588 UYANIŞ No. 1722—37 MATBUAT HATIRALARI Sezai Beyin Jak romanı — Elitlâm hadisesi — Takvimi vakayi Ebüssuut sokağındaki matbaamızın pek hüc- ra yerde oluşu, binasının basık, karanlık ve arkasına yüklenen Babiâli bahçesinin sızıltıla- rile rütubetli oluşu beni çok sıkıyordu. Cadde- deki dükkânlardan ikisile başladığımız halde beş dükkânı birleştirip matbaayı büyültmüştüm. "Tabii makinelerimiz hamallar tarafından el ile çevrilirken yehi çıkan bir petrol motörünü tec- rübe ettikten sonra, İstanbulda ilk hava gazı motörünü yerleştirmiş idim; fakat bina beni memnun etmiyordu. İlk senelerde bana arka- daşlık eden Ahmet Rasim Bey, Halit Ziya Bey ve Halit Ziya Beyin bana pek genç tanıttığı Reşit Saffet Bey gibi teceddüt seven kalemler arasına Sami Paşa zade sezai Beyfendi de Alfo- ns Dödenin * Jak, tercümesile girmiş idi; kar- şımda açılan yeni ufukta bu muktedir arkadaş- larıma daha lâyık mahfel yapmak istiyordum . O tarihte Pariste tahsilde bulunan Ali Kemal ile diğer bir genç arkadaşim Ağah Bey bize Paris mektupları gönderiyordu; bunlar ilk defa olarak Avrupa matbuat hayatına Türk gazete muhabiri olarak girmişlerdi. ”Şigago,, sergisi “Serveti Fünun,, a (dip- loma ile madaly a) vermiş idi; Pariste çıkan “Matbuat salnamesi,, Serveti Fünunun tekmil bir sahifesini takımile (Faesimile) olarak basmış ve hakkımızda taktirler yazmış idi. Sevincimiz- . den içiniçin 'kaynıyorduk. Bu neş'emize ilk darbeyi jurnalcılık indirdi;; Sami Paşa zade Sezai Beyin ““Jak,, romanı tercümesi menolun- du. Bu vak'a garabeti hasebile hikâye olunma- ya layıktır ve bu vak'adan sonra ben Ebussuut sokağından soğumuştum; Şimdiki,, Sanayi ve Maden,, bankasının bulunduğu binayı hazinei hassa inşa ettirerek kat kat kiraya çıkardığın- dan birinci katını derhal ayda dört altına tut- tum, orasını Serveti Fünun idarehanesi yaptım. Binanın zemin katındı Hereke kumaş mağzası bulunuyordu, Bankanın şimdiki kapısı Serveti- Fünunun idaresi methali olmoştu. Sezai Beyfendinin roman tercümesini durdu- ran ve beni Hbussuut caddesinden kaçıran tuhaf vak'a şudur: Matbaamızın biraz ilerisinde Ebussut soka- ğında Malimut Bey matbaası vardı; Babiâlinin bu aralık ihya eylediği “takvimi vekâ- yi,, burada basılmağa başlamıştı. Matbuat me- murları dahiliye müsteşarı Reşit Mümtaz Bey (Reşit Mümtaz paşa) her akşım ““Mahmut Bey,, matbaasında çalışırdı. Sadrazam Kâmil paşanın bir infisalinde te- beddül hattıhümayununda ““hasbel icap, tabirin- de eliflâmın elifi lam eliften sonra gelerek ““ha- sbelicap,, halinde intişar eylediğinden Abdülha- mit küplere binmiş ve bir gecede “takvimi ve- kayi,, külliyen ilga olunmuş, Reşit Mümtaz Bey bir daha devlet memuriyetinde kullanılma- mak şartile alil ve azlinin sebebi ilân olunmuş- tu. bu bir çarşamba akşami oluyordu ve bittabi bizim bundan hiç haberimiz yoktu, ertesi sabahı uyuyorduk. Perşembe günü acele Babıâliye çağ- rıldım; matbuaat omüdiriyetinden müteşekkil, komsiyon karşısına çıktığım zaman heriflerin huylarından fena hâlde ürktüm. Serveti Fünun o gün çıkan nüshasında “jak,. romanının son fıkrası ve ““mabadı var,, kelimeleri kırmızı ka- lemle çızılmış olarak ortada idi; son fıkra şöyle idi: “Elde bir gazete lâzımdı; işi b. sonra gazetenin kapatılması kolay idi., e bana soruyorlardı: — Siz Takvimi Vakayiin kapanacağıni ne- reden duydunuz. Gülmemek kabil degildi. Alfons Dode bu romanı kimbilir kaç sene evvel yazmış, Sezai Bey kim bilir ne zaman tercüme etmiş, Takvimi vakayi kapanmazdan ve eliflâm hikayesinden 48 saat evvel sayıfalarımız bağlanırken sayıfa- nın sonu bu fıkrada bağlanmış ve « mabadi var» ibaresi buraya takılmıştı. Komisyon da işi anladı fakat sorğu ve sual devam eyliyordu. Ve nihayet romanın durdu- rulmasına karar verildi. Atebei ulyaya arzeyle- diler, mantıkınca irade geldi ve biz de « jak » romanını feda eyledik yakayı sıyırdık ! EB « Serveti Fünun » idaresini büyük caddeye çıkarmıştım; matbaa kısmının idaresini o za- manki «< Âlem matbaası ve şürekâsı » firmamız dahili bulunan iki şerikime birakmıştım. Bun- ların birisi kendisini içkiye kaptırmış idi, diğe- ri çok ihmalci idi. Bir sene kadar matbaanın idaresinden uzak kalışım başıma iktısadi ilk İelâketı çıkardı. Sarhoş şerikimin bir şeylerden haberi yoktu; Babiâli yokuşunun mürabahacı sarrailarından ağır faizle yapılmış borçların bo- noları karşıma çıktığı zaman defterlerini yazıl- mamış buldum; hesâp dediğim vakit bana < hepsi cebimizde» dediler. Vakıa işte fenalık yapmak yoktu; ticaret ve iktisat âlemine ve hesıpçılığa yabancı olmak yüzünden iflâs mev- kiine düşüyorduk. Şeriklerim de hatalarını an- ladılar. Ne dedimse kabul eylediler; derhal borçlarımı ödedim; şeriklerime ufak birer maaş bağladım; tekmil matbaa köç eyliyordu. Yeni binanın bodrumu ile son katını da kiraladım bodruma makineleri taşıttım; en üst kat mü- rettipane oldu; matbaanın idaresini ele aldım. İki sene sonra borçlar kapanmıştı, matbaa dü- zelmişti, içki düşkünü şerikimin bu aralık irtihali vuku buldu, veresesinin hissesi zayie