AKİS Tabii, bu hoyrat ve ani tedbirlerin, menfi ve maksadı aşan tesirleri ol- muş, piyasada derhal, müthiş bir para darlığı başgöstermiştir. İş çev- relerinden şikâyetler oyükselmekte- dir. Bonosunu kırdıramayan, öde- mesini yapamayan ve iflâs ihtima- linden endişe eden iş adamları, öf- kelerini İktidara ve Demirele "rah- okumakla" gidermeğe çalış- maktadırlar. Piyasadaki para darlığını Maliye Bakam Bilgehan da kabul etmekte- dir. Bu konudaki soruya, "Para darlığı var" diye cevap vermiş, du- rumun 1964'teki cinsten bir durgun- luğa maliyeci ağzıyla, "resesyon"a- gitmemesi için tedbir alınacağını bildirmiştir, Bilgehana göre, para darlığının sebepleri arasında, müte- yakkız davranmak isteyen Hüküme- tin emisyonu azaltması kadar, ban- kaların kredi politikaları da yer al- maktadır. Bakan, Ortadoğu olayları yüzünden, bankaların, son günlerde, kredi verirken daha dikkatli hare- ket etmelerinin de para darlığını ya- ratan sebepler arasında bulunduğu- nu, durumun yakında düzeleceğini ifade etmiştir. Maliye Bakanı kötümser değil- dir. Ama çok uzman ve profesör, durumu, iki tarafı keskin bir bıça- ğa benzetmektedir. Yâni Hükümet, enflâsyonu önlemek için bugünkü "kuma" politikasını devam ettirse, durgunluğu önlemek için kredileri genişletse, enflâsyon kapının eşiğindedir. Bu, Demirelin sık sık sözünü ettiği "dar boğazlar- dan biridir. Kızgın bir Demirel Hükümeti en müşkül duruma dü- şüren noktalardan biri, Para Fo- nu Heyetinin, bu şartlar yaşanırken, Türkiyeye (odevalüasyon Oo tavsiyesi ile birlikte gelmesidir. Tavsiyenin haksızlığını ispat etmek hiç de ko- lay değildir. Struck, Maliye (Bakanlığındaki temaslarından o sonra, geçtiğimiz haftanın ortalarında Perşembe gü- nü Demirelle, tam üçbuçuk saat sü- ren bir görüşme yapmıştır, Görüş- meden oldukça gergin bir eda ile çıkan Başbakan, gazetecilerin, "e- konomik durumla ilgili bazı tedbir- ler tavsiye edilip edilmediği" yolun- daki sorusuna öfkelenerek, "— Bizim aldığımız tedbirlerin kimsenin vizesine ihtiyacı yoktur! Bizim, tavsiyeye de ihtiyacımız yok- tur!" diye karşılık vermiştir. Başbakanın görüşme ile ilgili bu I Temmuz 1967 açıklaması, onun bilinen üslübu için- de değerlendirilmelidir, Herhalde Başbakan, Para Fonu Heyeti Başka- nı ile üçbuçuk saat havadan - sudan, at yarışlarından veya spor-totodan konuşmamıştır. Karşılıklı fikirler ve görüşler aktarılmış olmalıdır, Struek'un, Başbakanla görüştükten sonra Türk iyeden ayrılmaması, Ma- liyede temaslarına devam etmesi ve Bilgehanla tekrar bir görüşme yap- masının kararlaştırılması hayli il- ginçtir, Heyet Başkanının, Bilgehan- la yapacağı nihai görüşmeden son- ra Başbakanla bir defa daha temas YURTTA OLUP BİTENLER vardır. Bu, devalüasyon yapmak is- temeyen bir hükümetin taktiği ola- rak değerlendirilebilir, Bunun ya- nında, Hükümetin, farklı turist dö- vizi uygulamak için Para Fonu ile mutabakat sağlamak istemesi de bir ihtimaldir. Bu da bir nevi para ayarlaması sayılabilir. Turist dövi- zi teşebbüsü pek yeni değildir, Bu- nu en çok isteyen, Turizm Bakanı Kürşattır, Bu teşebbüs, turist dö- vizlerine daha farklı kur uygula- mak ve turistlerin bozduracağı her dolar için onlara resmi kurman da- ha yüksek lira ödemektir, Ancak Maliye Bakanlığı "Bu açık yaraya neşter vurulur mu?" etmesinin de ihtimal dahilinde bu- lunduğu (anlaşılmaktadır. Bütün bunlar, Para Fonu ile Hükümet ara- sında çok ciddi müzakerelerin ya- pıldığı izlenimini kuvvetlendirmek- tedir. Hükümete yakın çevrelerden sızan bilgiye göre, görüşmelerde Hükümet, bir devalüasyona yanaş- mamaktadır. Bu konuda Hüküme- tin, devalüasyon yapmaya karşılık yüksek bir "ek kredi" istiyerek -ki Menderes, 1958 devalüasyonunda, li- berasyon için kullanmak üzere 300 milyon doların üzerinde bir kredi almıştı- işi zorlaştırması o ihtimali buna Maliye Bakanlığı şiddetle kar- şı çıkmıştır. Hattâ bu yüzden, Mali- ye Bakanı Bilgehan ile Turizm Ba- kanı Kürşadın, Japon Elçiliğindeki bir toplantıda sert şekilde tartıştık- ları bilinmektedir. Bir amerikan şakası Farklı kur politikasına allerjisi ma- lâm olan Para Fonu eğer bu fik- ri kabul ederse, belki de bu etap böyle kapanacaktır. Ama su anda, herhangi bir alternatif üzerinde mutabakat sağlandığı sanılmamak- tadır, Merkez Bankasındaki döviz rezervlerinin büyük ölçüde eridiği 9