lice'i bir bilgisayarın yar- dımıyla bulmak dâhiyâne bir fikirdi. Bu fikir aklına eş seçiminde bilimsel yöntemler geliştirdiklerini iddia eden bir bilgisayar servisinin ilanını okur- ken gelmişti. Başlangıçta bunun işe yarayacağını düşünmemişti, ama şimdi sonucun tüm beklentilerini aş- tığını kabul ediyordu. Bu onun için, her şeyden önce bir yatırımdı. Peşinde olduğu, paralı ve daha sonra parasını alabileceği bir kadındı. Bu işi daha önce de yapmıştı ve artık canını sıkmaya başlayan bir ustalığa erişmişti. Bilgisayarın onun için kendi bulacağından daha iyi bir eş (daha doğrusu “kurbân”'), bulup bulamayacağını anlamak bu seferki işi biraz daha renklendirecekti. Bilgisayar servisindeki uzmana *toldukça varlıklı sayılırım”” demişti **Bunun doğru olup olmadığını ister- seniz kontrol edebilirsiniz. Bu neden- le bir para avcısının eline düşmek is- temem. Bana uygun bulacağınız ka- dının da oldukça varlıklı olmasını is- tiyorum, böylelikle param onun be- ni tercih etmesi için bir neden olmak- tan çıkar.” Uzman “anlıyorum efendim” di- ye yanıt vermişti. “İsteğinize uygun bir eş bulunması için gereken her ça- ba gösterilecektir. Yalnız uyumlu bir . eş seçimi, pek çok kişilik özelliğinin ayrıntılı bir karşılaştırmasının yapıl- masına ve hangi kişilik özelliklerinin biraraya gelmesinin, geçmişte ne şe- kilde ve nasıl başarısız evliliklere yo- laçtığının çözümlenmesine bağlıdır. Bu ancak bir bilgisayarın başarabile- ceği bir iştir. Bu nedenle müşterileri- mizin, sonuçları bilgisayarımızın bel- leğinde saklı kalacak bir psikolojik testi yanıtlamasını istiyoruz. ' Tesi soruları oldukça açıktı, bu ne- denle mümkün olduğu kadar dürüst davrandı. Gizleyeceği ne vardı ki za- ten? Para ve satın alabileceği şeylere düşkünlük kendi başına bir kusur sa- yılmazdı. Öyle olsaydı, hepimizin bir ölçüde utanması gerekirdi. Ayrıca so- ruların çok azı parayla ilişkiliydi. Tü- mü son derece masum görünüyordu. Belki de bilgisayar onun için zevk- leri onunkinin tam zıttı olan bir eş se- çecekti. Belki zıt kutupların birbiri- ni çektiği sözünde doğruluk payı var- dı. Soruları yanıtlarken dürüst dav- ranmasının nedeni, her şeyden çok bilgisayarın onu nasıl bir kadınla eş- leştireceğini merak etmesindendi. Na- sıl olsa onun için önemli olan şey ka- dının parasıydı. Uzman, “soruların bazılarının yü- zeyde göründüklerinden farklı olduk- larını size söylemem gerekir” dedi. “Bilgisayar yanıtları bir bütün olarak inceler ve aralarında insanların kura- madığı ince bağlar kurar. Yani bu test hakkınızda sizin sandığınızdan çok daha fazla şey ortaya koyar.”” Thomas bundan ötürü de endişe- ye kapılmadı. Gizleyeceği ne vardı ki zaten? Bir hafta sonra Alice Wyndham ile tanıştırıldı. Birbirlerini selamlayıp, gülümsediler. Uzman, “bilgisayarı- mız belleğindeki iki milyondan fazla insan arasında ikinizi birbirinize uy- gun buldu” dedi. “*Hem de hiç tered- düt etmeden. Karar vermeden önce ek bilgi talebinde bulunma gereğini bile duymadı. Bu sizin birbirinize ne kadar uygun olduğunuzu ve birlikte mutlu olma şanısınızın yüksek oldu- ğunu gösterir. İyi şanslar.” Alice erkekler ve evlilik konusun- da yeni doğmuş bir bebek kadar ma- sumdu. Orta yaşlara gelinceye kadar yaşlı annesine bakmıştı. Karşıt cins- le ilişkisi hemen hemen hiç olmamış- Commodore tı. Ama çekici olmadığı da söylene- mezdi. Giyinip, kuşandığı zaman gü- zel bir kadın oluyordu. Ayrıca başka özellikleri de vardı. Çok güzel yemekler yapan iyi bir ev kadınıydı. Thomas'ın nadir kitaplar ve sanat eserlerine düşkünlüğünü paylaşıyordu. Canlı sohbetiyle evde- ki akşamlarına renk getirmişti. Tümünden önemlisi, Alice ona ta- pıyordu. Bağlılığı benliğini okşuyor ve hayata daha iyimser bakmasını sağlıyordu. Alice'e annesinden kal- mış olan servet, inanılması güç bir şe- kilde, Thomas için önemini yitirmiş- ti. İkisi de hayatlarında ilk defa ger- çekten âşıktılar. Daha önceki evliliklerini ondan sakladı. Bir anlamda, bu doğruydu da. Şimdiye kadar hiç kendini gerçek- ten evli gibi hissetmemişti. Bilgisayarın yetenekleri karşısında- ki hayranlığı sonsuzdu. Bir keresin- de karısına, “seninle evlendiğim için kendimi daha iyi bir insan gibi his- sediyorum'' dedi. O, “ben de öyle” diyerek yanıt verdi ve devam etti: “Bak, aklıma ne geldi sevgilim. Bil- gisayarın bizi biraraya getirmesine şükran borcu olarak mirasımızı bir bilgisayarlı eş bulma servisine bırak- maya ne dersin.” “Daha iyi ve pratik bir fikrim var”” diyerek yanıt verdi Thomas. “İkimiz de paramızı birbirimize bırakalım. Hayatta kalan eş de, tümünü bilgisa- yar servisine bırakır. Böylece hem ha- yatta kalanın rahat etmesi sağlanır hem de bilgisayar servisi eninde so- nunda parayı almış olur.”” *“Tam benim önereceğim şeydi bu, eğer senin kadar pratik ve akıllı ol- saydım.'” Vasiyetnameler hazırlandıktan sonra eski içgüdüleri etkilerini göster- meye başladı. Bu evliliğe de bir iş projesi olarak adım atmamış mıydı? Diğerlerinden bir farkı yoktu, Alice hakkında biraz fazla duygusallaşmış olması dışında. Doğru, bu seferki eşi ve evliliği çok iyiydi ama yüzbinler- ce dolarlık bir servete konmak için de atması gereken yalnızca bir adım var- dı. Alice'ten kurtulduktan sonra bil- gisayara yeni bir eş seçtirebilirdi. Bu seferki, yeniden aynı şeyi yapmaya kalkmaması için parasız olmalıydı. Tüm servetini ona bırakmayı vâ- 47