YURTTA OLUP BİTENLER mokratik hayatın onsekiz, ondokuz yılık tatbikatı sonunda Oo vatandaşın "seçme hakkı" na kıymet verdiğinin, memleketin işlerine kayıtsız kalmadı- lr yeni bir delilini teşkil oedecek- . Çok yerlerde yaylalara (o çıkılmış veya sayfiyelere gidilmiş bulunulduğu halde memleket çapında iştirak nisbe- tinin az olmayacağı hissedilmektedir. Tabii İstanbul seçmeninin davranışı bu nisbet üzerinde büyük tesir yapa- caktır. Tahminler İstanbulda iştirakin çok fazla olmayacağı o merkezindedir. İstanbuldaki ekalliyetin, bilhassa rum ların nasıl davranacakları da merak konularından biridir. Bu Oo tabakalar daima Kez ve istikrarsız, kendi- lerine muhtaç, onun için tavizci hü- kümetleri terli etmişlerdir. e Pazar günü çok kendisine bir cevap bulacaktır. Kıbrıs Papazın niyeti (Kapaktaki o hazırlık) u haftanın başındaki gün, Çanka- ya Köşkünde, Cumhurbaşkanının nezdinde bir toplantı yapıldı. Toplan- tıya Başbakan ile Yardımcısı ve Milli Savunma Bakanı oile komutanlar katıldılar. Soru " tad toplantıları" ndan biri olduğu söy lendi. Son günlerde bu çeşit toplan- tıların sık sık yapıldığı bir gerçektir. Devleti idare sorumluluğunu omuzla- rında taşıyanlar o toplantılarda Kıb- rıs Meselesini konuşmaktadırlar. Kıb rıs Meselesinin, bizim tek başımıza veya bütün teminatçı devletler (o ola- rak andlaşmaların verdiği yetkiyi kul lanmadan maalesef halledilemeyece- ği kanaati şu anda Ankaraya kesin olarak yerleşmiştir. Zira (Makarios, Adadaki türkleri imha etmek o veya feci cinayetler tertipleyerek en azın- dan kaçırmak yolunda durmadan a- dımlar atmaktadır ve son iki olay bunun açık delilini teşkil (o etmiştir. Bunların birincisi, rumların aldıkla- rı rehinelerin akıbetidir. Bir o devlet Başkanı sorumluluğunu taşıyan oMa karios bunların "so; rumlar" tarafından öldürülmüş o olabilecekle- rini kılı kıpırdamaksızın o açıklamış- bete uğradıkları ve Birleşmiş Millet ler Kuvvetlerinin kendilerini koru- yamamış olduğu anlaşıldığı an Tür- kiyeyi hiç bir kuvwet, sarih müda- hale hakkını kullanmaktan alako- yamayacaktır. İkincisi, “sorumsuz rumlar" dan bahseden, yani çetecile- rine hakim olmadığını itiraf eden Ma AKİS/8 kariosun Adaya açıktan, yeni silâh sokmak hazırlığıdır. Bu silâhların ye ni cinayetlerde ( kullanılacağı (o husu- sunda hiç bir şüphe bulunmadığı gi- bi böyle bir tasarruf Güvenlik Kon- seyi kararında aykırıdır. Üstelik, bu konuda Cumhurbaşkanı (o Yardımcısı Küçük vetosunu | kullanmıştır. karios buna rağmen Anayasayı ihlâl ettiği takdirde müdahale (o hakkının kullanılması kaçınılmaz hâl alacak- tır. Çankayada, "son günlerin mutad toplantıları" nda konuşulan bunlar- dır. Bunlar Çankayada konuşulur- ken Genel Kurmay Başkanı ile Ulaş tırma Bakan Vekili Malik Yolaç ve Kuvvet Komutanları İskenderunda hazırlıkları son defa olarak (gözden geçirmekteydiler. dığı büyük bir dikkatle, sanki bir çocuk kucaklar gibi, yerde karşılı- yorlar ve kamyonlara aktarıyorlardı. Yükleme işlemi akşama kadar ta- mamlandı ve kamyonlar, dizi dizi, a- danın dört bir yanına dağıldılar. Sandıkların (o içindeki o silâhların türü hakkında önce kesin bir bilgi edinilemedi. Fakat kısa bir süre son- bu koca sandıklarda sahra top- ları bulunduğu haberi yayıldı. Bu ha- beri doğrulatmak için rum makamla- rına başvuranlar, yalnızca, "onu bir biz biliriz" gibilerden kurnazca gü- lümsemelerle karşılaştılar. o Tatlısu kahramanları, anlaşılan, gizlilikten büyük faydalar m ! Kelin melhemi ol gahra anlamını Limasole ogelme- sinden bir gün sonra, Lefkoşe ha- Başbakan İnönü Çankaya Köşkünden dönüyor Müdavele-i efkâr Ateşle oynayanlar Başkent Ankarada mütad toplantı- lar devam ederken Kıbrısta Lima sol limanına "Lidya" adını taşıyan bir yunan gemisi yanaştı. Gemi, Li- Ee Portsaitten geliyordu. nemli yükler olmalı ki daha iz görünmeden limanda sıkı tedbirler alınmış, bu arada o dolaylarda çalı- şan türk işçilerine zorunlu izin veril- miş, etraf çepeçevre silâhlı rum po- lisleriyle (o kuşatılmıştı. "Lidya" limana yanaşıp da için- deki yükler boşaltılmaya (o başlanın- ca, alınan tedbirlerin hiç de boşuna olmadığı anlaşıldı. Gerçekten, şilep- ten önce üç tane modası geçmiş u- çak indirildi, onların arkasından da sandık sandık silâh ve cephane çıka- rıldı. Rumlar, vinçe yüklenen her san va alanına Atinadan gelen ouçaklar, hepsi aynı kılıkta, ellerinde aynı tür- den çantalar taşıyan birkaç düzine a- dam indirdi. Bu işlerden hiç anlama- yan bir göz bile, bunların, askeri bir eğitim görmüş ve askeri disiplinle dav ranan kimseler olduğunu kolaylıkla kestirebilirdi. Etrafta dolaşan haber lere bakılırsa, bu aynı türden kişiler Kıbrısa ağır silahları kullanmak ü- zere gönderilen yunan asker ve su- Eğer Adaya bir türk mü olursa, bu sayın baylar, Kıb rıs rumlarıyla aynı safta, sahra top- larının başına koşacaklardı ! Adaya gelen yunan subay ve as- kerlerinin görevi yalnız bu kadar da değildi. Kendilerinden, türk müda- halesinin ogerçekleşeceği güne ka dar, Kıbrısta alelacele silah altına