SPOR sönük bir ailenin tek parlak uzvu değildir. Bu aile, çevrede tanınmış ve takdir kazanmış ressamlar, mü- zisyenler, oöğretmenler, şairler de yetiştirmiştir, Clay'in en çok sevdiği eşyaların- dan biri, oniki yaşında iken ağabey- si Randolph'un yapmış olduğu kara kalem portresidir. Bu portrede Clay, daha o zamandan, dünyaya yum- ruklarını göstermekte, şampiyonlu- ğa hazırlanmaktadır. Zaten, Clay'in gençlik ve çocukluk resimlerinin çoğu, onu hep boks antrenmanı ya- parken gösterir. Zeki ve kültürlü annesinin ve matematik öğretmeni olan güzel halası Mary Clay'in an- lattıklarına göre, bu ele avuca sığ- maz güçlü çocuk, daha bebekliğin- den itibaren, gerçektin, kendisine özgü birçok özellik göstermiştir. Örneğin, kendi kişiliğine önem ve- rir, her şeyle savaşmayı ve yenmeyi sever, yeninceye okadar da bıkma- dan, usanmadan çalışır. Disiplinli- dir, herhangi bir zaafı yoktur, şaka için söylediği sözler tepkiyle karşı- lanırsa o sözleri benimser ve tekrar etmekten hoşlanır. Nitekim, antre- nörü Dundee'nin de ifade ettiği gi- bi, Clay'in, sonradan meşhur olan ve zaman Zaman onu küçültmek için kullanılan bazı sözleri, gerçekte onun, vaktiyle birilerini taklit İçin Söylediği ve tepki uyandırınca da tekrar ettiği sözleridir. BİT televiz- yon show'unda, pankreas güreşi şampiyonlarından kocakafa George'- un, kendi kendisinden, mütemadi- yen, "Ben dünyanın en büyüğü- yüm", "Ben dünyanın en güzeliyim" diye bahsetmesine tanık olmuş ve bu sözleri bir basın toplantısında, sırf, bu show'a izafetin, alay için söylemiş, fakat tepkiyi görünce de, o sözleri (o benimsemiştir, Clay'in başlıca özelliklerinden biri de zaten, Liston'a a sındakilere düşmanlık duygularına vermek yanlıştır. Çünkü Clay, en çok o sevdiklerine de oldukça ağır isimler takmıştır. Ama bütün bun- ları, karşısındakini âdeta okşayarak, severek söyler. Clay'in bugün yumrukları kadar meşhur olan bir uzvu da bacakları- dır. Dünyanın en biçimli ve güçlü bacaklarına sahip olan Clay, daha ân aylıkken yürümüştür. Ayaklarına 20 AKİS Şampiyonlar şampiyonu Clay "Ben en güzelim, ben en gelince; onu dünya ağırsıklet boks şampiyonu yapan şey, hiç şüphesiz, elleri kadar bu ayaklardır. Clay, boksa, çok küçükken baş- ladı. Ortaokulu bitirdikten sonra, tabelâ ressamı ve şarkıcı olan ağa beysi ile beraber çalışıp hayatını kazanma yolunu tuttu. Ama asıl meşgalesi bokstu ve klüplerden çık mıyordu. Clay'i küçük yaşta boksa iten ve çalıştıran kimse, Joe Archie Marti; adında, amatör boks meraklısı bir başçavuştur. Clay'in, hayatında min net duyduğu bir başka kimse de. ünlü boks antrenörü Fred Stoner'- büyüğüm, ben en kuvvetliyim!” dir. Fred, Georgia'da bulunduğu sı- rada, Clay'i gerçekten o gece-gün- düz çalıştırmış, onun yorulmak bil- mez, hızlı ve refleksli ayaklarını gö- rür görmez, geleceğini derhal key- fetmiş ve çorbada tuzunun bulun- masını istemiştir. İşte, Clay, boks hayatına böylece, çok küçük yaşta, büyük bir çalışma gücü ve enerjisi ile atıldı ve 1960 yılında Roma olim- piyatlarında altın madalya kazan- dıktan sonra da profesyonel hayatı başladı. Bundan sonra, "Bi; Cat" adıyla tanınan Cleveland'li Willlam'ı, Sonny Linston, Henry Cooper, Zora Follay, Patterson, Er nie Terrell gibi birçok ünlüleri bir I Temmuz 1967