AA 508 İN 1111) ERİM > Z Yi | - Nİ >> - | 7 UYANIŞ No.1721—36 Harp ve Edebiyat Daima söylendiğini işidiyoruz: Niçin?... deniyor; bizim neslimiz hiç bir neslin göremiyeceği muazzam şahit oldu. Bir umumi harp yaşadık; bunun, bizim cephemize düşen kısmı efsanevi kahramanları kıskandıracak şehamet- lerle doludur. Bir istiklâl harbi yaptık ki, tarih hiç bir milletin istiklâli uğrunda dişile, tıvnağıle bu ka- dar cansiperane dövüştüğünü kaydetmemişti. Niçin, edebiyatımızda Çanakkalenin şehamet lâvhalarını, Sakaryanın, Domlupmarın harikalarını tasvir eden kuvvetli hatlara tesadüf etmiyoruz? Şairlerimiz ne- den istiklâl harbinin destanını yazmıyorlar? nasirleri- miz neye susuyorlar? Filhakika harp edebiyatımız pek az mahsul brak- tı, Mücadele senelerinde yazılmış bir kaç dasitani şiir hadiselere bir iki parça nesir... ve harp bittikten sonra? hiç... Bu kısırlğı, bu heyecanoızlığı edebiyat hayatımızın çoraklığına atfedenler oldu,yeni neslin maddiyetperest- liğine, avareliğine yükliyenler oldu. İsabetli bir tahlil ile çözülmesi icap eden bu ukte halâ bir münakaşa ve telehhüf mevzuudur. Biz bunada, bu haleti ruhiyeyi tahlile ve hüküm ler vermiye girişecek değiliz. yalnız hadiseyi, bu hu- susta hükümlerinin vermiş olan fransız edebiyatı üzerinde tetkik edeceğiz. Fransa ve Tüikiye son harp- lerde biribirine müşabih vaziyetlerde kalmış iki mem- lekettir. Her iki memleket için harp, çılğın bir afet gibi gelmiş, vatanın en mamur aksamını tahrip ede- rek milletlerin hayatı mevcudiyetini tehdit ettikten sonra büyük bir zaferle nihayet bulmuştur. Bu iti- barla harbin bu edebiyatlar üzerindeki tesiratında da müvazat aramak çok hatalı bir şey olmaz. > Umumi harbin arifesinde fransız edebiyatında iki muhalif cereyan görüyoruz: «Anatole France» ve «Jean Jaurös» in etrafında toplanan muharrirler cihanşumul bir harbin felâketlerinden bahsediyorlar ve bu müthiş kâbusu görmemek için yüzlerini kap yorlar. Diğerleri «Maurice Barrös» ve Charles Peguy» gibi: muharrirlerin tesiri altında, vatanın müdafaası için bütün bir nesli fedaya hazır görünüyorlar. Harbin ilânı birinciler gibi ikinci kısmı da sus- turdu, ve Fransa için müşkül ve felaketli seneler baş- ladı. Çılğın bir ateş ve kan seli halinde memleket üzerine atılan Alman orduları, Fransanın mamurele- ve misketlerile fran- rini silip süpürürken süngüleri sız fikir ve edebiyat âleminde de derin rahneler aç- tilar. Harp sahasında ölen tanınmış franısz şair ve romancıları 20-25 kadar sayılıyor. Harp mevzuu Fransız edebiyatında çok eser ver- miştir. Şiir, roman ve tiyatro nevilerinden bir çok kitap neşredildiğini görüyoruz.Ayrıca harbin muhtelif safhalarını tasvir eden hatırat ve nutuk nevinden istikbal için faydalı vesikalar alabilecek eserler kal mıştır. Ancak bu eserlerin ekseriyet itibarile, milli mukavemeti takviye ve halk ile ordunun sinirlerini ve coşkunluğunu zafer gününe kadar gergin tutmak maksadile yazıldığı ve yazdırıldığı gözden kaçmıyor. Profesör «Braunschvig» diyor ki «< Zaten bu korkunç senelerin heyeti umumiyesi itibarile donuktur; hatta ekseriya harbin tam ve doğru dürüst bir tasvirini bile ihtiva etmezler, Çünkü harbi yakından görenler ve onu hakkile tasvire salâhiyeti olanlar, o sırada ne vakit bulabildiler, ne de eser yazmak için müsait bir ha- leti ruhiye, Harbi görmeden, yaşamadan tasvire kal kışanlarsa kifayetsiz bir tahayyülle iş görüyorlardı. Bu eserler harp esnasında çok okunmadı. Cephe- de ve cephe gerisinde, «Marcel Proust» un umumi ielâket ve ıztiraplarla hiç alâkası olmıyan romanlar daha fazla okounuyor; ve adeta susuz bir çölde bir vaha teşkil ediyordu. Harbin verdiği mevzulanı, vasıtasız bir müşahede ile tesbit eden, cephenin dehşetini, muhariplerin ihtiras ve ıztıraplarını muvaffakıyetle tasvir eden ve bugün halâ okunan ancak bir kaç muharrir vardır. «Henri Barbusse, Georges Duhamel, Roland Dorgelds» gibi. Umumi harp Fransa için emsalsiz bir zaferle bit- mişti. Fransız edebiyatı bir zaferin destanını seneler- ce beyhude bekledi. Harp edebiyatı, sulh olur olmaz birdenbire bir zemberek gibi gevşemişti. Edebiyat, diğer sahalarda olduğu gibi bir yorgunluk, bir istira- hat devresi geçirdi. Uzun müddet devam eden ıstıraplı bir gerginlik- ten kurtulmanın sevinci, felâketleri unutmak ihtiyacı; harp sonunda fransız edebiyatına lâkayıt, eglenceli ve yepyeni bir cereyan verdi: Meraklı hadiselerin süratli teakubundan mürekkep avantür romanları. İşte alemşumül bir şöhret kazanan «Pierre Be- onit» nın ekserisi sinemaya geçen eserleri bu ihtiya- cın mahsulü ve kendisi bir cereyanın mümessilidir. Fransız edebiyat münekkitleri umumi harbin ve zaferin destanını gelecek nesillerden bekliyorlar. edebi mahsulâtı, Banğu oğlu Tahsin 9