EE elime Ti makam ÜL aş İİ ke ör iz ei ir Dol arp edebiyatındari & HAYAT, 14. “EFantaziyo,,dan bir sahne Fantaziyo— Şu gurup ne saç- ma, ne manasız değil mi? Tabiat bu akşam şayanı merhamet bir halde... Şu karşiki dağa tırmanan şu dört beş buluta bak! Ben oniki yaşımdayken ders kitaplarımın ka- bına böyle resimler yapardım | Spark — Ne nefis tülün!.. Ne nefis bira ! Fantaziyo — Spark, kim bilir senin ng çok canını sıkıyorumdur ? Spark — Yo... Neden? Fantaziyo — Sen benim fena halde içimi sıkıyorsun da ondan. Her gün aynı çehreleri görmek seni rahatsız etmiyor mu ?..... şu “Binbir gece” masalı ne güzel şey! Oh Spark, kuzum Spark, beni Çine götürebilir misin ? Ne olur ? Bir iki saat şu kendi kılıfımın içinden çıka- başka birşey Meselâ şu geçen mösyö olabilsem ! bilsem, istemem | Spark — Güç iş! Fantaziyo — Şu geçen mösyö pek hoş: ne güzel ipek pantolonu, yeleğinde ne güzel çiçeği varl Saat kösteğine takılı madalyonu karnını döğiyor. Ona mukabil Ufırakının kuyrukları da baldırları üstünde uçuşıyor. Eminim ki bu adamın Alfred de Musset'nin «Eantazio» ünvanlı piye- ; sinden bir parça. On dokuzuncu asırda Romantik şairlerin en bariz farikalarından birini teşkil eden meyusiyel ve bedbinlik, yani maruf labirile “Mal du siğele - Asrın hastalığı,,, bu sahnenin en son kıs- mında Spark'ın sözlerinde en vazıh ifadesini bulur.) bana tamamen binlerce fikir kendine has. Heyhat, şu insanların konuştuk- kafasında yabancı var. Onun cevheri ları şeyler hep bir birine benziyor; biribirine verdikleri fikirler hemen daima biribirinin ayni; fakat tecrit edilmiş bu insan makinelerinin içi ne kapalı kutu! Her kes içinde, sessiz sadasız doğup ölen meçhul bir âlem taşıyor! İnsan vücutlarının her biri issiz birer cihan | Spark — Zihnini böyle yora- cağına içmene bak behey avare! Fantaziyo — Beni üç günden fazla eğlendiren tek bir şey var: O da alacaklıların aleyhimde mah- keme kararı almış olmaları; evime adım atarsam dört simsar yakama yapışacak | Spark — Hanri, paran mı yok? Kesemi vereyim, ister misin? Fantaziyo — Sersem, param olmasaydı, borcum olmazdı!..... Nereye gideyim? Şu kurum tuk muş kühne şehire bak! Hiç bir caddesi, sokağı yok ki orada oluz defa serseriyane dolaş- Hiç bir kaldırım yok ki şu eski topuklarımı üzerinde meydanı, mış olmıyayım. sürüklemiş olmıyayım; Hiç bir ev yok ki pençeresinde sersem kafası ebediyen teressüm eden kız veya çocuklarının kim olduğunu bilmiye- yim; dün bastığım yerleri çiğne- meden bir adım atamıyorum; işle aziz dostum, bu şehir benim dimâ- ğım yanında beş para kıymeti yok- tur. Onun kıyısı bucağı bana yüz kat daha malüm olursa muhayyile- min bütün yolları, bütün delik deşik yüz kat daha fazla yoruluyor; yegâ ne sakini ben olduğum bu harap dimağda yüz defa daha fazla isti- değiştirdim. Onun bütün sermest oldum, kamet meyhanelerinde mutlak bir kral araba içinde keştu orada, kendi halinde bir katır üze- rinde iyi bir burjuva gibi gezdim; halbuki bir hırsız gibi oraya girmeğe cesa- gibi, yaldızlı bir güzar eltim: şimdi, elinde feneri, tıpkı ret edemiyorum... Spark — Böyle mütemadiyen kendinle uğraşmandan bir şey an lamıyorum; meselâ, ben cığara iç tiğim zaman fikrim tütün dumani zaman fikrim olur; içki içtiğim İspanya şarabı veya Flandı. birasi olur; bir çiçek rayihası beni eğlen dirmek için kâfidir; âlemşümul kâ: inatın ihtiva ettiği şeyler içinde en