1 Temmuz 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 22

1 Temmuz 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 22
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SPOR du. Gerçekten de, Houston'daki maç, Muhammet Alinin zaferiyle bitti. Terrell, bitkin halde, yere se- rilmişti. Clay onun karşısına geçti, "— Söyle bakalım Tom Amca. benim adım nedir?" diye, ısrarla sormağa başladı, Terrell fena halde hırpalanmış, sol gözü tahiamiyle şişmiş ve ka- panmış, sağ gözünün üstü ise, son- radan yedi dikişi gerektirecek şe- kilde patlamıştı. Cevap verecek halde değildi. Bu şuada, Muhammet Ali Clay'in müslüman taraftarları hep bir ağızdan, N Tamam yavrum! Onu söy- let, senin kim olduğunu öğrensin!" diye tempo tutuyorlardı. Muhammet Alinin bütün günahı Ertesi gün, başta Washington Post olmak üzere, Londra basını da- hil, dünyanın birçok yerinde çıkan büyük gazeteler, olayı istismar ede- "ayıp" deyimini kullanıyordu. Kimisi de, bu tip boksun kanunen yasak edilmesini istiyordu. Birçok kimse ise, bu vesile ile Clay'i tenkit ediyordu. Oysa ki Clay'in tek kaba- hati, ringde konuşmaktı. Yoksa, ö- tedenberi, meşhur boks maçlarında herkes birbirini vahşetle suçlar, ra- undlar çoğunlukla doktor tedavisi ile biterdi. Ama şimdi herkes, ne- dense, müslüman Clay'in vahşetin- den söz etme ihtiyacını duyuyordu. Böylece Clay, Muhammet Ali olma- nın cezasını çekecek ve etrafında lara devretme" ihtiyacım duyarak, onu karşı kampanyaya girişecektir. Örneğin Patterson'un, Clay'i ameri- kalı olmamakla suçlayan sözleri Kimseye batmamıştır da, Muham- et Alinin, aynı maça girmeden, "Patterson, bana göre, pamuk gibi yumuşaktır, işini çabuk bitireceğim. Haberi olsun!" demesi veya Hous- ton Astrpdome'unda en güçlü rakip- lerinden Big Cat William'ı yendikten sonra, o kendisini bir nevi saygıyla bekleyen basın mensuplarına, "Dü- şünün bakalım, benim yenme kabili- yetime dair herhangi bir şüpheniz var mıydı?" gibi bir soru sorması büyük bir şımarıklık olarak nitelen- dirilmiştir. Oysa ki gene ayni ma- çın başında, rakibi, aynı basın men- suplarına, Clay'i "nefessiz bırakıp, onun balon şöhretini söndüreceği- 22 ni' “ söylemiştir Boksörlerin, maçlar- dan önce, kendi kendilerinin moral- lerini güçlendirici sözler söyleme- leri, kamuoyunun ilgisini çekecek davranışlarda (o bulunmaları bugün artık bir gelenek haline gelmiştir. Muhammet Alinin, maçlarında tenkit edilen bir obaşka husus da onun, bir solukta (o yenebileceğini herkesin çok iyi bildiği birçok ra- kibini yere sermeden önce, onlara bir süre dövüş hakkı tanıması ve, düşmanlarının, deyimiyle, "onlarla oynamaktan vahşi bir zevk duyma- sı'dır. Oysa ki, mahkeme karan ile tahtından indirilen bu ünlü şam- piyonun en büyük özelliklerinden biri, hiçbir rakibini küçümsememe- si, her maç için ciddi şekilde hazır- lanması ve her maça saygı göste- rip, seyircilere birşeyler seyretme fırsatını vermesidir. o Cassius Clay, bir defasında, otuzdört yaşındaki Zora Falley ile dövüşe hazırlanır" ken, adeta kötü hislere kapılmış ve maçtan önce, "Kendim için endişe - liyim, birşeyler olabilir" diye ko- nu şmüşlü Her sporcunun zaman zaman, epli veya sebepsiz yere kapılabileceği, bir endişenin ifadeli olan bu sözlerde onun aleyhine kul- lanılmak istenmiş ve müşterek ba hisçiler, maçın hileli bir maç olaca- AKİS gı havadisini kulaktan kulağa yay- mışlar, oOOynamıyacaklarını bildir- mişlerdir. O gün, tam 13 bin 780 ki- şi, Cassius Clay'i ringde görmeye gelmiş, organizatörlerin bile Clay'- in yenilme ihtimalinden "gerçekle- şemiyecek bir rüya" diye bahsettik- leri maç, çenesine yediği iki yum- rukla bayılan Folley'in hezimetiyle sonuçlanmış ve Cassius Clay'in ce- bine de tam 264 bin 838 dolar gir- miştir, Ertesi gün bir gazete, bu pa- radan, "yakında askere gidecek, ora- da güle güle yesin" diye bahsetmiş, bunun üzerine ünlü boksör, "kışla yerine hapishaneyi tercih edebilece- gini, çünkü Vietnamda savaşmak niyetinde olmadığını", bir defa da- ha ve acı bir dille açıklamıştır, Bir "Demir perde" Yargıç Joe İngraham'ın, Muham- met Ali Clay'i 21 dakika gibi kısa bir zamanda en ağır şekilde ceza- landırmasının sebebi, belki de a- marikalıların, onun bir türlü hazme- demedikleri bu sözleridir, Buna, Muhammet Ali Clay'in o yenilmez gücünün, her bakımdan üstünlük iddiasında bulunan amerikalılarda yarattığı eziklik duygusunu da ekle- mek gerekir. Gerçi Savcı Yardım- cısı zenci Carl Walker'in mahkeme- de ifade ettiği gibi, "kanun kanun- I Temmuz 1967

Bu sayıdan diğer sayfalar: