YURTTA OLUP BİTENLER tıya katılanları bir tepki bildirisine ikna etmeye çalışıyorlardı. Bunun için "horoz - tavuk" hikâyeleri, "İ- nönüyü endişeye düşürme" taktik- leri bol bol tekrarlandı. Neticede, bir bildiri yayınlanması karara bağ- landı. "Tavuk olmayanlar" bildiri ye "Evet" demekle birlikte, ileri sü- rülecek ithamların ve kullanılacak ifadenin, 8'lerin daha önceki bildiri- lerine göre daha "hafif olmasını istiyorlardı. Onlara bu konuda ale- lusul bir teminat verildi. Toplantıda konuşanlar, durum muhakemesi yapanlar ve taktik tek lifleri ileri sürenler belli bazı nok- talarda birleşiyorlardı. Tüzük değişikliğinden korku enel Başkanın Kurultaya teklif edeceği tüzük değişikliğinin ma- hiyetini ve bununla güdülen ama- cı Genel Merkezin bildiğini ve buna göre hazırlık yaptığını, halbuki ken- dilerinin bilmediğini söylüyorlar, mutlaka bunu öğrenmek gereği üze- rinde duruyorlardı. "Bunu bilme- den tesbit edilecek kurultay taktiği fazla sıhhatli olamaz"dı. Bu gerek- çe ile, İnönüyü tüzük değişikliği tek- lifini açıklamaya zorlamak için bir ampanya açılmasına karar verildi. Toplantının ertesi gününden itiba- ren de Kurultayın meşruiyetini şüp- heye düşürmek amacına matuf de- meç, makale ve haberler birbirini izledi. Cuma sabahı Hürriyetçilerin 8'lerin elebaşları Yeni Gazetesinde oyayınlanan baş- makalenin ismi "Kapalı Gündem"di ve şöyle deniliyordu: "Tüzük ve kanun hükümlerinin ruhuna uygun şekilde açık bir dü- den düzenlenmemiş olmasının ve- bali Genel Başkana ait olacaktır. Taa ki, İnönü, Kurultaya getireceği teklifleri erkenden açıklasın ve ge- rek hasımlarının, gerekse delegele- rinin hazırlanmasına imkân ver- Son Havadiste Mümtaz Faik Fe- nik, aynı konuya üstüste iki gün başmakale sütununu ayırıyor, tü- zük değişikliği teklifinin açıklanma- sını şiddetle istiyordu. Dünyalıkçı gazetede ise "delege oyunlarının başladığı" iddia ediliyor, Genel Mer- kez, Kurultay için gayrimeşru ter- tiplere girmekle suçlanıyordu. Ku- rultay öncesinde ÇEP'çileri canla başla destekleyen gazeteler ve çev- reler, bir başka büyük kongreyi ha- tıra getiriyorlardı. Demirelin Genel Başkan olduğu AP Büyük Kongresi öncesinde de -ne tesadüftür ki- aynı gazeteler ve aynı çevreler, aynı ş€- kilde, Demireli odesteklemişlerdi. Hürriyetler, Yeni Gazeteler, Hava- disler, Son Baskılar, Son Havadis- ler ve Dünyalar... Bulvar Palastaki "tesanüt kok- teyli"nde Kurultay öncesinde gezi- lere devam edilmesi de karara bağ- landı. Hangi ile gidilebileceği düşü Kayseri yolunda i Şen gittiler, yaslı döndüler AKİS nüldü ve 67 il içinde dönülüp dola- şıldı, yine Kayseride karar kılındı: gövde gösterisi Kayseride tertiple- Me ilgi çekici bir noktadır. İz- mir fiyaskosundan sonra ÇEP'çiler, gövde gösterisi yapabilecekleri baş ka bir il kalmadığını görmüşlerdir ve "benim oğlum bina okur.." dar- bımeselini akla getirecek şekilde, yseri' üzerinde karar mışlar- dır. Bu kaçıncı Kayseri seyahatidir? Şaşkınlık alâmetleri Buvar Palastaki toplantı, geceya- rısından sonra saat 01.30'da sona erdi. Havyarlar, viskiler, limonlu votkalar ve patlıcan turşuları göv- deye indirilmiş, bol miktarda mo- ral takviye edici nutuk atılmıştı. Bu toplantıda ikili oynıyanlann da bulunduğunu bilen tertipçiler, Ku- rultay ve taktiğinin daha mahrem ve ince noktalarım "aralarında ko- nuşmak" ihtiyacında idiler. Geniş kadrolu toplantıdan ayrıldıktan son- ra, başka bir otelde "dar kadro" ile yine toplandılar ve daha mah- rem görüşmeler yaptılar. Esas eğlence, politikacılar git- tikten sonra toplantı salonunda baş- ladı: gazeteciler, masaların altında unutulmuş kâğıt parçaları bulmuş- lardı. Bu parçalan birleştirdiklerin- de, ilgi çekici satırlarla karşılaştılar. T.B.M. antetli bir kâğıda. Feyzi- oğlununkine benziyen bir yazı ile bazı maddeler karalanmıştı. İlk. ba- kışta bir bilmeceyi andıran kâğıdın anlamı kısa zamanda ortaya çıktı. Dördüncü madde olarak "hafif" bir "bildiri"den, beşinci madde olarak da "gezi"den bahsediliyordu. Nite- kim bunlar sıra ile gerçekleşti.; Ce- lâl Kargılıya imzalatılmak istenilen broşürden sonra bu, ikinci büyük gaf ve şaşkınlıktı. Ama şaşkınlıklar sonra da devam etti ve Feyzioğlu Kayseriye indiğinde, içinde pijama- sı, traş takımı ve "bazı evrak'ının bulunduğu çok kıymetli çantasını trende unuttu! Kaybolan çanta hâlâ aranmaktadır. Adana İstasyon Şef liğine telgraf oçekilmiş ve kıymetli çantanın izine rastlanıp rastlanma- dığı sorulmuştur. Paralel, paralel, paralelli! gulvar Palastaki toplantının -ertesi günü -daha doğrusu, sabahı- bil- diri tamamlandı ve imza için do- laştırılmaya başlandı. İmza topla- nırken sayıya -Grupa verilen Ulus ö- nergesinde olduğu gibi- çok önem veriliyordu. o Bazılarının imzası ko- 22 Nisan 1967