Tüli 'den öy Öğretmenleriyle Haberleşme ve Kardımlaşma Derneğinin bahar ayı Kent Oteli pavyonunda kalaba- lık ve samimi bir hava içinde yapıldı. Hami üyelerin el emekleriyle hazır- ladıkları (Oo büfe ve piyango, doğrusu görülmeğe değerdi. Piyango biletleri bir anda kapışıldı. Kolej öğretmenle- rinden Rüksan Günaysuya oküçücük basma parçacıklarından meydana ge- tirlen namaz seccadesinin ye sosyal işler vurgunluğu ile meşhur Kâmuran Ardıça da bir mutfak önlüğünün çık- ması pek isabetli oldu. Süheylâ Gür- selin yaptığı arap tencere tutacağı ile çaydanlık kılıfını kazanan Oo davetliye de herkes gıpta ile baktı. Hami üye- leri ençok sevindiren olay ise, o gün oracıkta, derneklerine yeniden beş ü- ye kaydetmeleri oldu. Gecen haftanın başında Pazartesi gü- nü, Yenişehir Postahanesi üzerinde- ki salonlarda seramikçi Bingül Has bir sergi açtı. 32 parçadan ibaret sergiyi davetliler hakikaten büyük bir hay- ranlıkla izlediler. Bingül Has, seramiğe 1959 yılında Fureya Koralın yanında başlamış, 1962'den beri ise kendi o atölyesinde çalışıyor. İlk defa Pragda açılan mil- letlerarası (oseramik sergisine (o katıl- mış ve bu sergide bir altın madalya almış. 1963 Haziranında genç ve gü- zel sanatçının oilk müstakil sergisini Ankara Sanatsevenler Kulübü lokalin- de görüyoruz. İkinci sergisi ise 1964 Mayısında İstanbulda, Türk - Alman Kültür Merkezi salonlarında teşhir e- diliyor. İşte bu yıl, gündengüne iyiye, güzele giden Bingül Hasın cidden gö- rülmeğe değer eserlerini 6 Hazirana kadar bu lokalde görebileceğiz. Açılış kokteyli epeyce kalabalıktı. B supları ve san asın men sanatseverler şan siyah kadife elbisesi ile zarif bir ev sahibesi idi. Kırmızı üstüne siyah desenli bir elbise giymiş olan kızkar- deşini ise benzeyişlerinden dolayı ta- nımak mümkün oluyordu. Salim Başol, eşi ile birlikte gelmişti. Merhum Ha- san Ali Yücelin kızı Canan siyah bir tayyör giymişti, başında ince bir siyah tül vardı. e Küçük kızını da beraber getirmişti. o Yüksek mühendis İhsan İnan eşi ile beraberdi. Ankaranın ta- nınmış terzilerinden Sabiha Keyn, sır- tı epeyce açık bir elbise ile gelmişti. Son zamanlarda biraz kilo almış olan Bayan Keyn çok iyi olmuş. DS ticaretten Selçuk İnan - galiba gene sütten ağzı yanmamış ola- cak! - tekrar evlenmek istiyormuş. Bir müddet sonra dışarıya tayini bek- Nermin Baba Seramikçi lenen bu dul delikanlı giderken müs- takbel eşini de birlikte götürmek is- tiyormuş. Gecen hafta Perşembe günü, Leyla Çelikbaşın Oo Çankayadaki (o evinde Nermin Babanın seramik sergisinin a- çılışı vardı. Hemen bütün Ankara s0s- yetesinin olanca şıklığı ile hazır bu- lunduğu bu topluluk herhalde uzun zaman akıllarda kalacak. Günün şık haberler kadınlarından Lüsyen Avunduk, emp- rime koton basit bir etek, beyaz bluz ve etekliğin kumaşından bir pardesü giymişti, çok zarifti. 2! Mayıs çarşamba günü hem bayram, hem de havanın çok güneşli ve sı- cak olması birçok ankaralıyı dışarıla- ra piknik yapmağa sevketti. Bu ara- da Golf Kulüpte de bir piknik tertip- lendi. Pikniğin organizasyonu kulüp üyelerinden Nezih Rona ve eşi Güzin Rona tarafından yapıldı. Bahçeye se- rilen hasırlar üzerinde Kulüp tarafın- dan hazırlanmış yiyecek paketleri ile yemekler yenildi ve akşama okadar muhtelif oyunlar oynandı. Herkes â- deta çocukluk günlerine Ğ iştü Hanımlar voleybol, ip çekme ve çu- val yarışmaları yaptılar. Gün pek ne- şeli geçti. Leyla Çelikbaş saçlarını kesmişti. Bu, kendisine daha çok ya- kışmıştı. Güzelliğiyle meşhur bu ha- nımın epeyce de sporcu olduğu böyle- ce anlaşılmış oldu. Lüsyen Avunduk keza bütün oyunlara iştirak etti, be- linin devamlı ağrısına rağmen hiç bir şeyden geri kalmadı. Dişçi Dânâ, mi- safiri Güner ve 22 aylık çocuğu ile birlikte gelmişti. Küçük bebek bütün gün elden ele dolaştı, adeta pikniğin maskotu oldu. Sevinç ve Bülent Ga- ran, kızları Simin ve oğulları Memo ile gelmişlerdi. Nilüfer Sağtür, dostları Habibe Düzgören ve çocukları ile be- raberdi. Erkekler (o arasındaki voley- bol Galatasaray - Fenerbahçe karşı- laşması çok ilginç oldu. Orta yaşlı sporcular, maç nihayetine kadar da- yanamadılar, sık sık oyuncu değiş- tirdiler. İçlerinde en formunda olan Nail Avunduktu. Haftanın başındaki Pazar günü, öğ- le yemeğinde gene her lokal tıklım tıklım doluydu. Bilhassa açık havaya gitmek isteyenler çoğunluğu teşkil e- diyorlardı. . Henüz masalarını dışarı çıkarmamış olan Washington Resto- ran nisbeten tenhaydı. Buna rağmen, yine de etrafta aşina simalar göze çarpıyordu. Meselâ Nâzım Dersan, kı- zı, damadı ve torunu Mehmetle birlik-