1 Temmuz 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 21

1 Temmuz 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 21
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS bir yenerek, dünya ağırsiklet boks şampiyonu oldu. Clay, kendisine oboksu öğreten Fred Stoner'e ne derece minnettar- sa, ailesine büyük bir miras bırakan ve "Amerikan Adliyesi tarihinde ünlü bilirkişi" diye anılan İrlandalı Henry Clay'e karşı da o derece s0- guktur. Oysa ki İrlandalı Henry Clay, onun büyükbabasıdır ve bir beyazdır. Gerçekte Clay, bu mükem- mel adamın her haliyle övünmekte ve onu, kilisede dini motifler res- istiyenlere de, "Beyaz kan bizim öz kanımız değil! Biz, siyah Siri güçlüyüz" cevap vermektedir diye Clay, sıkı antrenman yapar, ma ça çıkacağı disiplinlidir. En güzel kadın bile o nu, böyle bir zamanda erken uyu- maktan alıkoyamaz. Ama Clay, bu disiplinini tek bir şey için bozduğu- nu itiraf etmiştir: İlham gelip de şiir yazmak isteyince gözü hiçbir şey görmez ve maç öncesi uykusu- nu bile fedaya hazırdır. Çünkü. Clay'in bir merakı da şiir yazmak- tır. "Adım, Muhammet Ali!." 8 Nisan 1966 tarihli Time dergisi- nin Spor sayfasında şöyle bir ya- Olay ve meneceri Dundee evimli I Temmuz 1967 zenci zamanlar olağanüstü, SPOR zı çıktı: "Allah için, Clay'in başına gelenler çiğ tavuğun başına gelme- miştir. O, daha dün, kendisine tak- tığı O Dünyanın büyüğü lâkabını herkese kabul ettiren, dünya ağır- sıklet o şampiyonluğunu kazanmak için rahat rahat, eğlene eğlene çalı- şan ve domates kırmızısı otomobili, ile etrafta dolaşan mutlu bir 'teena- ger' idi. Bugün, 24 yaşında, dul, her- kes tarafından tenkit edilen, acı dil- li bir insan oldu. Evet, dünya ağır- sıklet boks' şampiyonudur ama bu, oldukça küçük bir dünyadır ve yal- nızca Amerikada onbir eyaletle İn- giltereyi, Avrupayı, Afrikayı, A- vustralyayı ve zenci müslümanlar âlemini kapsar. Bugün o, Şikagoda dövüşmek için gerekli lisansı ala- mamakta ve dünyanın diğer kısmı- nın şampiyonu olduğunu söyleyip, ona meydan okuyan Ernie Terrell ile karşılaşma imkânını bulama- maktadır." Gerçekten de, müslümanlığı ka- bul etmek ve daima, düşündüğünü, dobradobra söylemek, Clay'e, görü- nüşte çok şey kaybettirmişti. O, yumruğu ile dünyayı' yenerken, Dün- ya Boks Birliği -The World Boing Association- Ode Terrell'i. şampiyon ilân ediyor ve Bir- leşik Amerikada birçok eyalet Clay'- e lisans vermiyordu. Fakat nihayet, ona, 17 Şubat 1967'de Terreli ile dö-, vüşme şansı tanındı. Clay rahat ve kendinden emindi. Sakin sakin, o yorulmak bilmez enerjisi ile ant- renman yapıyor ve gene, her zaman- ki gibi, bol bol da konuşuyor, aklı- na geleni söylüyordu. İşte bu sırada iki rakip, Manhattanda karşılaştı- lar. Muhammet Ali Clay, bu karşı- laşmada, bir defa daha, bütün se- rinkanlılığını kaybetti. Çünkü Ter- rell, kendisine "Clay" diye hitabet- mişti. Clay ise, müslümanlığı kabul ettiği günden bu yana herkesin ken- disine "Muhammet Ali" demesini istiyor, bu yüzden herkesle çatışı- yordu. Terrell'in Clay diye hitabet- mesi üzerine birden durdu, ceketini Terrell'e fırlattı ve, "— Seni gidi Tom Amca seni! Beni Muhammet Ali diye çağıra- mazsın değil mi! Çünkü, illâ ki be- ni de kendin gibi köle yapmak ister- sin" diye bağırdı. Nihayet 17 Şubat gelip çattı Clay, artık çılgına dönmüştü ve mü- temadiyen, "Onu yeneceğim! Onu, bana Clay demekte inat ettiği için perişan edeceğim" diye söyleniyor- 21

Bu sayıdan diğer sayfalar: