laka getirmek üzere" arabaya atla- i. Kemali Bayazıt az sonra Eker tarafından getirildi. Başkanlık kür- süsünde oturan Hilmi İncesulu, Ke- mali Bayazıt bir kahraman edasıyla içeriye girince, çoğunluğun sağlan- dığını, celseyi açacağını bildirdi. O- lacakları izlemek için salonda bek- leyen Ali İhsan Göğüş ve Hüdai O- ral, buna itiraz ettiler. Salonda 93 değil, 80 kişi bulunduğunu, oturu- mun açılamıyacağını, yoklama ya- pılması gerektiğini belirttiler. İnce- sulu ise bazı Grup üyelerinin komis- yonlarda bulunduğunu ileri sürdü, yoklamaya ihtiyaç olmadığında 1s- rar etti ve celseyi açtı. Onun tezi, "içerde kim var?" diye ayağım sa- lona atmış olan herkes mevcutlar listesindeydi. ÇEP'çiler sadece kendilerinin ve bazı seyahat amir katıl- dıkları oylamalarla endileri- ni' dış seyahat imkânı ei yerlere seçtiler. Daha da iyisini yap- tılar, Erim adaylığını koymadığı halde 5 oy da ona verdiler, "İşte E- ceviti tutan Erimin itibarı bu ka- dardır" diye Demirelin gazetelerine yazdırabilmek için. 13.30 sıraların- a sona eren bu garip toplantıdan sonra Kasım Gülek, Turhan Feyzioğ- lu ve Ferit Melenin seçildikleri, U- lus hakkındaki önergenin de görü- başlandığım ilân ettiler. Böyle bir kuvvet gösterisi teşeb- büsü, il başkanları toplantısı önce- sinde yapılan güven oyu kaşkariko- su ÇEP'çilere ne kadar fayda ver- diyse, ondan daha fazla fayda ver- meyecektir. (ÇEP'çilerin, haftanın başındaki Sah günü Grupta sağladıkları sah- te başarı, uzun süredir bir türlü toplayamadıkları (oOGrupun gerdiği sinirlerini rehavete er ü toplanan Grupun ha- zırlığı, geçen haftanın ormanda Bulvar Palasta yasılan bir toplan- tıda oldu. ÇEP'çiler bir müşterek tepki hareketinin havasını o akşam- ki toplantıda e etmişlerdi., "Tesanüt kokte pet edilenlere, dostlar arasında mahrem bir sohbetten bahsedil- ların başına yerleşenler, gazetelere haber uçurmaya koyuldular. Top- lantıya "tavuk olmadıklarını" ispat için gelenler, kamda fotoğrafçılarla karşılaşınca tabii tedirgin oldular. u bir emrivaki idi. Tertipçiler, gazetecilere haber veren ken- dileri değilmiş gibi: — Arkadaşlar çok sinirli, resim çekmeseniz iyi olur" Feyzioğlu, yanında Arif Ertunga 22 Nisan 1967 Münasebetsiz Mehmet Efendiler! Hasan Kangal Türkiye için büyük turistik önemi olan bir gezi tertiplenmişti. ei rlent Express'in bir seferi, eski günleri hatırlatan bir ş de yapılacak, tren Patisten kalkacak, o devrin havası içinde an an- bula gelecek, misafirler burada ağırlanacak, Dolmabahçe sarayında balo verilecek, Mehter takımı karşı çıkarılacak, dünyanın meşhur ve zengin şahsiyetlerinin bir 1001 gece yaşamaları sağlanacaktı. Yol- cuların arasında Brigitte Bardot'ya kadar yüzlerce "turizm âleminin yağlı tavuğu" bulunacaktı. Tabii, böyle gezilerde daima olduğu gibi büyük Avrupa dergileri ' "İstanbul Seyahati"nin hikayeleriyle çalka- lanacak, İstanbul tanıtılacak, cazip ve renkli fotoğraflar yayınlana- caktı. Bedava tarafından bir nefis propaganda. Milyonlara yaptırıla- mayacak bir propaganda... Türkiyede Cumhurbaşkanlarının Senatoda bir kontenjanları vardır ya.. Bir Cumhurbaşkanı da bu kontenjanından Senatoya Hasan Kangal diye birini sokmuştur. Neden? Niçin? Nedir bu Kangal Hasa- nın meziyeti? Meçhul! Bu Kangal Hasan gezi haberlerinin basında yayınlanması üzeri- ne Senatoda kalkmış ve bir hamasi nutuk geçmiştir. Efendim, müba- rek Mehter takımımız bu gâvurları nasıl karşılarmış? Bunlara Dol- mabahçe gibi bir sarayımız nasıl verilirmiş? Bunlar "alkolden terle- miş vücutlarıyla balo sabahı Piyer Loti kahvesinden ezan dinleye- ceklermiş". Bu olur muymuş? Neymiş bu rezalet? Dünyada kim böy- le şey yaparmış?. Kangal Hasanın çıkışından sonra bizim ilgililer de "Yahu, Dol- mabahçe yerine Beylerbeyi olmaz mı?" diye mırın kırın edince gezi- nin tertipcileri "Eee, vazgeçtik bu işten" demişler. Yunanistana giderlerse hiç kimse şaşmasın. Bırakınız Yunanistanı, turistten geçilmeyen Fransa böyle gös- terilere nereyi açmaktadır, bilir misiniz? Versailles'ı! Ama Fransanın talihi orada Kangalların olmaması, olsa da bun- ların, hem de Cumhurbaşkanlarının kontenjanlarından Senatoya gir- memeleridir. Acaba bu, Cumhurbaşkanlarına, kontenjanlarım kullanırken bi- raz dikkatli ve titiz olmaları lüzumunu hatırlatabilir mi