8 Ağustos 1929 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 34

8 Ağustos 1929 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 34
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No: 17922—37 UYANIŞ 589 Yenilik İnsanlar x vardır, dimağları cemiyetin girdabına ÇEV- rilmiş projektörlere benzer; bunlar daima önde gider- ler. İnsanlar vardır, dımağları tutuşup yanmak ve aydınlanmak için uzaktan bir, ışıgın göz kırpmasını bekler; bunlar öne atılmıya hazır kimselerdir. İnsan- lar vardır, dimağları kör ve sağırdır, şelâlelerin mehip çağıltısını duymazlar ruhların parıltısına göz yum- muşlardır, bunlar insanlığın arka safındadır ve istese ler de malar de yeniliğin arkasından sürüklen- miye mahkümdurlar, San'at hayat gibidir. o Ruhlarını yeni sam at cereyanlarının cezbesine kap- tıranlar, zekâ ve hasasiyetlerinin üstüne taze bir sabah güneşi huzmelerile uzanan bu heyecan tufanından sarsılıp çarpıntı duyanlar vardır. Gündelik hayatın miskin alışkanlığını yırtan bu yeni sesleri yadır; lar bulunacaktır. Yeni san at cereyanlarını doğrudan uya hoş bulmıyanlar ve Ona tariz edenler ülecek, : İçimizde böyleleri varsa onları « ? bakmıya, hayatın kudretli o sarsanı, müthiş sayhaları içinde doğum acılarile kıvranan insanlığı seyretmiye gelsinler; yeni bir medeniyet doğuyor. o çağırıyoruz; Hayata Cemiyetin bünyesinde esaslı bir tahavvül İnsanları idare eden fikirler ve kanunlar de Büyük sanayiin teşekkül ve inkişafı umumi hayatın na başka bir mecra verdi. Büyük merkezlerde tekâsüf eden insan kalabalığı gitgide ve birbirlerine yaklaşa yaklaşa tek bir omuz hâline geldi, Şehirlerde nüfus çoğaldıkca şehir muhitlerinin tabii menbaları bu kalabalığı besle :miye yetişemezdi, iktisadi zaruret bu yekpare omzun üstüne heybetli bir balyoz gibi çöktü, iniltiler ve ıztırap sesleri içinde bu tazyikın aksüP ameli ergeç kendisini gösterecekti; bu tezahur gecikmedi ve yirminci asrın meşimesinden dogmakta olan sabaha karşı gölgesi bütün yeryüzünir kaplıyan muazzam bir hayaletin, vardır, akış omzundaki balyozu yere ça- uğramadı, koydukları parayı aldılar. (1897) Âlem matbaası namını kaldırdık, Diğer şerikimle yalnız kaldım, Aradan biraz sonra onunla dahi alâkayı kesip yalnız kalmıştım, ( 1906 ) Matbuat o hatırası arasına bu fıkrayı ilâve idişim hâlâ içinde çırpındığımız iktisadi bilgisiz- lik derdimize eski zamandan bir misal göster- mek içindir, İktisadi derdimizin iki büyük men- bat vardır; birisi hazir alışkınlık, diğeri ihmal Herhangi yiyiciliğe ve imhaldir. ticari nerede? larak, silkindiğini görüyoruz. Güneşin ilk ışıkları karşı- sında uyanan kollar geriniyor, kalkınıyor, dogruluyor, Vücudunun göz kamaştıran adeli güzelliğile bu atle- tik adam yeni bir insandır ve yeni insan yeni akide- ler getirdi. a Artık ne dünya, ne ahiret, ne zorba ne softa tahak- kümü kabul edemiyoruz. Geniş halk kitlesi kendi- kendisini me muktedirdir. İmparatorla beraber allahı da hav et Mabetlerimiz abidesini amızın içi dışı hürdür, abirikal ardır, mihrabın yerine kitap koyduk; ciltleri içinde müsbet ve maddevi ilimlerin insanlığa engin te kâmül ufukları hazırladık- ları kitaplar. Tabiatı sevmiyoruz, şafakların gülpenbe rengini görmiye - fabrikalarımızın bacalarından vıkan halka halka siyah dumanlar manidir. Güneşin batışını seyre gidemiyoruz, medeniyetlerin gurubunu görmüş göz- lerimiz bu kabil hazlara kanıksamıştır. Kır manzara ları ve baharda kuş terennümü bize iptidai ve geliyor. Şehirliyiz, betonarme duvarlar, çelik potrellerle yapılmış sade, zinetsiz, fakat rahat evlerde oturüruz. İş saatlerimizde nabızlarımız çatlayıncıya kadar ças lışır, işten çıkınca cemiyetin uğultulu sesini dinliyere *k, bu uğultunun içine karışarak ve zehirlenerek eğle- gülünç niriz. Sandal safasını kürunuvustaj buluyoruz, büyük dalgaların üstünden transatlantikle geçeriz; ata ara baya binemeyiz; yerde gökte kilometrolarca mesafe leri bir saatte yutan ekspreslerimiz vardır. Elektrik istikbale giden yolumuzu aydınlatıyor, makine itima- dımız ve ümidimizdir. m San'at eserleri hayat dediğimiz edebi sayruretin akislerini insanların âsâp ve ihtisasları üstüne birer heyecan ısı halinde boşaltacak olan elektrik dinamolarıdır; — samattaki yeniliği o yadırgıyanlar hayattaki yeniliği görmiyenlerdir, a g Re ik AN mel ve sinai işte bulunanlar ellerindeki sermayenin muhafazasını ve artırılmasına borçlu oldukla- rını düşünmezler; sermayeyi yenecek para sanır- lar; ihmal ve imhâl yüzünden açılan iktisat yaralarının çabuk kangren olacasını hiç ler. Bu iki zaman bilmez- deriten ne zaman kurtulursak iktisat ve hayat mücadelsinden yere serilmekten kendimizi kurtarmak mümkün olur. Ahmet İhsan

Bu sayıdan diğer sayfalar: