TARİH Kalinin, Bolşevik ihtilâline başından itibaren katılanlardan biri oldu. Nitekim Çar Nikolanın sonunu teşkil eden Mart 1917 gösterileri de Ka- linin ile Molotofun balkı tahrik ettikleri bir bolşevik mahallesinde baş- ladı. re bulunacaktır. birlerini tebrik ediyorlardı. Birden, Prens Yusupof deli gibi Purişkeviçin yanına geldi. Saçı başı dağılmış, sarhoşmuşcasına sendeli- yordu: "— Purişkeviç! Purişkeviç! ÖL memiş, Kaçıyor! Kaçıyor!" Purişkeviç bir hamlede, Rasputin ni ölü olarak bıraktıkları salonun ka- pısına fırladı. Rasputin yoktu. Mer- divenden bahçeye geçmişti, kapıya 28 Kalinin mn Sovyetler Birliğinin Devlet Başkanlığında uzun Stalin zamanında.. doğru koşuyordu. İki tarafına salla nıyor, bir kocaman örümceği andı- rıyordu. Epeyce de mesafe almıştı Bahçenin kapısı, biraz evvel Oran dük çıkmış olduğundan açıktı. Pu- rişkeviç cebinden Savage'ını çekti iki el ateş etti. Fakat Papazı vura madı. Rasputin, ateş edenin gene Yusupof olduğunu Bir yandan kaçmas öteki taraftan haykırıyordu: AKİS "— Feliks, Feliks! İmparatoriç- ye her şeyi anlatacağım.." Purişkeviç mukabele etti: — Yalancı! Hiç bir şey anlata- mayacaksın. Ben Feliks değilim. Ben Purişkeviçim Rasputin daha hızlı okoşmaya başladı. o Purişkeviç bir an durdu. Kendine gelebilmek için elini, ka- natacak şekilde ısırdı. Sonra nişan aldı ve tetiğe bastı. Kocaman örüm- cek o an yere yıkıldı. (o Purişkeviç yanma yaklaştı, ensesine bir kur- şun daha sıktı. Sonra, kafatasına şiddetli bir tekme attı. Korkunç a- dam sanki yedi canlıydı, ölmemiş- ti. Yerde bir kıvrandı. Dişlerinin gı- cırdadığı duyuldu, O esnada Yusupof yetişti. Elin- de kalın ve kışa bir sopa vardı, Ak-. lını kaçırmışa obenziyordu. Sadece kendi adını tekrarlıyordu: Feliks.. Feliks., Feliks.. Purişkeviçi dinleme di, işitmedi bile. Papazın vücudu- na, bilhassa kafasına sopasını mü- temadiyen indiriyordu. Sarayın bü- tün pencereleri oaydınlanmıştı. Si- lâh seslerine her taraftan uşaklar, hizmetçiler koşuşuyordu. Purişke- — Bu sefer öldü.. yordu. Gelen adamlara Prensi alıp gö- türmelerini, Prensin kendinde ol- madığını söyledi, Yusupofu Raspu- tinin üzerinden güçlükle ayırabildi- ler. Banyo salonuna götürdüler, ka- fasını soğuk suyun altına soktular. Hâlâ "Feliks.. Feliks.." diye söyleni- yordu. Aklı başına ancak yavaş ya- Bu sırada, bir polisin ka- pıda olduğu haber verildi. Her hal- de o da tabanca seslerini duymuş- tu. Purişkeviç dedi ki: "— Durun. Önce ben gidip ko- nuşayım. O da şaşkındı. Nitekim polisle arasındaki konuşma şu oldu: — Beni' tanıdın m1?" "— Evet, generalim." "— Kimim ben?" — Milletvekili Purişkeviç.." — Söyle bana, Rusyayı ve Çarı- nı sever misin?" — Evet, generalim.." — Ya, Me nini " oOPek değil, generalim.." — O halde bil ki Rasputini öl- dürdüm. Yalnız, bunu sakın kimse- ye söyleme. Haydi, şimdi gidebilir- sin.." İşi bitti.." di- Rasputinin öldürüldüğünü ve o- nu kimlerin öldürdüğünü Hükümet bir kaç saat içindi bu yoldan öğre- necekti. 1 Temmuz 1967