ah- lâkların vahşi bir harbe tutuştuklarını görüyoruz. genç Bundan başka bir şey de görülüyor: Münevverler, bu hareketin hangi kaynaktan geldi- ğini ve hangi gayeye teveccüh ettiğini, derinlemesine bir şuurla, kavramamıştır. Hatta, saf olmıyan kasıtlarla ayar edilmiş kafalar; bütün bariz renklerini vermiş olan bu hadiseyi «anlaşılmaz. birşey» miş gibi menfi vehimlerle ihtilât ettiriyor ve mahküm bir hareket şeklinde görmeğe meylediyor. Genç san'at neslinin ruhunda çözülmekte olan bu şe şuursuz bir entellektüalizm» anarşisi midir? Ede- biyata nakledilmek istenen basit bir sokak kavgasın- dan mı ibarettir? Yahut ta, yetişkin bir neslin, olgunlaşmış varlığının ilk şiddetli şuurile bir sarsılış önünde miyiz ? Yoksa, yeni edebi neslin şimdiye kadar siyasi ve içtimai inkilâpların miknatisi girdabile massedilmiş iradesi kalmış da bu hareket sırf, serbest kalmış gayesiz bir hamlenin ihtilâcı mıdır ? bugün serbest Veyahut ta, li bir ihtirasla kuvvetli bir zekâ mı geçiyor ? sadece, genç neslin arasından şiddet- oo Genç nesil ruhundaki sükün tabakasını yırtmış, ortaya zekâsının mahsulünü koymuştur. İşte bu hal yeni hareketin ferdi. bir hamle olduğu fikrini, zekâ- lar da uyandırıyor. Halbuki, hadisenin umkuna haraketi, (samatlarile değil, larda tebellür ettirmek ) hamlesi addetmek mümkün olmıyacaktır. inildiği zaman, bu sadece enerjilerile hafıza- İnsan zekâsını umumileştirmek sevki tabiisine mağlüp olanlar, garp memleketlerile şuurnakılleri arasında, hemen bütün dünyada harpten harpten sonraki nesillerin bir birinden şiddetle ayrıldıklarını görürler, evvel ve münevver Almanyada cümhuriyetle beraber gençliği teliye eden yeni bir (paganizm) hareketinin büyüdügünü, dalgalar halinde bütün Almanyayı sar- edebiyat, felsefe ve terbiyesile taaz zuv ve ettiğini takip neslin müthiş ayrılığını bilirler. Fransada, Harbi umumiden evvelki neslin edebi şöhretlerinden hemen hiçbirisi kalmamıştır. Amörikada bile amaneyi idame ettiren façist doğduğunu, dığını, bediiyat, tecessüs edenler, oradaki iki edebiyatçilarla yeni (sürrealistler) arasında azim ci- daller, dehası Avrupaya da fışkırmış (Yames Yoyce) yi veren cidaller vardır. Bugünkü anı yaşıyan ve 15 senelik maziyi hafi- zasında . mukayese edebilecek vaziyette olân hiç kimse artık inkâr edemez ki, Umumi harpten evvelki nesillerle harpten sonraki nesiller arasındaki inkılâp, yekün halinde bir inkilâptır. Bu iki nesil arasında müşabehet noktaları, bugün bir kimyager araştır- masile dahi bulunamıyacak kadar küçük nispetlere irca edilmiştir. Sanatkâr kendi içine bir anı bir Şuur cemiyeti ve dünyanın yatırılmış en hassas ve gayri meşur aletidir. Bu harp inklâbının ffatalizm)| ini dünyanın her ye- rinde evvelâ san'afkâr duyacak ve verecektir. Bizde de yeni san'at neslinin evvelki san'at neslinin bediiyat ve ahlâkına hücum hareketi bu inkilâp fatalizminin zaruri bir neticesidir, yalnız bizde bu inkilâp geç kalmış bir hadisedir. Bu gecikmeyi izah edecek sebeplerde büyük meçhuller bir değildir. Türkiyede Umumi harbi istiklâl harbi ve onu siyasi ve ictimai inkilâp takip etmiştir. Bu inkilâp memle- ketin bütün enerjisi gibi, edebi neslin enerjisini de massetmiştir. Eserini vermiş, kendi kendini nescetmiş san'atını yaratmış ve halkın vicdanına dökülmüş olan yeni nesil mücadelesini yapamamıştı. Siyasi, içtimai, inkilap; kendi kendinin ikmalini ifâde eden (Kemal durulması) devrine vusul bulur bulmaz yeni nesil, kendi enerjisini mücadele için kullanmıya başlamıştır. Binaenaleyh, genç edebiyatçı nesilde görünen in- filak, menfi bir yıkımak cehti, bir entellektüalizm anarşisi, veya mütereddi ve ferdi bir ihtiras dalgası değildir. Belki, milli insaniyet şumullü bir vasfı, nesillerinin müşterek ve ve bedii hars inkilabının müsbet bir hareketidir. Hayri Muhittin Hayat geçti Nasıl oldu bilinmez; fakat oldu işte: Hayat geç Daha dün kızgın ve ateşli gençliğin zaferleri inde idik. Daha dün, ruhumuz kamaşımış, çılgın köpüklü engin bir denize dalar gibi mechule doğru atıldık. Kaderden herşeyi beklerdik: Şeref, dudaklar, aşk, saadet... hatta daha fazla şeyler. Ruhumuzun iştiyakın: tztmin için sudan daha akıcı, alevden daha yakıcı ebedi şeyler beklerdik. Ne? hiçbir şey geri dönmez mi? Nasıl oldu bilinmez; fakat oldu işte: Hayat gecip gitti. Fernand Gregh