Eithne Dunne "Sevgili yalancı” birçoğunda, ünlü aktörlerle aktris- lere -özellikle olgunluk çağına yar- miş sanatçı çiftlere- bir çeşit "söz e oyun resitali" vermek fırsatını kazandırmış olan bu zarif, eseri, An- karada İngiliz Kültür Heyetinin ta- nıttığı, iki seçkin ingiliz sanatçısın- dan seyrettik: Eithne Dunne ile Da- vid Dodimead. İkisi de, sadeliği içinde büyük güçlükler, özellikle "iç-yaşama" isteyen ve bütün hare- ket gücünü söz ve nükteden alan bu diyalogu ustaca oynadılar. Ünlü yazan canlandıran D. Dodimead, Shaw'nun en duygulu anlarda bile iğnelemekten geri kalmıyan toksöz- lülüğünü; Eithne Dunne de, güzel- liği kadar, zekâsı, neşesi ve cesur davranışlarıyla sevilen o hayat dolu kadını,ingilizlere vergi çok "sobre" bir oyunla yaşattılar. Bu güzel "resital'in dikkati çeken bir yönü rs. Dunne'ün -pel yakında Devlet Tiyatrosunda müzikalini gö- receğimiz- "Pygmalion"un ilk tem- siline hazırlanırken duyduğu tered- dütleri, Shaw'la yaptığı tartışmalı çalışmalara gösteren sahnelerde be- liren büyük kompozisyon gücüydü. Dublin'in ünlü Abbey tiyatro oku- lundan yetişmiş ve aynı adı taşıyan tiyatroda, uzun yıllar Shakespeare'- in ve Shaw'nun eserlerini oynamış olan Mrs. Dunne, renkli ve sıcak o- nu, sağlara tekniği, zarif sahne ifadesiyle Ankarada görmek fırsatı- nı bulduğumuz ingiliz kadın sanat- çıları arasında başkent seyircisini en çok eye komedyenlerden biri olmuştur. 22 Nisan 1967 Oyun: "Göktaşı" ("Der Meteor"); komedya, 2 bölüm. Yazan ; Friedrich Dürrenmatt. Çeviren : Özdemir Nutku 'Tiyatro : Devlet Tiyatrosu (Büyük Tiyatro). Sahneye koyan : Şahap Akalın. Dekor - Kostüm : Refik Eren. Hâle Eren. Oynayanlar : Ejder Akışık (N. a e MR m (Augus- te), Tekin Akmansoy (Schwitter), Muammer Esi (M m), Tülay Ar- tuk (Olga), Erol Amaç (Jochen Schvwitter), Baykal Sanan VE ÖZGEN), Zafer Ergin (Prof. Schlatter), Nurten Girginkoç (Bn. Nomsen)- v.s. Konu: Dürrenmatt bu son -Devlet Tiyatrosunda oynanan üçüncü- oyununda, dram yapısı bakımından şaşırtıcı, -biçim olarak Ustinov'u ha- tırlatan- bir teknik kullanıyor. Kahramanı Schwitter, öldüğü sanılan -hattâ resmen ilân edilen-, Nobel ödülünü kazanmış ünlü bir yazar, can- lanıyor ve ilk işi, sefalet yıllarını geçirdiği atelyeye dönmek, orada kar- şılaştığı genç ve kabiliyetsiz ressamın yatağını -ve güzel karısını- pay- laşmak, bavullarının içinde getirdiği milyonları da sobada yakmak ve dünya ile alay etmek oluyor. Kaçtığı hastahaneden peşine düşen Rahi- bin, Doktorun, oğlunun, karısının, editörünün ve eski ev sahibi vur- guncu Muheim' ın sözleri ve davranışları uzun bir hayat tecrübesinden sonra vardığı karamsar dünya görüşünü yadırgatmıyor: bu düzen artık bozulmuş, insanları mutlu kılmaya yetmez olmuştur. Dini inançların, bi- limin, ahlâk kurallarının iflâs ettiği, paranın, şöhretin insanı makineleş- tirdiği bir toplumda "kazanılan" hiçbir şeyin gerçek değeri olmadığına inanmıştır. Finalde, Bn. Nomsen'le olan sahnesinde, çağımızı en çok te- dirgin eden ' "boşluk" ve "hiçlik" duygusunu, en "yüksekte" olanlarla en "aşağıda" olanları bu duygu karşısında eşit hale getiren "çıkmaz"ı du- yurmıya çalışır. Beğendiğini: Yazarın, en parlak, en başarılı hayatların ve mesleklerin -hatta kendi mesleğinin- "kirli çamaşırlar"ını sahneye çıkarmaktaki ce- sareti. Şahap Akalının, oyunun, fikir yönünü aydınlıkta tutan, canlı ve dengeli sahne düzeni. Refik Erenin güzel -belki fazla güzel- dekoru. Baş- rolde Akmansoyun, Muheim'da Muammer Esinin, Olga'da Tülay Artu- kun, dişi Auguste'de Gülseren Morganın, Eleştirmeci' de Baykal Sara- nın, Doktor'da Zafer Erginin ölçülü, ahenkli 1 lamiyia çizdikleri ifadeli tipler. Özdemir Nutkunun akıcı sahne dili Beğenemediğim : Yaşlı rolleri oynıyan sanatçıların, yer yer, pek "yaş- landıramadıkları" sesleri ve bazı jestleri... Sonuç : Komedi unsurları ziyan edilmeden trajik özü "duyurulmuş", başarılı bir oyun. Naciye FEVZİ Büyük Tiyatroda, "Göktaşı" Ölüm yatağında aşk ve gerçek