Dans, heyecanların en tabii ifadesidir. Daha açık bir tabirle dans, heyecanlardan mütevellit fazla sinir gerginliklerimizi hareketler vasitasile boşaltmak için duyduğumuz uzvi ihtiyaçtır. Sevincinden sıçrıyan bir çocuk, dansın ilk figür- lerini tecrübe ediyor demektir. İlk insanlar henüz tek heceli kelimelerle konuşurlarken, ölülerinin etrafında çember halinde sıçrıyarak dönerler;düşmanlarına ga- lip geldikleri zamanlarda aynı - suretle (sevinirler. Eski Yunanilerde Dans, Olimpiyatlara dahildi. Ome- rin Odisesinde, Ülisin şerefine yapılan yarışlarda <en hafif ayakla danseden»> gençlerden bahisler var- dır. Hindistanda Bayaderler, Romada Vestallar, ateş- prestler, fetişistlerin dansları dini danslardır. Dans; iptidai kavimlerde, milletlerde yevmi ha- yatın, tıpkı halk şarkıları gibi, makesidir, en esaslı rüknüdür. Dansları, umumi olarak şu suretle tasnif edebiliriz: dini; klasik; harp; aşk dansları. Dini danslar yukarda saydıklarımızdan başka, biz- de de pek yakın bir zamana kadar yapılan tekke a- yinleri gibi olanlardır. «Plastik» denilen, ve bugün züzel San'atlar Akademilerinde ögretilen dansların esası bunlardır. Meşhur İsadora Dünkan ve Lui Fül ler bu danslardan mülhem olarak bütün dünyayı sanatlarına hayran kılmışlardı. Klasik danslar fazla manidar, nağmeleri halk ta- rafından bile anlaşılmış olan musiki parçalarının med- lâllerini hareketlerile aynen ifade eden danslardır. Pisikato, kelebek dansları gibi, Bu danslar eski pan- domina ayinlerinden alınmıştır. Harp dansları, yamyamların insanı şişe geçirdik- leri, kırmızı derililerin. esirlerin kafatasları açtıkla- rı zaman tepinişlerine derlerdi. Sonraları bu danslar kayboldu. Fakat elân, asıl mahiyetlerini kaybetmiş olmalarına rağmen, yaşayanları vardır. Zeybek dansı gibi. Milli danslar harp danslarından doğmuştur. Aşk dansları ise kadınların iştirakile yapılanlar- dır, Fakat bu danslar tahrik edici olduğu için pek kolaylıkla «mugayırı adap» olmıya namzettiler, bu- nun için medeniyet ile beraber şeklini değiştirdi ve bugünkü «asri» dediğimiz dansların şeklini aldı. vardır ki o dansetmek bilmiyen kadınlar evlenemezler,. Göbek oyunu bu- Hindistanda bir mezhep radan çıkmıştır. « Kamasutra » ya nazaran dans Aksayışark milletlerinde evlenmek için mühim amil dir. Şarki Silezya adalarında bir kabile kızları küçük yaşlarından « zifat » dansına alıştınılır. Çifte telli, kafkas, çerkes oyunları bu nevidendir, a Variyeteler, yevmi hayatın üzücü, yorucu yek- nasaklığını unutturmak için tertip edilmiş, birbirine benzemiyen oyunların heyeti meemuasıdır. Yukarda cinslerini teksifen hülâsa ettiğimiz danslar sibi bu- nu da şöylece tasnif edebiliriz: danslar; şarkılar, tak- litler, canbazlıklar... Eğer bu saydıklarımız bir birini takip eden bir sahnede perde kapatılmadan yapılırsa ona «revü » denir, Teker teker yapılırsa « numara » denir. sadece Harp sonu insanı; çabuk yaşamak istiyen, çok fazla hisli, aceleci ve rahatsız bir insandır. Bunun için variyete, ona büyük bir tesir yaparak, kendine cezbetti. Tiyatroya büyük bir darbe indirerek, Harpten sonra seyircisi, uzun entrikaların mükâle- meler içerisinde bağlanıp çözülerek hep muayyen iki üç tezin mevzuu oluşuna artık tahammül ede- miyor, ve tiyatroyu kendisile beraber o yürümediği için sevmiyor. Variyete artisti, kısa bir zaman içinde iki üç hareket, figür mimik, nagme ile seyircinin içinde geniş, derin ufuklar açan düğmeye basiyor, ve üç saatlık bir piyesin yapamadığı işi biran içinde yapıyor, onun muvaffakiyet sırrı buradadır, Resim ve edebiyatta olduğu gibi, variyetede de romantizm, realizm, dadaizm, kübizm, birizm.. ve nihayeti.. izm ile biten bütün san'at şekilleri vardır. Karilerimize bu kısa malümatı verdikten sonra, gele- cek nüshalarımızda, şehrimiz sahnelerinde o görece ğimiz artistler hakkında malümat o verecek, tenkitler yapacağız. Ja