AKİS lıyor veya sudan bahaneler ileri sü- rülüyordu. Onun ölüm haberini al- dığında "Oh Tanrım, şükürler ol- sun, bu günü de gördüm!" diyebile- cek kadar oğlundan kopmuş olan Hacı Mehmet Aksoyun, oğlunu yıl- larca önce, homoseksüel oluşu se- bebiyle -başka ne gibi sebepler bu lunduğu henüz anlaşılmış değil- dir- evlâtlıktan la kim- se bilmiyordu. u durum ancak, Abdullahın Sinayetlerinin öğrenil- mesinden sonra ortaya çıktı. Kaatil iki kere evlenmişti. Gerek sar'a hastalığı ve gerekse cinsel sa- pıklığı yüzünden her iki karısı da bir süre sonra kendisini terketmiş, çocuk da doğurmamışlardı. Abdul- lah, kadın demlen yaratıkla o dere- ce ilgisizdi ki, aradan az bir zaman geçmiş olmasına rağmen karıları- nın adlarını bile hatırlamıyordu. Belki de adlarını hiç sormamış, öğ- renmemişti. Cinayet zinciri B' haberlerin düden dile dolaştığı günlerde Çumra Savcılığı ve Po- lisi de yeni cesetler aramakla meş- guldü. Kayıp Himmet Yılmaza ait iskeletin Abdullah Aksoyun bahçe- sinde çıkması, diğer kayıpların da durumu hakkında az-çok ipucu ve- riyordu. Nitekim öyle de oldu. Ca- navarın, bir mezarlık haline getir- diği ancak kazı sonucu anlaşılan Bağlar omahallesindeki evi yıkılıp temellerine kadar arandı. Çabalar boşa gitmedi: 30 Mart günü, Meh- met köyünden kayıp Mevlüt Ka- racanın; 31 Martta, Elmasun kasa- basından Süleyman Aslanın; 8 Ni- san günü, Çukurçimen köyünden Mehmet Canın iskelet haline gelmiş cesetleri, evin içindeki, e de- rinliği yarım metreyi n kuyu lardan çıkarıldı. Gesi değişik yerlere gömülmüştü ve hepsinin çu- kurdaki duruş şekilleri ayniydi: Her üç ceset de çukura başaşağı konul- muştu. Mağdurların ellerini ve kol- larını bağlayan ipler çürümüştü. anavarın kurbanlarından Mev- lât Karaca, bir pancar işçisiydi. İki buçuk yıl önce bir iş için Çumraya gelmiş ve bir daha da köyüne dön- memişti. Hattâ kendisini bir daha gören de olmamıştı. Ceset tamamen iskelet haline geldiği için, kendisini ancak kehribar teşbihinden tanıdı- lar. Kaatil nasılsa unutmuş, tesbihi cesetle birlikte mi İl Süleyman Aslana lince, onun dullah Aksoy takı dan öldürül- 22 Nisan 1967 müş olmasına kimsenin aklı erme- mektedir. Kendi yöresinde ve Çum- rada Efe Süleyman adıyla tanınan, feleğin çemberinden geçmiş böyle bir adamın canavarın tuzağına nasıl olup da düştüğü hâlâ anlaşılmış de- ğildir. Efe Süleyman, 1965 yılında kaybolmuştu. Kalabalık olan ailesi, onun, hasımları tarafından öldürür müş olabileceğini düşünerek, ara- madık yer, sormadık kimse e mamış, bir türlü ne ölüsünden, de dirisinden bir haber alabilmişti Süleyman Efenin cesedi,' başı göv- desinden ayrılmış olarak bulundu. da takma dişlerinden ve kehribar ağızlığından tanındı. 1964 yılındanberi kayıp olarak a- ZABITA Canavarın oluşumu Kk. Abdullah Aksoyun bir "pa- sif homoseksüel" olduğu, anlatı- lanlara ve hekim raporuna göre doğrudur. Ancak, Konyada yapılan muayenesinde, adamın cinsel gücü- nün yerinde olduğu ve bazan da ak- tif durumda bulunduğu tesbit edil- miştir. Bu duruma göre Abdullah hem aktif, hem de pasif homosek- süeldir ve Çumrada da bunu doğru- layan olaylar anlatılmaktadır. An- cak, bu konuda en çok dikkati çe- ken husus, canavarın, ne niyetle evine götürürse götürsün, kurban- larım hep yaşlı kimseler arasından seçmesidir. Nitekim, bulunan ceset- Abdullah Aksoyun elinden kurtulan Salih Öner Talihin kurtardığı kurban ranan Mehmet Cana gelince o, ger- çekten garip bir köylüydü. O tarih- te ilçede bir duruşmaya gelmiş, bir daha da geri dönmemişti. Canavarın mezarlığından lâstik ayakkabıları bulunmamış olsaydı, Mehmet Can- dan hiç kimse hiçbir haber alamı- yacaktı. Canavarın son kurbanı, 55 yaşla rındaki Muharrem Özkay ise, Söy- lendiğine göre, ilçede, hacdan yeni ir arkadaşını ararken tu zağa düşmüştü. Abdullah onu, "Al kışın Mehmedi de yarın bulursun. Benim babam da hacdan geldi. Gel, bize gidip sohbet edelim" diye kan- dırıp evine götürmüştü. lerin yaş ortalaması 55'in üstün- dedir ve oÇumralıların deyimiyle, hepsi "ununu elemiş, eleğini asmış" kişilerdir. . Burada, canavarın bir başka özelliği ortaya çıkmaktadır: Abdullah sadece bir o homoseksüel değil, tup dilinde "dejenere psiko- pat" denilen aşırı bir sapıktır. Onun hastalığı sadece fizyolojik bir se- bepten ileri gelmemektedir. Büyük bir ruhi dengesizlik içinde bulun- duğu anlaşılmaktadır. Muhtemelen, cinayetleri işlemesine bu aşırı den- gesizlik sebep olmuştur ve kriz sıra- sında, hiçbir şey düşünmeden, vu- rup öldürmüştür. ve babasının, onu, küçük yaşta, cinsel sapıklığı 31